Steinmeier, Rostock’un Lichtenhagen ilçesinde 24-26 Ağustos 1992’de mültecilerin ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin kaldığı binalara yönelik aşırı sağcı saldırının 30. yıl dönümünde düzenlenen anma etkinliğine katılarak konuşma yaptı.
Söz konusu dönemde yaşananları hatırlatan Steinmeier, mülteci yurdunda bulunan insanlara saldırıldığını, binaya Molotof kokteylleri atıldığını, dışarıda insanların bu olayları alkışladığını, polisin binada bulunan insanları koruyamadığını ve binanın içindeki herkesin ölüm korkusu yaşadığını belirtti.
Rostock-Lichtenhagen’deki saldırıyı bir felaket olarak nitelendiren Steinmeier, bu olayın öncesinde de çok sayıda kişinin yaralandığı aşırı sağcı saldırlar gerçekleştirildiğine değindi. Steinmeier, “(Olaylar öncesinde) Devletin uyarılmış olması gerekirdi.” ifadesini kullandı.
‘Devlet insanları yalnız bıraktı’
Cumhurbaşkanı Steinmeier, söz konusu dönemde meydana gelen olayların kısmen nefret içeren tartışmaların zemininde geliştiğini vurgulayarak “Rostock’taki olaylar önlenebilirdi. Devlet insanları bazı yerlerde yalnız bıraktı.” şeklinde konuştu.
Almanya’da sadece 1992’de göçmenlere karşı 2 bin 277 saldırı gerçekleştiğini aktaran Steinmeier, mucize eseri kimsenin ölmediği Lichtanhagen’deki olayların ardından Mölln, Hünxe, Solingen ve Lübeck saldırılarının yapıldığını, Mölln’de 3, Solingen’de 5, Lübeck’de 10 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.
Rostock’taki olayların tek başına görülmemesi ve o dönemdeki mevcut siyasi tartışmaların dışında tutulmaması gerektiğini vurgulayan Steinmeier, “Rostock’ta olanlar ülkemiz için bir utançtır. Bu utanç için politikacılar da büyük sorumluluk taşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı sağcı terörün izleri hâlâ var
Cumhurbaşkanı Steinmeier, söz konusu dönemdeki aşırı sağcı terörün izlerinin hala var olduğunu ve ülke genelinde dalgalar şeklinde uzandığını belirterek, bunlara NSU cinayetlerini, Hanau, Halle, Heidenau, Freital ve Kassel’deki ırkçı saldırıları örnek gösterdi.
Bu saldırılardan derslerin çıkarılmasını isteyen Steinmeier, açık bir toplumda her vatandaşı saldırılara karşı korumak için devletin her zaman mümkün olan her şeyi yapması gerektiğini vurguladı.
“Çok uzun zamandır aşırı sağcı terör tehlikesini yeterince ciddiye almadık.” diyen Steinmeier, önemli anda var olmayan bir devletin korkunç sonuçlarla karşı karşıya kalacağını kaydetti.
Steinmeier, halka da çağrıda bulunarak, bir arada yaşama konusundaki çatlaklara karşı uyanık, toplumun düşmanlarına karşı dayanıklı, diğer insanlara yönelik barışçıl ve tehdit edilenlerle dayanışma içinde olunmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Steinmeier, nefret söylemini ve şiddeti reddetmenin, açık bir toplumda birinci vatandaşlık görevi olduğunu kaydetti.
Anma etkinliği öncesinde Ağustos 1992’de saldırıya uğrayan mülteci yurdunu ziyaret eden Steinmeier buraya çiçek bıraktı ve yetkililerle görüştü.
Lichtenhagen ilçesinde, cephesinde çiçekler bulunduğu için “ayçiçeği evi” olarak bilinen, içinde mültecilerin ve Vietnamlı sözleşmeli işçilerin bulunduğu binaya aşırı sağcılar saldırı düzenlemişti.
Yabancı düşmanı slogan atan yüzlerce Neonazi, mülteci yurduna molotofkokteyli ve taş atmıştı.
Olaylarda polis etkisiz kalırken, olayı izleyen binlerce kişi saldırganları alkışlamıştı.
Olayların ardından yüzlerce saldırgandan yaklaşık 50 kişi ceza alırken, sadece 3’üne hapis cezası verilmişti. Dönemin Alman hükümeti ise iltica yasalarını sertleştirmişti.