Şansölye Scholz ve Alman hükümetinin Uyumdan Sorumlu Bakanı Reem Alabali-Radovan, Başbakanlık’ta göçmen örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.
Görüşme sonrası Radovan ile ortak basın açıklaması yapan Scholz, “Almanya’da neredeyse her dört kişiden birinin göçmenlik geçmişi var. 20 milyon kadın ve erkek, iş ve okul arkadaşları, komşular, spor kulüplerinden arkadaşlar, buraya katkı sunan ve ülkemizi ileriye taşıyan vatandaşlar. Almanya hepimizin ortak vatanı.” dedi.
Almanya’daki birçok göçmenin endişeli olduğuna ve ülkede hala bir gelecekleri olup olmadığını sorguladığına işaret eden Scholz, “Çünkü aşırı sağcılar insanları tutuklamak istedikleri ve ardından zorla göç ettirilecekleri söylentilerini yaydığında, kendilerini hedef alınmış hissediyorlar.” diye konuştu.
Göçmen kökenlilerin yanında olduklarını vurgulayan Scholz, “Aşırıcılığın ve hoşgörüsüzlüğün toplumumuzu bölmesine izin vermeyeceğiz. Ülkemizdeki 84 milyon vatandaşın hepsi aynı haklara sahiptir. Herkes saygıyı hak eder.” ifadelerini kullandı.
Almanya’ya bir daha dönmemesi gereken şeyin “ırkçı ideoloji” olduğunun altını çizen Şansölye Scholz, aşırı sağcılığın ülke demokrasisi ve toplumsal barış için büyük bir tehdit olduğunu vurguladı.
“Bizi bölmek, birbirimize düşürmek istiyorlar ve biz buna izin vermeyeceğiz.” diyen Scholz, antisemitizm ve antiziganizm mağdurlarıyla ve göçmen örgütleriyle yaptığı görüşmelerde de bunu açıkça ifade ettiğini sözlerine ekledi.
“‘Demokrasiyi Teşvik Yasa tasarısı’nın hızla kabul edilmesini bekliyorum”
Uyumdan Sorumlu Bakan Reem Alabali-Radovan da özellikle göçmenlik geçmişi olan kişilerin Alman demokrasisinin aşırı sağ tehdidi altında olduğunun farkında olduklarını söyledi.
Bu insanların aşırı sağcı ve ırkçı planlardan doğrudan etkilendiklerine işaret eden Radowan, hükümetin aşırı sağcılıkla mücadeleyi gündeminin en üst sırasına yerleştirdiğini belirtti.
Irkçıların Mölln, Solingen, NSU, Halle, Hanau katliamlarını hatırlatan ve her 23 dakikada Almanya’da aşırı sağcı bir saldırı meydana geldiğini vurgulayan Radowan, “Irkçılık olmadan aşırı sağcılık olmaz ancak ırkçılık da aşırı sağcılık olmadan var olur.” ifadesini kullandı.
Parlamentoda “Demokrasiyi Teşvik Yasa tasarısı”nın hızla kabul edilmesini beklediğini kaydeden Radowan, “Bu aynı zamanda demokrasimizi savunmak için haftalardır sokaklara dökülen binlerce insana da güçlü bir sinyal gönderecektir. Göçmenlik geçmişi olan birçoğumuz ırkçı, sınır dışı etme fantezilerine ilişkin son ifşaatlar karşısında şaşırmadı.” diye konuştu.
Bugünkü görüşmede edindiği izlenimine göre, ülkedeki göçmenlerin bazılarının korktuğunu, bazılarının da sadece bitkin olduğunu belirten Radowan, şunları kaydetti:
“Ancak birçoğu da öfkeli ve kararlı çünkü ırkçılık, antisemitizm ve antiziganizm uzun süre gizlendi veya göz ardı edildi ve etkilenenler ciddiye alınmadı. Ancak şimdi kararlılar, çünkü artık pek çok kişi bunun farkına varıyor, ayağa kalkıyor, seslerini yükseltiyor ve sokaklara çıkıyor. Bu onlara cesaret veriyor ve demokrasimizi savunmak için en ön sırada yer almak istiyorlar. Bu, demokrasimiz ve çeşitliliğimiz için cesaret ve güven veriyor. Bu ivmeden faydalanmalıyız.”