Alman siyaset bilimci Klaus-Dieter Frankenberger, gazete için kaleme aldığı makalede, geçtiğimiz yıl yaşanan 2 önemli olayın ABD’ye olan güveni erozyona uğrattığını ve şimdi kriz durumlarında Avrupa’nın öne çıkması gerektiğini yazdı.
Geçen yıl başkanlık seçimini kaybeden Donald Trump destekçilerinin Kongre binasını basmasının, dünyada Beyaz Saray’ın ülke içindeki siyasi kutuplaşmanın önüne geçebilme kabiliyeti konusunda şüphelere neden olduğuna dikkat çeken Frankenberger, NATO kuvvetlerinin Afganistan’dan ayrılmasının ise ABD’nin dış politika arenasındaki otoritesini baltaladığını vurguladı.
“Pek çok Amerikalı, hükümetlerinin sorunları dünyanın uzak bölgelerinde değil, yerel olarak çözmesini istiyor” ifadelerini kullanan uzman, bu yöndeki isteğin hem Cumhuriyetçi, hem de Demokrat seçmenler tarafından dile getirildiğini yazdı.
Joe Biden’ın iktidara gelmesine ve müttefiklerine sadakat güvencesi vermesine rağmen ABD’nin güvenilirliğine ilişkin şüphelerin ortadan kalkmadığını savunan yazar, özellikle güvenliği ABD’ye bağlı olan ülkelerin daha savunmasız olduklarına vurgu yaptı.
Frankenberger, “Genel jeopolitik ve güvenlik alanındaki siyasi durum, tamamen kendiyle meşgul olan ve bu sinyali (Amerika her şeyden önce) gönderen Amerika, Batı’nın ihtiyaç duyduğu son şeydir” ifadelerini kullandı.
ABD, Rusya ve Çin arasında giderek artan rekabete dikkat çeken uzman, Moskova ve Pekin’i savaşkan olmakla suçladı.
Avrupa’nın ne Rusya ile zıtlaşmak istediğine, ne de ABD ile Çin arasında bir çatışmada ezilmek istediğine işaret eden Frankenberger, ancak zayıflığının bağımsız hareket edememesinden kaynaklandığına, bu nedenle Avrupa’nın ilk tehlikede ABD’ye başvurmayıp, Almanya etrafında birleşmesi gerektiğine vurgu yaptı.