Almanya’da 26 Eylül’de yapılan genel seçimlerde Sosyal Demokrat Parti (SPD) oyların yüzde 25,7’sini alarak 2002’den sonra ilk kez sandıktan birinci parti çıktı. SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında kurulan koalisyon, “ilk kez kurulan üçlü koalisyon hükümeti” olarak kayıtlara geçti.
Böylece ülkenin ilk kadın başbakanı olan Angela Merkel’in 16 yıllık dönemi sona erdi. Ancak Merkel daha önce aday olmadığını açıkladığı için başbakanlık görevini kendi isteğiyle bırakmış oldu.
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nden (CDU) 2005’te başbakan seçilen Merkel, Almanya tarihinde “16 yıl, 16 gün veya 5 bin 860 gün ile Helmut Kohl’dan (CDU) sonra en uzun süre başbakanlık yapan ikinci kişi” oldu.
Başbakanlık görevine başlayan Olaf Scholz’un üç partili koalisyon hükümetini, ekonominin Kovid-19 krizinden çıkışını yönetmek, yüksek enflasyon, tedarik darboğazları, iklim değişikliğiyle mücadele, enerji dönüşümü, dijitalleşme, yüksek kiralar gibi zorlu bir ekonomi gündemi bekliyor.
Scholz için ülke basınında her ne kadar farklı partilerden olsalar da “II. Merkel” yakıştırması yapılıyor. Scholz’un Fransa ile özel ilişkiler, AB entegrasyon sürecinin derinleşmesi, transatlantik ilişkilerin muhafazası gibi ana başlıklara önem vermesi bekleniyor.
Ekonomide iklim değişikliğiyle mücadele, yüksek enflasyon, tedarik darboğazları, enerji dönüşümü, dijitalleşme, yüksek enerji fiyatları, Alman sanayisinin rekabetinin artırılması ve yüksek kiralar gibi konular zorluklar oluştururken, yeni hükümetin bu konulara odaklanması bekleniyor.
Kovid-19’la mücadele
Almanya, Kovid-19 ile mücadelede bir türlü istenen başarıyı yakalayamadı. Salgınının dördüncü dalgasını yaşayan Almanya, artan vaka sayılarını kontrol altına alamadı.
25 Kasım’da tespit edilen 75 bin 991 vaka ile “yılın en yüksek günlük vaka sayısı” kayıtlara geçti ve toplam vaka sayısı 7 milyona çıktı, 110 bin kişi hayatını kaybetti.
Aşılama oranlarında bir türlü istenen rakam yakalanamadı. Federalizm ile yönetilen Almanya’da federal hükümetin Kovid-19 ile mücadelede hızlı ve ortak karar alamaması bu mücadeleyi olumsuz etkiledi.
Sel felaketi
Almanya’nın gündeminin kuşkusuz en önemli ikinci gündem maddesi, temmuzun ortasında yaşanan sel felaketi oldu.
Rheinland-Pfalz, Kuzey-Ren Vestfalya ve Bavyera eyaletlerinde aşırı yağışların neden olduğu sel ve su baskınlarında 186 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi evsiz kaldı.
26 Eylül seçimlerine iki ay kala temmuzda ülkeyi çok sert etkileyen sel felaketi siyaseti de karıştırdı.
Devletin geç müdahalesi ülke basınından ve kamuoyundan yoğun eleştiri aldı. Sel bölgesine devletin geç müdahalesi birçok kişinin içme suyu, barınma ve iletişim gibi ihtiyaçlarının gecikmeli olarak verilmesine neden oldu.
Hatta CDU’nun Başbakan adayı Armin Laschet’in Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in sel bölgesini ziyaretinde kahkaha ile güldüğünün kameralara yansıması, seçimi kaybetmesindeki en büyük faktörlerin başında geldiği yorumları yapıldı.
Türkiye ile ilişkiler
Almanya ile Türkiye arasındaki geçmiş yıllardaki gerilimlerin yerini normalleşme almaya başladı.
Almanya’da seçim yılı olması dolayısıyla Türk-Alman ilişkilerindeki diplomasi trafiğinin yoğunluğu olmadı. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, 1 Eylül’de Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’e güven mektubunu sunarak resmen göreve başladı.
Almanya ile Türkiye arasında 1961’de imzalanan İşgücü Anlaşması’nın 60’ıncı yılı dolayısıyla birçok etkinlik Kovid-19 önlemleri altında düzenlendi. Ülkenin önde gelen üst düzey siyasetçileri, Türklerin Almanya’nın kalkınmasına olan katkılarını övdü.
Almanya Cumhurbaşkanı Steienmeier, bu amaçla Bochum’da amatör ligde mücadele eden Türkiyemspor kulübünü ziyaret etti.
Almanya Başbakanı Merkel de 60 yıl önce Almanya’ya gelen Türk işçileri için “O dönemde buraya gelen insanlar gerçekten kolay zaman geçirmedi.” ifadesini kullandı.
SPD’li Aydan Özoğuz, Almanya’da ilk kez Federal Meclis Başkanvekili, Yeşiller’den Cem Özdemir de ilk kez Tarım ve Gıda Bakanı olan Türk kökenli siyasetçiler oldu.
Enflasyon, 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştı
Almanya’da yıllık enflasyon, enerji fiyatları ve salgının etkisiyle kasımda yüzde 5,2’ye yükselerek, yaklaşık son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştı
Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), ülkede enflasyonun görünümünü “belirsiz” olarak nitelendirirken, tüketici için alışılmadık derecede yüksek enflasyon iyice hissediliyor.
Bir asır önce Weimar Cumhuriyeti’nde (1918-1933 dönemi) görülen ve tüketicilerin satın alma gücünü çökerten hiper enflasyon nedeniyle “enflasyon” Almanya’da her zaman hassas bir konu olarak görülüyor.
Almanya, yıla Kovid-19 salgınının sebep olduğu sağlık ve ekonomi alanlarındaki kriz nedeniyle 2020’de yüzde 4,9 küçülerek, 10 yıldır devam eden büyüme trendine son vererek girmişti.
Hükümet, Kovid-19 salgını nedeniyle açıklanan teşvikleri finanse etmesi için 2021’de yaklaşık 483 milyar avro ile rekor borçlanmaya gitti.
2022’de Almanya’yı neler bekliyor
13 Şubat 2022’de Almanya’da cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Halihazırdaki Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier tekrar aday oldu.
Hükümetin de SPD’den olması Steinmeier’in bir dönem daha Cumhurbaşkanı olarak kalacağı anlamına geliyor.
Ayrıca Saarland, Schleswig Holstein ile Kuzey Ren Vestfalya’da eyalet meclis seçimleri de yapılacak.