Almanya’da, federal hükümetin soru önergelerine verdiği yanıtlara ve suç raporundaki verilere göre, son iki yılda aşırı sağcıların işledikleri suçlarda artış görüldü.
Müslümanlara yönelik işlenen suçlar da yüksek seviyede seyrediyor.
Verilere göre, Müslümanlara ve onlara ait kurum, kuruluşlara yönelik 2019’da 950, 2020’de 901 suç işlendi.
Konuya ilişkin 2020’deki nihai raporun gelecek aylarda açıklanacak olmasından ve henüz bildirilmeyen suçların eklenmesiyle 2019’daki rakamın aşılabileceğini belirten uzmanlar, çoğu kişinin şikayette bulunmaması nedeniyle birçok suçun kayda geçmediğine ve gerçek sayıların daha yüksek olabileceğine işaret ediyor.
Başkent Berlin’de ayrımcılığa ve İslam düşmanlığına karşı faaliyetlerde bulunan Inssan e.V derneğine 2020’de 228 İslam düşmanı ve ayrımcı olay bildirildi.
Derneğin açıklamasına göre, bunların yüzde 48,7’si sokakta veya toplu taşıma araçlarındaki gibi yerlerde yaşandı. Ayrıca İslam düşmanı ve ayrımcı olayların diğer bölümü, hizmet sektöründen, eğitim alanlarından, internet üzerinden ve iş yerlerinden gelen bildirimleri kapsıyor.
Öte yandan bildirimde bulunanların yaklaşık 3’te 2’sinin kadınlar olduğu bilgisi paylaşıldı.
“Son dönemde sözlü saldırılar oluyor”
Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici ve Berlin İslam Federasyonu Başkanı Murat Gül, ülkede görülen Müslümanlara ve göçmenlere yönelik ırkçı ve ayrımcı davranışları, AA muhabirine değerlendirdi.
Kesici, bu ayrımcı davranışlarla ve ırkçı saldırılarla özellikle başörtülü kadınların karşı karşıya kaldığını belirterek, şunları söyledi:
“Son dönemde örneğin, sözlü saldırılar oluyor. Başörtünün üzerine tükürmeler, başörtüsünü çekme olayları oluyor. Bundan vahim olan güncel olaylar, örneğin alışverişe veya bir müesseseye gittiğimizde oradaki konuşmalar, hor görülmeler veya verilen cevaplar gerçekten vahim bir şekilde ırkçılığın yoğun olduğunu göstermekte.”
Ülkede, beyaz tenli olmayanların giremediği yerler olup olmadığına ilişkin ise Kesici, “Bunlar sadece beyaz tenli olmayanlar için geçerli değil. Örneğin Berlin’de bile bazı yerlerde başörtülü veya Müslüman olarak gittiğinizde problem yaşanıyor. Son dönemde kadınlar tek başına metroya binmediğini ve arabayla bir yere gittiğini veya tramvay kullanacakları zaman 2-3 kadının birlikte gittiğini anlatıyor. Çünkü saldırılar ve tehditler oluyor.” diye konuştu.
Kesici, Almanya’da uzun zamandan beri Müslümanlara karşı düşmanlık yapıldığını dile getirdiklerini vurgulayarak, son dönemde bunun yoğunlaştığını izah etmelerine rağmen siyasetçilerin bu duruma karşı etkili tedbirler almadığının altını çizdi.
2020’de 9 göçmenin hayatını kaybettiği Hanau’daki ırkçı saldırıyı hatırlatan Kesici, “Hanau’da bu düşmanlığın nereye varacağını gördük. Siyasi ve toplumsal kavramlar çok önemli. Eğer siz buradaki yabancıları, Müslümanları daima düşman olarak gösterirseniz; o zaman Hanau’daki gibi olayın çok uzakta olmadığı görünüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kesici, Alman hükümetinin İslam düşmanlığının bir problem olduğunu fark ettiğini ve buna karşı bir çalışma grubu oluşturduğunu belirterek, bu grubun yapacağı çalışma sonucunda belki daha iyi tedbirler alınabileceğine dikkati çekti.
Müslümanların, örnek çalışmalarda, davranışlarda bulunması ve güvenilir bir imaj oluşturması gerektiğine işaret eden Kesici, “Alman toplumunun da bunu kabul etmesi gerekiyor. Yani eğer siz Müslümanları toplumun bir parçası olarak kabul ediyorsanız o zaman Müslüman toplum da kendisini toplumun bir parça olarak kabul eder ve ona göre çalışır.” diye konuştu.
“Şikayet etseniz bile polis bir şey yapmıyor”
Kesici, Müslümanların uğradıkları saldırıların çok fazla polise bildirilmediğine değinerek, şunları kaydetti:
“2017’ye kadar yapılan istatistiklerde, Müslümanlara karşı yapılan şiddet, rakamlarla belli değildi. Bu, bizim baskımız üzerine kayda geçirilmeye başlandı. Siz şikayet etseniz bile polis bir şey yapmıyor, suçluyu bulamıyor, bulduğu zaman da cezası yok. İnsanlar ‘başım ağrımasın’ diyor. Örneğin, ben kendim trafik kazası yaşadım ve gelen polisler hangi arabanın benim olduğunu bilmeden beni suçlu çıkardı. Önce sorun, ‘hangi araba senin?’ diye. Buna benzer şeyler yaşıyoruz. Biz kendimizi ifade edebilen insanlar olmamıza rağmen, ırkçılığa karşı koymakta zorluk çekiyoruz. Şikayette de bulunmuyoruz. Polise gidilmemesini normal olarak görüyorum.”
Almanya İslam Konseyi Başkanı Kesici, her saldırı ve her yabancı düşmanı olayın polise bildirilmesi durumunda rakamların çok daha yüksek çıkacağını kaydetti.
“Salgın sürecinde ırkçılığın arttığını görüyoruz”
Berlin’de birçok camiyi bünyesinde bulunduran İslam Federasyonu Başkanı Gül de doğrudan kendisine karşı ırkçı davranış yaşamadığını vurgulayarak, ancak bir kurum olarak İslam Federasyonuna karşı hakaret mektuplarının geldiğini, camilere yönelik tehditler aldıklarını söyledi.
Gül, birçok Müslüman kadının iş başvurularında başörtüsünden dolayı işverenin ret cevabı verdiğinin kendilerine yazılı olarak bildirildiğini anlattı.
Hükümetin insanların haklarını korumakla sorumlu olduğunu vurgulayan Gül, “Dolayısıyla bu gibi ırkçılığa karşı net bir tavır göstermesini bekliyoruz.” dedi.
Gül, her gün saldırıların yaşandığına ve bunların gündeme taşınması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Bu yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde ırkçılığın arttığını görüyoruz. Sebeplerden bir tanesi de insanların evlerine kapanması nedeniyle ırkçı kesimin ırkçılıkla alakalı videoları ve filmleri seyrederek, ırkçı damarı beslediklerini görüyoruz. İlk dalgada, Asyalıya benzeyen insanlara saldırılar oldu. İkinci dalgada, özellikle Almanya’da yabancılar arasında salgının daha çok arttığı söylendi. Bazı gazeteler bunu yazdı, manşet yaptı.”
İnternet üzerinden de ırkçı söylemlerin arttığına değinen Gül, “Fikirlerden sonra eylemlere dönüşüyor. Bu fikirler, internet üzerinden yayılıyorsa buna da bir ‘dur’ denilmesi gerekiyor.” dedi.
Gül, bu yıl Almanya’da genel seçimlerinin yapılacağını, geçen seçimlerde ırkçıların Alman meclisine girdiğini belirterek, “Irkçı partinin gittikçe oylarını artırdığını biliyoruz. Salgın döneminde bunun artacağını tahmin edebiliyoruz. Bu sebeple diğer partilerin aynı şekilde göçmenleri malzeme ederek partilerine oy kazanmak için bu hataya düşmemelerini istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.