Etlik Şehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emel Örün, 1-7 Haziran İyot Yetersizliği Hastalıklarının Önlenmesi Haftası dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, iyodun vücutta tiroit hormonlarının oluşumunda rol aldığını ve eksikliğinin ciddi sağlık problemlerine yol açabildiğini söyledi.
Özellikle hamilelik ve emzirme döneminde yeterli iyot alımının önemine işaret eden Örün, “Gebelik ve emzirme döneminde iyot eksikliği olması bebekte zihinsel gerilik ve hipotiroidi dediğimiz önemli sağlık problemlerine yol açabiliyor. İyot eksikliği, anne karnında bebeklerin kaybedilmesine, ölü doğumlara, düşüklere de sebep olabilir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de 1994’ten itibaren sofralarda kullanılan tuzun iyotlandığını belirten Örün, yeterli miktarda iyotlu tuz kullanımıyla iyot eksikliğine bağlı hastalıkların önlenebileceğini vurguladı.
Gebelikte günlük en az 200 mikrogram iyot alınmalı
Prof. Dr. Örün, tuzun yanı sıra deniz ve deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, kırmızı et, kuru fasulye ile muz, çilek gibi meyvelerin iyottan zengin besinler olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocukların hayatının ilk 5 yılında günlük 90 mikrogram, 6-12 yaş arasında ise 120 mikrogram iyot tüketmeleri gerekir. Erişkin dönemde günlük iyot tüketimini 150 mikrogram olarak öneriyoruz. Gebelik döneminde alınması gereken günlük iyot ihtiyacı ise 200 hatta 300 mikrogram olarak belirlenmiştir.
Tuzun az alımı kadar fazla tüketilmesi de farklı sağlık sorunlarına yol açar. Dünya Sağlık Örgütü, bir erişkinin günlük tüketmesi gereken tuz miktarını 5 gram yani silme bir tatlı kaşığı veya dolu bir çay kaşığı olarak öneriyor. Bu miktarı tüketmek zaten iyot eksikliğinin önüne geçmek için yeterlidir. Gebeler de belirlenen miktarda gerek tuz gerekse iyottan zengin besinlerden tüketirlerse hem kendi sağlıklarını hem de doğacak bebeklerinin sağlıklarını korumuş olur.”
“İyot eksikliğiyle doğan bebeklerde zihinsel yetersizlikler görülebiliyor”
Örün, “İyot eksikliğiyle doğan bebeklerde zihinsel yetersizlikler, büyüme geriliği, yürüme, konuşma gibi motor becerilerinde gecikmeler, işitme azlığı gibi gelişimsel ve geri dönüşsüz sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Zihinsel, fiziksel ve gelişimsel büyümeleri sekteye uğruyor.” bilgisini paylaştı.
Bebeklerde iyot eksikliğinin tiroit bezinin az çalışması olarak bilinen hipotiroidine yol açtığını anlatan Örün, bu durumdaki bebeklerin tiroit hormonu takviyesiyle tedavi edilebildiğini söyledi.
Doğumdan sonra yapılan topuk kanı taramalarında hipotiroidinin de tarandığına ve iyot eksikliğinin bu şekilde saptanabildiğine işaret eden Örün, “İlerleyen dönemde ise en çok kaba sesli ağlama, başlarının vücutlarına göre büyük, bıngıldaklarının geniş olması, göz kapaklarında şişlik gibi şikayetlerle başvuru alıyoruz.” dedi.
İyot eksikliği yetişkinlikte “guatr” hastalığına yol açıyor
Prof. Dr. Örün, iyot eksikliğine bağlı durumların yetişkinlikte de ortaya çıkabildiğini belirterek, “Yetişkinlik döneminde iyot eksikliğine bağlı olarak troit bezinin aşırı büyümesiyle karşılaşıyoruz, buna da guatr hastalığı diyoruz.” diye konuştu.
Guatr hastalığının kanda tiroit hormonlarının ölçümüyle belirlendiğini ve ardından kişiye uygun tedavi sürecinin başlatıldığını aktaran Örün, “Türkiye’de sofra tuzunun iyotlanması ile iyot eksikliğine bağlı hastalıkları görme sıklığı azaldı. Fakat insanların bu konuda her zaman bilinçli davranması, almaları gereken ölçülü miktarda iyotlu tuzu sofralarından eksik etmemeleri gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.