Almanya’da “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” Paneli Düzenlendi

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” adlı panelde, başta Birleşmiş Milletler (BM) ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) olmak üzere uluslararası kurumların tüm dünya hakları için daha adil bir dünyanın inşa edilmesi yönünde ne tür reformlara tabi olması gerektiği ele alındı.

“Stratcom Public Forum: Daha Adil Bir Dünya Mümkün (A Fairer World is Possible)” başlıklı panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un mesajıyla başladı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Gökhan Turan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Daha adil bir dünya mümkün” isimli kitaba sahip olduğunu hatırlattı.

İnsanlığın tüm küresel sorunlar, teknolojinin ilerlemesi ve yapay zeka, iklim krizi gibi pek çok farklı gelişmeyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Turan, “Bu tür gelişmelere adapte olmak ve yüzleşmekte olduğumuz sorunları çözmek için özellikle birbirimize daha fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz. Uluslararası işbirliği son derece önemli.” dedi.

Türkiye’nin medeniyetlerin beşiği olan bir bölgede yer aldığına işaret eden Turan, “Hem kültürler hem ekonomiler hem de fikirler arasında uzun süredir köprü görevi görmüş bir ülkeyiz. Dolayısıyla karşılıklı diyaloğun artırılması, dünya üzerinde yaşanan krizlerin ve sorunların çözümü konusunda sorumluluğun üstlenilmesi gibi konularda Türkiye’nin öncülük yapması hiç şaşırtıcı değil.” ifadelerini kullandı.

Geleceği hep birlikte şekillendirmek için uluslararası kuruluşların üzerine düşen büyük bir sorumluluğu bulunduğunu aktaran Turan, “Mülteci krizinden, ekonomik sorunlara, iklim değişikliğinden, çevre sorunlarına pek çok farklı konuda bir araya gelmeli ve mevcut küresel sistemleri gözden geçirmeli. Bu sistemlerin çok daha dahiliyetçi, çok daha kapsamlı ve çok daha hedefe odaklı çalışmalarını sağlamak durumundayız.” şeklinde konuştu.

Turan, uluslararası ilişkilerin şeklinin hibrit tehditler nedeniyle değişim gösterdiğini belirterek, Türkiye’nin, her zaman hem dezenformasyonla mücadele konusunda hem de dünyadaki huzur, barış ve istikrar ortamının desteklenmesi konusunda önemli çalışmalar yaptığına dikkati çekti.

“Şu anda Türkiye büyük bir diplomatik misyon üstlenmiş durumda”

Türk-Alman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Enes Bayraklı’nın moderatörlüğünde devam eden panelde söz alan Almanya’nın eski Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, BM’de reform yapılmasının kesinlikle gerekli olduğunu söyledi.

Daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu ancak daha etki sahibi bir dünyanın da “mümkün olması” gerektiğini vurgulayan Cuntz, “Daimi 5 üye var. Bu üyelerin hepsinin veto hakkı var. Dolayısıyla bu 5 ülkeden herhangi bir BM Güvenlik Konseyi kararına veto hakkını kullanacak olursa sistem kilitleniyor. Önemli bir karar çıkması oldukça zor hale geliyor. Yani süreç bir kör düğüme dönmüş oluyor. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde reform yapılması kesinlikle gerekli.” değerlendirmesinde bulundu.

Kendisinin büyükelçi olduğu dönemde, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkinin iyi olmasının ne kadar önemli olduğunu “biraz görmezden geldikleri” itirafından bulunan Cuntz, “Yani biz Türkiye’nin önemini anlamakta geç kaldık. Şu anda Türkiye büyük bir diplomatik misyon üstlenmiş durumda.” dedi.

Türkiye’nin bölgesinde önemli temaslarının bulunduğunun altını çizen Cuntz, şunları kaydetti:

“Dolayısıyla yani Türkiye’nin rolünü azımsamamak gerekir. Paris’te Devlet Başkanı Emmanuel Macron, Rusya ve Ukrayna durumunun konuşulması Avrupa Birliği’nin (ABD Başkanı Donald) Trump’ın yeni tavrı karşısında nasıl bir tutum alacağının belirlenmesi için ülkeleri davet etti. Türkiye’nin de bu diyalogun bir parçası olması çok çok önemli diye düşünüyorum.”

Cuntz, 23 Şubat’taki seçimlerden sonra kurulacak yeni Alman hükümetinin, Türkiye ile bir an önce iletişime geçmesi, göç ve ekonomiyle ilgili pek çok farklı konumda ortak hareket etme konusunda bir adım atması gerektiğini vurgulayarak, “Aynı zamanda bu temas zaten kurulacağı için Türkiye ve Almanya arasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere birçok uluslararası kurumunda reform süreçleri tartışılabilir. Yani bizler pek çok ülke ile bir araya geldik, niçin Türkiye ile de gelmeyelim diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“Bir siyaset bilimci olarak yeni rollerimiz olacağını öngörüyorum”

Bonn Üniversitesi İleri Güvenlik, Stratejik ve Entegrasyon Çalışmaları Merkezi (CASSIS) Direktörü Dr. Ulrich Schlie de “Tarihin öyle bir noktasındayız ki bugünü 1815’e, 1871’e, 1945’e veya 2019’a kıyaslayabiliriz. Dünyadaki düzen yavaş yavaş artık yıkılmakta. Yeni bir şeyler inşa ediliyor şu anda.” dedi.

Schlie, bu tür bir değişimin 1919’da görüldüğüne, o dönem bazı ülkelerin yapılarında değişiklikler olduğuna, örneğin Avusturya ve Macaristan’ın ayrıldığına işaret etti.

Dünyada yine benzer bir dönemin yaşandığını kaydeden Schlie, “Bir siyaset bilimci olarak yeni rollerimiz olacağını öngörüyorum. Tüm ülkelerin, yani Almanya’nın bir ülke olarak artık uluslararası toprakta oynadığı rol değişecek.” diye konuştu.

Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılması ve Sovyetler Birliği’in çökmesinden itibaren Türkiye’nin bu durumdan karlı çıktığını belirten Schlie, şunları söyledi:

“Türkiye’de yeni durumlara adapte olmasını bildi mesela. Türkiye’nin Ukrayna ile Rusya ile olan ilişkisine bakacak olursak, mesela iki taraf ile ticari ilişki sürdürebilmek, Türkiye’nin bir diplomatik seviyede ve Türkiye’nin diplomatik vizyonunun iyi olduğunu gösterir bizlere. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ifadesi de bu noktaya getiriyor aslında bizlere.”

ABD Başkanı Donald Trump’ın söylediklerine bakıldığında, Türkiye’nin arabulucu olarak rolünün daha büyük olacağını anladığını aktaran Schlie, “Alman diplomasisi de umuyorum ki Türkiye ile ilişkilerini yakından ilerletmeye devam eder ve bir diplomatik strateji ile askeri stratejinin bir araya geldiğini görebiliriz.” dedi.

Schlie, Münih Güvenlik Konferansı’nda konuşan ABD Başkan Yardımcısı JD Vence’nin söylediklerinin “yenilir, yutulur cinsten olmadığını” vurgulayarak, “Orada duyduklarımız bizim aklımızda olanla çok zıttı. Münih’te bir Davos senaryosu yaşadık diye düşünüyorum. Avrupalılar ve Amerikalılar birbirleriyle konuşabilmeli, daha fazla iletişim halinde olabilmeli. Türkiye de bunun bir parçası olmalı. Çünkü Türkiye, Kuzey Atlantik ittifakının bir üyesi.” değerlendirmesinde bulundu.

Trump’ın tavrının bu şekilde devam etmesi halinde bir post Amerikan dönemine hazırlanmak durumunda kalınacağını savunan Schlie, “Yeni bir dünya ile karşı karşıya kalacağız. Avrupa’nın etkisinin çok daha az olduğu, diğer bölgelerin yükselişte olduğu ve artık dünyanın güç merkezlerinin değiştiği bir döneme de girebiliriz.” şeklinde konuştu.

“BM küresel krizleri çözmekte yetersiz kalıyor”

Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Ünver Noi de küresel krizler, jeopolitik gerginlikler yaşandığını belirterek, “BM bunları çözmekte yetersiz kalmakta.” dedi.

Ünver Noi, 2023’te uluslararası topluluğun artık uyanmaya başladığını ve BM’nin artık fonksiyonlu bir kurum olması gerektiği konusunda seslerin yükseldiğini kaydetti.

BM’nin çatışmaların çözümü konusunda yetersiz kaldığı durumlarda başka ülkelerin devreye girdiğini kaydeden Ünver Noi, “Bazı devletler BM’nin bu etkisiz çalışmasından dolayı arabulucu rolüne soyunmak zorunda kalıyorlar. O yüzden BM ile işbirliği yapılması konusunda BM’nin reforma açık bir kurum olduğunun söylenmesi öncelikle gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

“BM’de reform için medyanın kullanılması lazım”

Siyasi analist ve gazeteci Klaus Jürgens de daha adil bir dünyanın kurulması için medyanın da kullanılması gerektiğini söyledi.

Daha önceki panellerde de elitizmin sonlandırılması gerektiğini söylediğini aktaran Jürgens, BM’de çalışanların adeta paralel evrende yaşadıklarını savundu.

BM’de bir reform yapılması için insanların ikna edilmesinin önemine işaret eden Jürgens, “Yani insanları doğru noktaya yönlendirebilmek, BM’nin reformu konusunda insanları ikna edebilmek için medyanın kullanılması lazım. Çünkü BM kendi başına bunu yapabilecek gibi görünmüyor. İnsanları, kamuoyunu ikna etmeliyiz ki onlar seçilmiş liderlere reformun gerekli olduğu görüşünü dayatabilsinler, bastırabilsinler.” ifadelerini kullandı.

Jürgens, “5 üyenin veto hakkı” diye bir şey olmaması gerektiğini belirterek, bunu değiştirmenin zor olduğunu ancak kamuoyu yaratılması durumunda bunun mümkün olabileceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha adil bir dünya mümkün dediğini hatırlatan Jürgens, konunun tekrar gündeme bu vesileyle geldiğini anlattı.

“Türkiye kilit bir konumda bulunuyor”

Gazeteci Ewald König ise Almanya’nın dış politika ve stratejileri konusunda bir takım hatalar yaptığını düşündüğünü söyledi.

Almanya’nın bazı ülkelerle diplomatik anlamda ilişki kurmayı ihmal eden bir ülke olduğunu savunan König, “Bunları hata olarak nitelendirdiğimi söylemem gerekiyor. Diplomasi bana soracak olursanız eğer, iletişim kanallarının her zaman açık kalmasıdır. Ben dostluk kurun demiyorum burada. İletişim kanallarının açık kalması gerekiyor diye düşünüyorum. Diplomasi budur.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin öneminin daha da yükseldiğini belirten König, “Türkiye çok da kilit bir konumda bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bu kilit pozisyonu, Almanya hükümeti tarafından da kullanılmalı.” diye konuştu.

Panel kapsamında “Türkiye Yüzyılı” temalı fotoğraf sergisi, ressam Devrim Erbil’in hayatının anlatıldığı belgesel gösterimi ve panele yönelik “Stratcom Public Forum” tarafından hazırlanan video davetlilerin ilgisine sunuldu.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.