Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odasının (AHK Türkiye) Alman şirketlerine yönelik yaptığı “World Business Outlook Anketi”nin sonuçları düzenlenen çevrim içi basın toplantısıyla açıklandı.
Üye 346 Alman şirketten 80’inin katıldığı anket sonuçlarına göre, firmalar, zorlu küresel kriz koşullarına rağmen Türkiye’yi cazip bir iş merkezi olarak değerlendirdi.
Şirketler, uygun iş gücü maliyetleri, genç ve iyi eğitimli, vasıflı insan kaynaklarının mevcudiyeti, geniş bir tedarikçi ağı, iyi gelişmiş altyapı özellikleriyle Türkiye’nin olumlu yönlerini öne çıkarırken Türk lirasındaki dalgalanma, yüksek enflasyon riski gibi durumların gelecek 12 ay için beklentileri üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti.
Gergin küresel ekonomik duruma rağmen, Türkiye’de iş yapan şirketlerin yüzde 60’ı iş durumlarını “iyi” olarak değerlendirdi. Şirketlerin yüzde 38’i iş durumlarının “tatmin edici orta seviyede” olduğuna işaret ederken sadece yüzde 2’si iş durumlarını “kötü” olarak nitelendirdi.
Alman şirketleri küresel zorlu kriz koşullarına rağmen lokasyon olarak Türkiye’den memnun olduğunu kaydetti.
Türkiye’deki Alman şirketlerinin çoğu ülke dışına taşınmayı ya da yeni veya ek tedarikçiler aramayı düşünmediğini belirtti. Bu sonuç da yerel koşulların çok iyi olduğunun göstergesi olarak değerlendirildi. Şirketler iyi bir yerel vasıflı iş gücü tabanından ve geniş bir tedarikçi ağından faydalandığını vurgularken krizin etkilerinden mustarip olduklarını ve bu nedenle daha düşük yatırımlarla planlama yaptıklarını ve istihdam niyetleri konusunda daha temkinli davrandıklarını aktardı.
– “Mali sektörde destekleyici ve dengeleyici tedbirler son derece önemli”
AHK Türkiye Başkanı Pınar Ersoy, anket sonuçlarını değerlendirirken finans sektörünün önemine dikkati çekti.
Ersoy, “Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bir sonucu olarak devam eden döviz kuru dalgalanmaları ve küresel olarak yükselen emtia ve enerji fiyatları, şirketlerin iş görünümünü ve ekonomik beklentilerini kötüleştiriyor. Bu ortamda, özellikle mali sektörde destekleyici ve dengeleyici tedbirler son derece önemli bir rol oynamaktadır. AHK Türkiye olarak şirketleri Almanya ve Türkiye’deki faaliyetlerinde destekliyoruz.” dedi.
AHK Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Pahl da Alman şirketlerin Türkiye’de iş yapmak için büyük bir potansiyel gördüklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Uygun iş gücü maliyetleri, çok sayıda kalifiye işçi ve Avrupa’ya yakınlık önemli konum avantajlarıdır. Birçok Alman şirketinin Türkiye’de yatırım yapma konusundaki istekliliğinin hala yüksek olması da bunu göstermektedir ancak başta Türk lirasındaki değer kaybı ve ekonomi politikası çerçevesine ilişkin belirsizlikler olmak üzere, ticari riskler artmaktadır.”
AHK Türkiye, 1994 yılından bu yana yürüttüğü faaliyetlerle Türkiye ekonomisi ile Alman ekonomisi arasında profesyonel bir bağlantı kurmayı amaçlıyor. Bir çözüm ortağı olarak ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine ve sürekli olarak genişletilmesine katkı sağlamayı hedefleyen Oda, Türkiye’deki en büyük dış ticaret temsilciliklerinden biri konumunda bulunuyor.