Göçmenlerin sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapan Alman insan hakları kuruluşu Mare Liberum, Yunanistan ve Avrupa Birliği Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansının (FRONTEX) Ege’de sığınmacılara şiddet uyguladığını belirterek Ege’nin, sığınmacılar için hukukun geçerli olmadığı bir yer haline geldiğini bildirdi.
Berlin merkezli Mare Liberum’un yayımladığı “2020 Geri İtme Raporu” adlı araştırmada, Yunanistan ve FRONTEX’in Ege’de düzensiz göçmenlere uyguladığı hukuk ihlallerinin giderek arttığı kaydedildi.
Geçen senenin mart-aralık döneminde kaydedilen 321 vakada, toplam 9 bin 798 göçmenin Ege Denizi’nde Türk tarafına geri itildiğine işaret edilen raporda, bu durumu yaşayan tanıkların ifadeleriyle yapılan insan hakları ihlallerinin ciddiyeti vurgulandı.
Raporda, Yunanistan ve FRONTEX’in hukuksuz uygulamaları nedeniyle insanların “sığınma haklarından mahrum bırakıldığı” belirtilerek botlarına zarar verilen düzensiz göçmenlerin “fiziksel ve psikolojik şiddete uğradığı” ifade edildi.
“FRONTEX, sistematik ve aktif şekilde katılıyor”
Alman haber dergisi Spiegel ve İngiliz araştırma kuruluşu Bellingcathave gibi açık kaynakların, Yunanistan Sahil Güvenliğinin sığınma arayan düzensiz göçmenleri, Türkiye’ye zorla geri ittiği ve böylece hem ulusal hem de Avrupa ve uluslararası hukuku çiğnediği anımsatılarak, “FRONTEX, yasa dışı geri itme operasyonlarına göz yummakla kalmıyor, aynı zamanda aktif ve sistematik şekilde bunlara katılıyor.” ifadesi kullanıldı.
Raporda, düzensiz göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmasını engellemek için insanların yaşam hakkının hiçe sayıldığı aktarılarak sığınma talebiyle Yunanistan’a ulaşmaya çalışanların “dövüldüğüne ve işkenceye uğradığına” dikkat çekildi.
Yunan makamlarının, göçmenleri kayıt altına almayarak uluslararası korumaya erişimlerini engellediği vurgulanan raporda, Ege Denizi’nde maskeli kişilerin demir çubuklar ve ateşli silahlarla sığınmacılara saldırdığı aktarıldı.
“Bir Avrupa stratejisi halini aldı”
Raporda, “Göçmenlerin geri itilmesi, bir Avrupa stratejisi halini aldı.” değerlendirmesi yapılarak Yunan makamlarının söz konusu geri itmelerle, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, 1979 Denizcilik Kurtarma Sözleşmesi, AB Temel Haklar Şartı ve 1951 Cenevre Sözleşmesini açıkça çiğnediği belirtildi.
Söz konusu ihlallerde Yunan Sahil Güvenliği ve FRONTEX’in yanı sıra NATO komutasındaki unsurların da yer aldığına dair bulgulara yer verilen raporda, bazı vakalarda Alman Federal Polisi ve Alman ordusunun da rol aldığı kaydedildi.
Raporda, Yunanistan ve AB’nin yasa dışı uygulamalarının “göz önünde” olduğuna işaret edilerek “Ege Denizi, sığınmacılar için hukukun geçerli olmadığı bir yer haline geldi. Burada siyasi hesaplar nedeniyle insan hakları devre dışı bırakılıyor.” ifadeleri kullanıldı.
Tüm bu açık bulgulara rağmen sorumluların, siyasi ve hukuki herhangi bir yaptırımla karşı karşıya bırakılmadıklarının altının çizildiği raporda, Ege’deki hak ihlallerinin bağımsız platformlarca araştırılması ve sorumlu yetkili makamların yargı önüne çıkarılması çağrısı yapıldı.