Antalya’da Growtech Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı düzenleniyor. Fuarda, yerli tohum ıslah firmalarının ürettiği domates çeşitleri de sergileniyor.
Fuarda, hem iç piyasada, özellikle örtüaltı üretimde, hem de yurt dışına ihracatı yapılan domates tohumlarından üretilen birbirinden farklı boyut, renk, tat ve aromalara sahip domatesler bulunuyor. Bu domates türlerinin birçoğu ise ihraç ediliyor. Tohumu Türkiye’de geliştirilen domateslerin bir başka özelliği ise genellikle kadın isimleriyle anılması. Onlarca çeşit domates tohumu üretimine sahip bir tohum firmasında endüstri mühendisi olarak görev yapan Harun Bozok, domates denince markette satılan yuvarlak domateslerin akla geldiğine işaret ederek, “Ama Türkiye’nin değişik bölgelerinde tüketim şekline bağlı olarak 15 gramdan başlayıp 400-500 grama kadar değişik renk ve tipte domates çeşidi var” dedi.
‘Birçok türü markette bulamazsınız’
Domateslerin birçok çeşidinin markette bulunamayacağını belirten Bozok, her domatesin bir kodu ve ismi olduğunu belirterek, “Her insan doğduğunda bir kimlik numarasıyla doğuyor. Biz de her yeni çeşidimize bir kimlik numarası tanımlıyoruz. Bu kimlik numaralarıyla birlikte adaptasyon çalışmaları sonrasında eğer ticari kimlik kazanırsa, yani ‘biz bu domatesi yiyoruz, beğendik’ denilen aşamada, artık o kimlik numarasına bir isim tanımlıyoruz. Örneğin Aymira, Alya gibi isimleri tanımlıyoruz ve bunlar bakanlığın tescil yönetmeliği çerçevesinde oluyor” diye konuştu.
‘Hibrit, DNA ile oynamak değil’
Son dönemde marketlerde köy tipi, dilimli domateslerin rağbet gördüğünü anlatan Bozok, “Değişik illerde yöresel, milli yerel çeşitlerden melezleme yapılmış çeşitler. Kahverengi, sarı, pembe renkleri de var. Her ilde kendine münhasır ata tohumlarından alınarak devam ettirilen çeşitler. Tabi hibrit denilince ‘DNA ile oynanmış’ gibi yanlış intiba var. Bunu da düzeltmek adına, hibrit demek, çiftçinin daha iyi verim alabilmesi için hastalıklara dayanıklı çeşitler demek. Bunlarda herhangi birinde DNA ile oynama ya da insanı hasta edecek bir algı oluşmaması lazım” dedi.
‘Bir çocuğa isim koymak gibi’
Domates türlerine her yıl 3-5 çeşidin daha eklendiğini belirten ziraat mühendisi Ramazan Iğdırlı da bu tür fuarlarda türleri üretici ve ihracatçılara tanıtma fırsatı bulduklarını belirtti. Geliştirdikleri türleri de isimlendirdiklerini anlatan Iğdırlı, “Bunu bir çocuğa isim koymak gibi düşünün, ıslahçısı bir çeşit çıkarır ve içinden ne geliyorsa ismini öyle belirliyor. Sarıkız var, sarı renkte ve kokteyl kahvaltılık, çerezlik bir tür. Kaplan domates çeşidi var. Pembe domates de son zamanların popüler çeşitlerinden, pazarda ata tohumu dedikleri lezzeti bulabildikleri bir tür ve ismi İstek. Filinta, Barış, Dolunay isimli domateslerimiz var. Islahçı o an çocuğuna isim koyar gibi koyuyor” dedi.
‘Kadın ismi daha çok yakışıyor’
Antalya Tarım Ar-Ge Merkezi Müdürü Dr. Sinan Zengin, Türkiye’de tip olarak kokteyl, salkım, tekli hasat gibi 8-10 tip domates ve bunun altında onlarca çeşit tür bulunduğuna işaret etti. Islahı kendilerine ait türlere Nalan, Nevin, Sufle, Nevcan gibi yüzde 80-90 kadın ismi tercih ettiklerini belirten Zengin, “Her domates için bazı prosedürleri tamamlamak ve isim koymak zorundasınız. Burada yer ve tarihi isimler artık alınamıyor. Domatese biz kadın isimlerini yakıştırdığımız için Nalan, Nevin, Nevcan gibi isimler koyduk. Çünkü domatese kadın ismi daha çok yakışıyor. Bir başka domatese Sufle ismini verdik. Bir domatese Şölen ismi koyduk ve biraz eğlenceli bir isim olsun istedik” diye konuştu.