Ankara son bir haftadır hemen her gün yoğun yağışın etkisi altında. Yoğun yağışlar nedeni ile bazı bölgelerde su baskınları ve sel oluşuyor. Özellikle yollar ve alt geçitler yoğun yağış nedeni ile kapanıyor ve sürücüler zor anlar yaşıyor.
Ankara Valiliği sık sık uyarılar yayınlayarak vatandaşları yağışlar ve su baskınları konusunda uyarıyor. Meteorolojik verilere göre ise Ankara’da yağışların önümüzdeki haftada da sürmesi öngörülüyor.
Kış aylarında beklenen yağışları alamayan Ankara’da son günlerde yaşanan yağışların nedenleri ve etkilerini uzmanlar Sputnik’e değerlendirdi.
Dr. Selim Doğan: Yoğun yağışları artık daha sık bir şekilde görüyoruz
Konya Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Selim Doğan sera gazındaki kalınlaşma nedeni ile iklim değişikliğinin etkili olduğunu belirterek “İklim değişikliğinin etkilerini daha net bir şekilde görmeye başladık. Yağışlardaki düzensizlikleri rahatlıkla fark edebiliyoruz. Son günlerde yaşadığımız yoğun yağışları artık daha sık bir şekilde görüyoruz. Hem bu aşırı yağışlardan kaynaklı sel felaketlerini hem de afetin diğer ucu olan yağışsız geçen kurak süreçleri yaşıyoruz. Dünyamızı kaplayan ve yaşama olanak sağlayan sera gazı katmanı insan faaliyetleri sonucunda biraz kalınlaştığında atmosfer içine hapsolan ısı/sıcaklık da artmış oluyor. Su dengesine baktığımızda ise dünyadaki su miktarı aslında hep aynı kalıyor. Ancak yağış rejimi değişiyor. Yağışlar yıllık bazda bazı bölgelerde azalsa da azalmasa da yağışlardaki sıkılık ve düşen su miktarlarında değişiklikler görüyoruz. Ankara’yı ele aldığımızda yıllık ortalama 400mm’lik (metrekareye 400kg) yağış düşüyor diyebiliriz. Bu toplam miktar, 40 farklı yağışta her bir yağışta 10 mm düşmesi durumunda gayet iyi bir yağış olarak değerlendirilebilir. Ancak bu yağışlar, çarpıcı bir örnek vermek adına, yılda sadece 4 yağışta her birinde 100 mm yağış bırakır ise her seferinde çok ciddi seller oluşturur. Arada o düşmediği zamanlarda da kurak dönemler oluşur. Yağış rejimindeki bu değişiklik, afetin iki tarafı olan hem seli hem de kuraklığı tetiklemiş olur. Bu şiddetli yağışların daha önce hangi sıkılıkla düştüğüne bakmak gerekir. Son 30 yıla baktığımızda şiddetli yağışlarda artış olduğunu görüyorsak ki durum tam da böyle, bunu da iklim değişikliği ile ilişkilendirebiliriz” değerlendirmesini yaptı.
Doğan: Betonlaşma sel riskini artırıyor
Şehirlerde yaşanan sellerde betonlaşma etkisine de dikkat çeken Doğan “Şehirleşme, betonlaşma şehir selleri dediğimiz sellerde çok çok etkili bir sebeptir. Yirmi yıl önce Ankara’da ne kadar bina vardı, kaplamalı alanlar ne kadardı, gecekondu alanları ne kadardı buna bakmak gerekir. Gecekondu evlerin etrafında genellikle bahçeleri olurdu. Şimdi o alanların dönüşümü ile betonlaştı. Zaman kaplamalı alandan akışa geçip yer altına sızamayan sular şehir sellerinde etkili oluyor. Son 20 yılda çok ciddi bir yapılaşama var. Kentsel dönüşüm çok doğru ve yerinde bir karardır. Ancak planlama yapılırken 50-100-500 yıllık yağışların süre/tekerrür/şiddet özelliklerine göre ve aynı zamanda iklim değişikliğinin bunlara olan etkisine bağlı hesaplamalar ile birlikte değerlendirmek gerekir. İklim değişiyor, yağış rejimleri değişiyor. Bunun için yağış tekerrür sürelerinin hesaplanmasında artık alışılagelmişin dışında daha farklı yaklaşımlar izlenmesi gerekmektedir” dedi.
Doç. Dr. Dabanlı: Suçlu tek başına iklim değişikliği değil, alt yapı eksikliği var
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı ise alt yapı eksikliğine dikkat çekerek, özellikle alt geçitlerin yağışlarda tehlikeli hale geldiğini belirterek “Bunların ana nedeni bizim alt yapımızın yetersiz olması. Yaz ve bahar dönemlerinde bu şekilde yağmurlar görülebiliyor. Alt yapılar maalesef yetersiz olduğu için bir de yapan yağmur ile birlikte çok miktarda rüsubat ve çamur taşınıyor. Rüsubat ve çamurlar alt yapıdaki mazgalları tıkadığı için sel suları alçak yerlerde toplanıp su baskınlarına neden oluyor. Daha önce Şanlıurfa’da, dün Ankara’da gördüğümüz gibi şiddetli yağmurlarda alt geçitler çok tehlikeli bir hal almaya başladı. Yaz ve bahar yağmurları bu şekilde şiddetli olur genelde. Yağış şiddeti yüksek olduğu için zeminlerde de yeteri miktarda sızmaya da vakit kalmıyor. Yağış şiddeti, sızma hızından kat be kat fazla olduğundan yağan yağmurun hemen hemen hepsi meskun mahallerde yüzeysel akışa geçiyor. Peş peşe yağan sağanaklar sonucunda zeminin suya doygunluğu yüzde 100 mertebelerine erişirse ayrıca üzerine yağacak yağmurlar şiddetli olmasa bile yüzeysel akışa geçer. Dolayısıyla peş peşe sağanak yağıyorsa takip eden günlerde yağış şiddetli olmasa dahi sel riski artar” uyarısını yaptı.
Dabanlı: İklim değişikliği ile daha şiddetli yağışlar olabilir
İklim değişikliği öncesindeki yoğun yağışların olduğuna dikkat çeken Dabanlı “Bu yaşananları iklim değişikliği ile doğrudan ilişkilendirmek doğru olmaz. İklim değişikliği olmadan da geçmişte şiddetli yağışlar görülebiliyordu. Seller oluyordu. Bundan sonra bizim ülkemizde hemen hemen her yerde daha şiddetli ve sık yağışların yağabileceği de iklim değişikliğinin bir göstergesi denilebilir. Biz daha çok iklim değişikliğinin tetikleyici etkisi ile bu tür afet sayılabilecek olayları daha fazla görmeye başlayacağız. Ama en temel sorun alt yapının eksik olması veya sel anında tıkanmanın engellenemiyor olması” dedi.