Avrupa’da Rusya-Ukrayna Savaşı ile istikrarsızlığın arttığı bir dönemde göreve başlayan Almanya’nın yeni Savunma Bakanı Boris Pistorius, Kiev’e Leopard 2 tankları gibi ağır silahların gönderilmesi ve “yetersiz” durumdaki Alman silahlı kuvvetlerini modernize etme baskılarıyla karşı karşıya bulunuyor.
Ülkede 2013’ten sonra bu göreve getirilen ilk erkek savunma bakanı Pistorius, 19 Ocak’ta Federal Mecliste yemin ederek görevine başladı.
Pistorius, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş sürerken Ukrayna’ya Leopard 2 tankı gibi daha fazla ağır silah gönderilmesi için Berlin yönetimine yönelik çağrıların arttığı bir dönemde göreve geldi.
Almanya, Rusya ile savaş halindeki Ukrayna’dan ve Polonya gibi bazı NATO müttefiklerinden, Rusya’ya karşı savunması için Kiev’e Alman yapımı Leopard 2 tankları tedarik edilmesine izin vermesi için yoğun baskı altına girdi.
Alman hükümeti, bugüne kadar tankları tedarik etmekten veya diğer NATO ülkelerinin bunu yapmasına izin vermekten kaçındı.
Avrupa’da 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük harp olan Rusya-Ukrayna Savaşı karşısında kapasitesi yetersiz silahlı kuvvetlerin yenilenmesi yönündeki baskı artarken Pistorius’u zor bir dönem bekliyor.
Alman ordusunu güçlendirme hedefi
62 yaşındaki Boris Pistorius, savunma bakanı olacağının duyurulmasının ardından yaptığı ilk açıklamada, beklentileri karşılamaya hazır olduğunun sinyalini verdi.
Savunma bakanı olarak gelecekte kendisini büyük görevlerin beklediğini belirten Pistorius, “Önümüzdeki dönemde Alman ordusunu güçlendirmek istiyorum.” dedi.
Pistorius, savunma bakanlığı görevini üstenmenin bir sorumluluk olduğunu vurgulayarak Alman ordusunun Rusya-Ukrayna Savaşı’yla ortaya çıkan yeni duruma uyum sağlaması gerektiğini belirtti.
Ukrayna’ya daha fazla destek sözü vermişti
Almanya üzerinde savaş tankları tedarik etmesi için baskı artarken Berlin’in Ukrayna’ya Alman üretimi “Leopard 2” tankları teslim edip etmeyeceği veya diğer ülkelerin bunu yapmasına izin verip vermeyeceğini Almanya’nın ABD ve İngiltere gibi ortaklarına açıklamak, Pistorius’a düşüyor.
Pistorius, göreve başladığı gün Leopard tanklarının Ukrayna’ya teslimi konusunda düşük bir profil çizmesi dikkati çekmişti.
ABD’li mevkidaşı Lloyd Austin ile Berlin’de yaptığı ilk görüşmede ABD ile yakın koordinasyon içinde olma sözü veren Pistorius, NATO’nun “istikrarlı, destekleyici bir ittifak” olduğunu ve “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşı sırasında tepki verme ve harekete geçme yeteneğine sahip olduğunu gösterdiğini ve bunu yapmaya devam edeceğini” söylemişti.
Pistorius, Almanya ve ABD’nin yaklaşımlarında ve Kiev’e silah sevkiyatı konusunda “omuz omuza” durduğunu vurgulayarak Ukrayna’ya “özgürlük, toprak bağımsızlığı ve egemenlik mücadelesinde” daha fazla destek sözü vermişti.
Berlin yönetimi üzerindeki baskı artıyor
İngiltere’nin Ukrayna’ya Challenger 2 tankları göndereceğini açıklamasıyla ilk defa Batılı bir ülkenin en güçlü ağır zırhlısını Kiev’e göndereceğine söz vermesi, Berlin üzerindeki baskıyı iyice artırdı.
Alman güvenlik çevrelerine göre, Pistorius’un Leopard 2 tankları konusunda bir karar vermeden önce Ukrayna’nın söz konusu tanklarla nihai olarak neler yapabileceğini tam olarak masaya yatırması gerekiyor.
Pistorius, Alman ordusunun veya sanayinin depolarında kaç adet Leopard tankının kullanıma hazır olduğunu veya tamir edilmesi gerektiğini kayda alıyor ve incelettiriyor.
Avrupa’da Rusya savaşı gerçekten kaybederse ne olacağı korkusu yaşanırken eski Savunma Bakanı Christine Lambrecht gibi Scholz’un Sosyal Demokratlarının (SPD) bir üyesi olan Pistorius’un Avrupalı mevkidaşlarıyla Ukrayna’ya tank tedariki konusunda daha fazla görüşmeye ihtiyacı olduğu vurgulanıyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı Almanya’yı askeri yaklaşımında tarihi bir dönüşüme itti
Pek çok Alman Soğuk Savaş’ın sonunu Batı için büyük bir çatışmanın sonu olarak görürken analistler, bu iyimserliğin köklerinin 2. Dünya Savaşı’ndaki rolünden kaynaklanan suçluluk duygusuyla birleşen pasifizmden kaynaklandığını, Almanya’nın savunma alanını uzun süredir ihmal ettiğini ve güvenliğini etkili bir şekilde müttefiki ABD’ye devrettiğini ifade ediyor.
Öte yandan, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasından bu yana Almanya, silah ve askeri malzeme tedarikine 12,2 milyar avro harcayarak Ukrayna’nın en büyük askeri destekçilerinden biri haline geldi.
Rusya-Ukrayna Savaşı, Almanya’yı askeri yaklaşımında tarihi bir dönüşüme iterken Almanya Başbakanı Olaf Scholz, savaşın başlamasından sonra ülkesinin NATO’nun “GSYH’nin yüzde 2’sinin savunma giderlerine harcanması” hedefine uyacaklarını bildirmişti.
Rusya’nın Ukrayna’ya savaşını “dönüm noktası” olarak nitelendiren Scholz, Almanya ordusu Bundeswehr’in modern silahlarla yeterince donatılması için 100 milyar avroluk ek fon açıklamıştı.
İstikrarsızlığın arttığı dönemde Bundeswehr’i geleceğe hazırlama göreviyle karşı karşıya
Pistorius, aynı zamanda Bundeswehr’i Avrupa’da yükselen risklere karşı modernize ederek hazırlamak gibi devasa bir görevle karşı karşıya bulunuyor.
Eski Savunma Bakanı Christine Lambrecht, Bundeswehr’in modernizasyonunu ele alış tarzıyla ilgili aylarca eleştirilmiş ve daha sonra istifa etmek zorunda kalmıştı.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana 1990’da Alman ordusunda personel sayısı 500 bin seviyesinde iken bugün 180 bine inmiş durumda bulunuyor.
Almanya’da daha önce Alman ordusunun silah ve donanımda büyük eksiklikleri bulunduğu, ülke basınına yansımıştı.
Almanya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ebehard Zorn, geçen yıl mühimmat depolarını yeniden doldurmak için 20 milyar avroya ihtiyaç duyduklarını belirtmiş, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alfons Mais da ordunun durumuna ilişkin “Kara Kuvvetleri az çok çıplak ayakta duruyor.” ifadesini kullanmıştı.
Alman basınında Almanya’nın füze kalkanı, insansız hava aracı, F-35 savaş uçakları, helikopter, telsiz gibi malzeme alınmasının planladığı öne sürülmüştü.
Mais, ülkesinin savunma politikasını eleştirerek NATO’yu desteklemek için seçeneklerinin son derece sınırlı olduğunu belirtmişti. Alman ordusunun yeniden düzene koyulması gerektiğini ifade eden Mais, “Aksi takdirde, herhangi bir başarı beklentisiyle anayasal görevimizi ve ittifaktaki yükümlülüklerimizi yerine getiremeyeceğiz.” uyarısında bulunmuştu.
Bundeswehr’in durumunun Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan önce bile “felaket” olduğu belirtiliyor
Uzmanlar, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana on yıllardır yetersiz yatırım nedeniyle zaten yıpranmış olan Bundeswehr’in, Ukrayna’ya bağışlanan silah ve mühimmatın çoğunun henüz değiştirilmediği göz önüne alındığında, bir yıl öncesine göre daha da kötü durumda olduğunu ifade ediyor.
Alman basınına yansıyan haberlere göre, Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi bile Almanya’nın NATO’nun mühimmat stoklama hedefine ulaşmakta 20 milyar avro eksiği vardı.
Uzmanlara göre, Bundeswehr’in durumu Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan önce bile bir “felaketti” ve o zamandan beri Almanya’nın Kiev’e silah tedariki nedeniyle durum kötüleşti.
Asker birliği olarak hareket eden bir dernek olan Deutscher Bundeswehrverband, Alman ordusunun belirtilen görevleri ile kaynakları arasındaki uçurumun hiç bu kadar büyük olmadığını belirtiyor.
Alman askerlerinin Aralık 2022’de 18 Puma tipi zırhlı muharebe aracıyla yaptığı bir tatbikatın ardından araçlarda ciddi teknik sorunlar meydana gelmişti. Berlin, sorunların ardından Puma tipi zırhlı muharebe araçları NATO’nun Acil Müdahale Birliği’nden (VJTF) çekmek ve eskileriyle değiştirmek zorunda kalmıştı.
Böylece, Almanya’nın Avrupa savunmasına liderlik etme konusunda ne kadar yetersiz olduğu görülmüştü.
Alman hükümeti, yeni askeri teçhizat için Başbakan Scholz’un geçen yıl açıkladığı 100 milyar avroluk fona bel bağlarken 2023’ün savunma bütçesi gerçekte yaklaşık 300 milyon avro azalması dikkati çekti.
Alman basınında, Avrupa’daki insansız hava araçları gibi savunma teknolojilerinde kapasite eksikliği bulunması ve başta ABD olmak üzere başka ülkelere bağımlı olunması eleştirilirken Pistorius, ordunun kapasitesini artırmak ve ABD ile “savunmada” dengeyi kurmak gibi zor bir görevle karşı karşıya bulunuyor.
Almanya eleştirilerin hedefindeydi
Rusya’nın geçen yılın başında Ukrayna sınırında asker sayısını yükseltmesine karşı Batılı ülkeler Ukrayna’nın savunma gücünü artırması için silah sevkiyatı yaparken Almanya çelişkili silah politikası izlemekle eleştirilmişti.
ABD, İngiltere ve Baltık ülkeleri gibi Batılı ülkeler Ukrayna’ya askeri yardımda bulunacağını söylerken Almanya’nın bu tutumu hem ülke içinde hem de müttefik ülkelerde şaşkınlığa yol açmıştı.
Alman hükümeti, bu konudaki baskıları azaltmak için Ukrayna’ya askeri hastane ve miğferlerle destek vereceğini açıklamıştı. Almanya, aynı zamanda başta doğal gazla ilgili süreçler olmak üzere, Ukrayna’ya silah teslimatları veya Rusya’ya karşı enerji ambargosu Avrupa Birliği’nin Moskova’ya karşı tutarlı adımlar atmasını da engelliyordu.
Berlin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin baskıların ardından stratejisini değiştirerek tanksavar füzeleri ile “Stinger” uçaksavar sistemini Ukrayna’ya teslim etmişti. Alman hükümeti öncesinde prensip olarak kriz bölgesi olduğu için Ukrayna’ya ölümcül silah sevkiyatını reddediyordu.