2024 Avrupa Futbol Şampiyonası, 14 Haziran-14 Temmuz tarihlerinde Almanya’da düzenlenecek.
Organizasyon öncesi Almanya Milli Takımı’na ilişkin ülkenin devlet kanalı tarafından yapılan ankette ortaya çıkan ırkçılık gerçeği, dünyada geniş yankı uyandırdı.
EURO 2024’ün ev sahibi Almanya, ülkedeki ırkçılık ve ayrımcılık vakalarının gündemde kalmamasını istiyor
Almanya Milli Futbol Takımı’na ilişkin anket tepki çekti
Batı Alman Radyo ve Televizyon Kurumu’nda (WDR) yayımlanan Sport Inside programı tarafından Almanya Milli Futbol Takımı ile ilgili yapılan anket tepkiye neden oldu.
Ankete katılan her beş kişiden birinin Alman Milli Takımı’nda daha fazla “beyaz oyuncu” görmek istediğini belirtmesi ve katılımcıların yüzde 17’sinin de milli takım kaptanı İlkay Gündoğan’ın Türkiye kökenli olmasının “üzücü olduğunu” ifade etmesi, başta teknik direktör Julian Nagelsmann olmak üzere diğer futbolcuların tepkisini çekti.
Nürnberg’te yarın Ukrayna ile oynayacakları hazırlık maçı öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Nagelsmann, “Kamu televizyonunda böyle bir soru sorulmasının bile başlı başına delilik olduğunu düşünüyorum. Şok oldum. Ülkedeki herkes için bir Avrupa Şampiyonası oynuyoruz. Umarım bir daha asla böyle saçma anketler okumak zorunda kalmam.” değerlendirmesinde bulundu.
Julian Nagelsmann, bunu ırkçı bir tutum olarak bulduğunu sözlerine ekledi.
Alman Milli Takımı oyuncusu Joshua Kimmich de ankete tepki göstererek bu tür şeylerin tamamen ırkçılık olduğunu belirtti.
Kimmich, futbolun farklı milliyet ve dinleri bir araya getirdiğini vurgulayarak, “Bu, takım içinde konu bile olmadı. Futbolun içinde büyüyen herkes bunun tamamen saçmalık olduğunu bilir.” ifadelerini kullandı.
Anketteki soruları eleştiren Kimmich, futbolcuların kökenine ilişkin soruyu yanlış bulduğunu, böyle soruların gereksiz ve saçma olduğunu dile getirdi.
Bu arada Avrupa Futbol Şampiyonası’yla ilgili 5 Haziran’da yayımlanacak bir belgesel için yapılan ankette ise katılımcıların yüzde 21’i Alman Milli Takımı’nda “Geçmişte olduğu gibi daha fazla beyaz oyuncu oynasaydı daha iyi olurdu.” şeklinde görüş beyan etti.
Ankete katılanları yüzde 65’i ise bu ifadeye katılmadığını bildirdi.
Milli takımdaki yabancı kökenlilerin maruz kaldığı ırkçılık belgesele konu oldu
Almanya’da A Milli Futbol Takımı’na ilişkin hazırlanan bir belgeselde ise ülkede ırkçılığın her alanda olduğu gibi sporda da bulunduğu vurgulandı.
Alman kamu yayıncısı WDR tarafından hazırlanan “Birlik ve Adalet ve Çeşitlilik – Irkçılık ve Aidiyet Arasında Milli Takım” başlıklı belgeselde, Almanya A Milli Futbol Takımı’nın başarısı için ter döken ve bundan gurur duyan yabancı kökenli futbolcuların toplumun bir kesimi tarafından dışlandıkları, ayrıca ırkçı söylemlere maruz bırakıldıkları ortaya konuldu.
Philip Awounou’nun, sunduğu belgeselde “Almanya için gururla oynayan bir takım ama aynı zamanda Almanya’nın tamamının gurur duymadığı bir takım” ifadesi de ülkenin aşırı sağ konusunda durduğu noktayı özetlemesi bakımından dikkati çekti.
Belgeselde, milli takımda forma giyen Fildişi kökenli Jonathan Tah ve Gana kökenli eski milli futbolcu Gerald Asamoah’ın yanı sıra akademisyen, gazeteci ve siyasetçilerin görüşlerine de yer verildi.
“Gerçek bir Alman benim için açık tenlidir”
Belgeselde, yaşlı bir Alman’ın, “Takımlar artık Alman değil. Bu bir fıkra gibi. Gerçek bir Alman benim için açık tenlidir” ifadesine yer verildi.
Başka bir Alman da ülke vatandaşı olmakla hakiki Alman olunamayacağı ifadesini kullandı.
Gerald Asamoah’ın Hannover formasıyla 1997 yılında Cottbus’ta oynadığı karşılaşmada, taraftarların muz attığı ve “zenci evine dön” hakaretini yaptığı anlara ilişkin görüntüler de belgeselde yer aldı.
Asamoah bu görüntüleri tekrar izlediğinde o günü hatırlamak istemediğini belirterek, “Sadece nefretti. O gün yaşadıklarım inanılmayacak şeylerdi. Bana muz fırlattılar.” dedi.
Mesut Özil’e yönelik ırkçı saldırı da belgeselde işlendi
Belgeselde Almanya A Milli Futbol Takımı’nın başarılı eski futbolcusu Mesut Özil’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 2018’de İngiltere’de çektirdiği fotoğraf gerekçe gösterilerek maruz kaldığı ırkçı eleştiriler de geniş yer buldu.
Özil’in eleştiriler nedeniyle milli takım forması giymeyeceğini açıklaması ve o dönemde yaşadıkları da ele alındı.
Sosyolog Aladin El-Mafaaalani de Özil gibi Almanya formasıyla dünya şampiyonu olmuş bir futbolcuya yönelik olumsuz tutuma işaret ederek, şunları söyledi:
“Almanya’nın 2014 Dünya Şampiyonası’nı o kadar da heyecan verici bulmuyorum çünkü asıl test, işler gerçekten kötü gittiğinde ne olacağıdır ve bu örneğin tüm Özil tartışmasının o zamanlar olumsuz olduğunu görebileceğiniz bir şeydir.”
Aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi’nin (AfD) Genel Başkan Yardımcısı Alexander Gauland’ın Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung gazetesine verdiği demeçte, milli takımın başarılı siyahi oyuncusu Jerome Boateng ile ilgili kullandığı “İnsanlar futbolcu olarak onu iyi buluyor ama Boateng gibi birini komşu olarak istemiyorlar.” ifadesi de hatırlatıldı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Kevin Kühnert de, “Bir Alman milli oyuncusu olarak soyismi Meier, Müller, Schulze olan hiç kimseye hiçbir yerde anayasaya ya da Federal Almanya Cumhuriyeti’ne sadakati sorulmadı. Bu soruyu son yıllarda başkalarına da soruyoruz, sadece bu konuda ayık olmanız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Solingen’de 5 Türk’ün hayatını kaybetmesine yol açan ırkçı kundaklamadan görüntülerin de yer verildiği belgeselde, bunun ülkede yaşayan yabancılar için tam bir travma oluşturduğu vurgulandı.
Tribünlerdeki Alman holiganlar
Gündeme getirilmek istenmeyen diğer bir konu da Alman futbolunu olumsuz etkileyen holiganların çıkardığı olaylar.
EURO 2024’teki karşılaşmalar sırasında tribünlerden ırkçı söylemler duyulma ihtimali de endişe yaratıyor.
Yaklaşık bir ay sürecek olan organizasyon sürecinde Almanya’da farkı şehirlerde yapılacak karşılaşmalarda taraftarların olası ırkçı tavırları da turnuvaya zarar verebilir.
“Tarafını seç”
Almanya Futbol Federasyonu (DFB), kamuoyundan yapılan ırkçı ve ayrımcı saldırılara karşı iki futbolcusunu korumaması dikkati çekmişti. Bu süreçte Özil’e yönelik en büyük baskı kendisine “tarafını seç” imalarında bulunan 2016-2019 arasında DFB başkanlığı yapan Reinhard Grindel’den gelmişti.
Milli takımdan ayrılma gerekçesinde Grindel’i doğrudan eleştiren Mesut Özil, “Grindel ve onun destekçilerinin gözünde kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmenim.” ifadesini kullanarak ülkedeki ırkçılık konusuna vurgu yapmıştı. Bunun sonucunda Mesut Özil, Almanya Milli Takımı’ndan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Türk asıllı futbolcunun tutumu ülkede yaşayan göçmenlere de cesaret verdi. Göçmenler bunun üzerine Almanya’da uğradıkları ırkçı ve ayrımcı tutumları #meTwo etiketiyle sosyal medyadan paylaşmıştı.
EURO 2024 için karar verilecek tarih yaklaştıkça Alman basını, Mesut Özil’in maruz kaldığı olayı ve göçmenler tarafından başlatılan #meTwo paylaşımlara yer vermeyi bırakmıştı. DFB yetkilileri de ırkçılık olaylarını görmezden gelerek konunun gündeme taşınmaması için elinden geleni yapmıştı.
2019-2021 yılları arasında DFB başkanlığı yapan Fritz Keller ise Rusya’da geçen yıl düzenlenen 2018 FIFA Dünya Kupası’na katılan Almanya A Milli Takımı kadrosunda yer alan Türk asıllı futbolcular Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’ın 2018’in mayıs ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Londra’da buluşarak fotoğraf çektirmesi ve formalarını hediye etmesine ilişkin ülkede yapılan tartışmalarla ilgili bir soru üzerine, “O dönemde sadece bir hata yapılmadı, yığınla hata yapıldı. Toplum olarak, özellikle iki kökeni olan veya farklı kökenden gelen insanların omuzlarına ne yüklediğimizi düşünmemiz lazım.” şeklinde konuşmuştu.
Friedrich Curtius: “Bir futbolcu hangi milli forma altında oynayacağına kendisi karar verir”
Dönemin DFB Genel Sekreteri Friedrich Curtius ise Mesut Özil’in Almanya formasıyla tarih yazan oyuncu olduğunu dile getirmiş ve Özil’in milli takımdan ayrılmasına sebep olan koşullardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti.
Curtius, “DFB olarak daha erkenden oyuncunun önünde durmayı ve ona arka çıkmayı ihmal ettiğimizi de açık bir şekilde söyleyebilirim. Özellikle yaşanan bu tartışmada anlayışsızlığın nefrete dönüştüğü bir dönemde.” ifadelerini kullanmıştı.
Bir futbolcunun hangi milli takımın formasını giyeceğine kendisinin karar vermesi gerektiğini vurgulayan Curtius, “Almanya-Türkiye arasında karar verecekse ve Türkiye için karar verirse buna saygı duyarım. Bu tamamen meşrudur ve anlaşılırdır. Almanya için karar verirse mutluluk duyarım. Almanya’dan yana karar verirse de Almanya ve DFB’nin değerleriyle özdeşleştiğini varsayarım. Ancak futbolcunun vereceği bu kararı ben veremem. Futbolcunun kendisi bu kararı vermesi gerekiyor.” şeklinde konuşmuştu.
Ülkede futbolda yaşanan ırkçılık ve ayrımcılık olaylarına ilişkin sorulara da cevap veren Curtius, “Toplumumuzda ve özellikle futbolda ırkçılığın yeri yoktur. Her türlü ırkçı davranışa her zaman kırmızı kart verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Irkçılığa karşı kararlılıkla mücadele edilmesi lazım.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Curtius, “Özelikle 2018’deki Dünya Kupası’ndan ve Mesut Özil olayından sonra edindiğimiz tecrübelerle kulüplerle ve futbol birlikleriyle yoğun diyalog başlattık. Federasyon olarak bu konularda kendimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Alman futbolunda aktif futbolcuların yüzde 25’i göçmen kökenli. Bu inanılmaz büyük bir oran. Bu insanlara ulaşıp onlarla diyaloğa geçmek istiyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.