Merkezi ABD’de bulunan ve bünyesinde birçok Arakanlı Müslüman kuruluşu barındıran Arakan Rohingya Birliği’nin (ARU) Başkanı Wakar Uddin, Myanmar’da 1 Şubat’taki darbenin ardından yaşanan gelişmeler ve Arakanlı Müslümanların gelecekleri konusundaki görüşlerini AA muhabirine değerlendirdi.
Myanmar’daki darbenin uzun süredir ordu tarafından istendiğini belirten Uddin, “Myanmar’da diktatörlüğün uzun bir tarihi var. Ülkedeki demokrasi sadece birkaç yıl sürdü. Aslında bu demokrasi de gerçek değildi. Ordu zaten asıl gücü elinde tutuyordu.” değerlendirmesinde bulundu.
Uddin, Myanmar ordusunun daha önceki dönemi “demokrasiye geçiş” olarak nitelendirerek stratejik davranmaya çalıştığını kaydederek “Demokrasi ile uluslararası toplumun Myanmar ile daha iş birlikçi olacağını biliyordu. Ordu, uluslararası toplumu aptal yerine koymaya çalıştı. Uluslararası toplum durumun iyi olduğunu ve zamanla bir şeylerin değişebileceğine inandı. Ancak ordu en başından bu yana darbeyi planlıyordu.” diye konuştu.
“Ordu, kendilerine karşı duran herkesi ezip geçmek istiyor”
Myanmar’da 1947’deki bağımsızlıktan bu yana ordunun etnik azınlıklara saldırgan davrandığını vurgulayan Uddin, “Şu anda sadece etnik azınlıklar değil, Myanmar’ın Budist halkı da ordunun saldırılarından etkileniyor. Ordu, kendilerine karşı duran herkesi ezip geçmek istiyor. Kadınları çocukları öldürüyor. İnsanlar demokrasi isterken, ordu diktatörlük istiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Uddin, Arakanlı Müslümanlar konusunda yakın dönemde çözüm görülmediğini belirterek 2017 yılında yaşanan “soykırım” için ordunun şu anda gözaltında bulunan Myanmar lideri Aung San Suu Çii’yi suçladığını kaydetti.
“Suu Çii’ye tezgah”
Arakanlı mültecilere yönelik zulmün asıl sorumlusunun ordu olduğunu vurgulayan Uddin, “Ordu şimdi Suu Çii’ye o zamanlar yönetimin onda olduğunu ve sorumlusunun da Suu Çii olduğunu söylüyor. Aslında ortada bir tezgah vardı. Suu Çii Uluslararası Ceza Mahkemesine gidip orduyu savundu. Bu çok kötü bir adımdı. Şimdi orduyu savunduğu için, Arakanlılara yönelik zulmün de sorumlusu olarak görülüyor. Bu, ordunun Suu Çii’ye kurduğu bir tuzaktı. Suu Çii orduyu memnun etmeye çalıştı ama orduya güvenilmez.” dedi.
Uddin, Bangladeş’te bulunan Arakanlı Müslümanların bir an önce topraklarına dönme ve topraklarını kullanma hakkı olduğunu vurgulayarak ancak bunun için öncelikle bu kişilerin güvenliğinin sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
1 Şubat’taki darbenin ardından ordunun Bangladeş Dışişleri Bakanlığına mektup göndererek Arakanlı Müslümanları geri alabileceklerini bildirdiğine aynı zamanda Arakan’da kalanlara da “güvenlik” sözü verdiğine işaret eden Uddin, “Ancak daha önceki 1979 ve 1992 diktatörlüklerinde Arakanlı Müslümanlar topraklarına geri döndü ve yine aynı zulümle karşılaştı.” diye konuştu.
“Arakanlı Müslümanlar vatandaşlıklarıyla kendi evlerine geri dönmek istiyor”
Uddin, “Geri dönüş konusunda Arakanlı Müslümanların talepleri önemli. Ordunun kendilerinden aldığı vatandaşlıklarını geri istiyorlar. Arakanlı Müslümanlar vatandaşlıklarıyla kendi evlerine geri dönmek istiyor, çok şey değil, haklarını ve güvenliklerini geri istiyorlar.” ifadesini kullandı.
Ordunun son dönemde Arakanlı Müslümanların 2017’den önce yoğunlukla yaşadığı bölgelere, daha önce yerinden edilen Budistleri yerleştirdiğini belirten Uddin, “Bu stratejik yerleştirme. Ordu ön saflarda sivilleri kullanıyor. Arakanlı Budistler orduya kanıp, Arakanlı Müslümanlara karşı kullanılabiliyor. Ordu, Arakanlı Budistleri nasıl manipüle edeceğini biliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Myanmar’da askeri darbeye karşı çıkan milletvekillerinin seçilmiş hükümeti geri getirmek için kurduğu Ulusal Meclisi Temsil Komitesinin (CRPH), etnik azınlıkları da içine alan bir federal sistem kurmak istediğini belirten Uddin, “Bu federal sistemin içinde Arakanlı Müslümanların olması şart, bunu yapmalılar.” dedi.
“Myanmar’da seçilmiş hükümete saygı duyulmalı”
CRPH’nin Arakanlı Müslümanlardan “kardeşlerimiz” olarak bahsederek olumlu bir mesaj verdiğini belirten Uddin, “Ancak bu yeterli değil. CRPH bir sözleşme, politika ya da anayasa ile açık bir şekilde Arakanlı Müslümanların Myanmar’ın bir etnik azınlığı ve vatandaşı olduğunu belirtmeli. Gerçekten demokratik ve kapsayıcı bir sistem istiyorsanız bunu yapmalısınız.” görüşünü paylaştı.
Uddin, “Uluslararası toplum, Arakanlı Müslümanlara yönelik zulmü durdurması, çocukları, genç kadınları öldürmesini durdurması için orduya baskı uygulamalı.” çağrısında bulundu.
Myanmar’a tekrar demokrasinin dönmesinin sağlanması için de uluslararası toplumun bir araya gelmesi gerektiğinin altını çizen Uddin, “Myanmar’da seçilmiş hükümete saygı duyulmalı. Ortada, seçimlerde bir hile varsa, ordu bunu kanıtlamalı. Bölge bölge nerelerde hile olduğuna dair verileri sunmalı.” dedi.