Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, obezitesi olan kişilerin bir yıl takip edildiği araştırmayla, “aralıklı açlık” diyetinin geleneksel diyete göre daha avantajlı olmadığının saptandığını bildirdi.
Tıp dilinde “intermittent fasting”, “aralıklı açlık” veya “aralıklı oruç” gibi isimlerle anılan, genelde 16 saat hiçbir gıdanın tüketilmediği, yemek yeme süresinin ise 8 saatle sınırlandırıldığı diyet, özellikle son yıllarda popüler hale geldi.
Çin’de yürütülen ve sonuçları kısa süre önce dünyanın önde gelen tıp dergilerinden The New England Journal of Medicine’de yayımlanan araştırma, geleneksel diyetlere göre daha etkili olduğu düşüncesiyle tercih edilen “aralıklı açlık” diyetinin sanıldığı gibi olmadığını ortaya çıkardı.
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, söz konusu araştırmanın sonuçlarına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Aralıklı oruç konusundaki araştırmada obezitesi olan 139 kişi, bir yıl süreyle iki gruba ayrılarak izlendi. Birinci grup sadece sabah 08.00-16.00 saatleri arasında beslenirken, ikinci grup kalori kısıtlamasıyla günün her saatinde yemek yiyebildi ve bu iki grup karşılaştırıldı.” bilgisini paylaştı.
İki grupta da benzer sonuçlar ortaya çıktı
İki grubun da ihtiyaçları olandan yüzde 25 daha az kalori ile beslendiğini vurgulayan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çalışmayla, ‘Düşük kalorili gıdalar günün kısıtlı bir zamanında alınırsa daha avantajlı olur mu?’ sorusuna yanıt verilmeye çalışıldı. Bir yıl sonunda her iki grupta da kilo kaybının olduğu, kilo kayıplarının yüzde 80’inin vücut yağından gittiği, kişilerin bel çevrelerinin 7-8 santimetre azaldığı, obeziteyle ilişkili şeker, kolesterol, tansiyon değerlerinin de birbirine benzer şekilde düştüğü saptandı.
Bu çalışma bize ilk kez, bir yıl gibi uzun bir sürede almanız gerekenden daha az kalori almaya devam ettiğinizde beslenmeyi günün belli bir saatine kısıtlamanın avantajı olmadığını gösterdi. Dolayısıyla ‘aralıklı oruç’ yapalım ya da yapmayalım ihtiyacımız olandan daha düşük kalori almak obezite durumunda kilo kaybını sağlıyor.”
“Aralıklı orucu sürekli uygulamak doğru değil”
Prof. Dr. Yıldız, “aralıklı oruç” diyetini yaşam tarzı haline getirip, sürekli yapmanın zararsız olduğuna yönelik bir veri bulunmadığına dikkati çekerek, “Aralıklı oruç uyguladığınızda vücudun bioritmini değiştirmiş oluyorsunuz. Karaciğerin şeker depolamasından tutun herhangi bir hareket yapmazken kalori yakmasına kadar birtakım ayarları değişiyor.” dedi.
ABD’de yapılan bir çalışmaya göre, “aralıklı oruç” diyetini yapıp bırakan insanlarda yeme davranış bozuklukları riskinin arttığını belirten Yıldız, “Dolayısıyla yemek yemeyi kısıtlı bir zaman içinde zorlayarak yapmak sonrasında vücutta kalıcı hasarlara da neden olabilir. Bugünkü veriler ışığında bunu sürekli uygulamanın doğru bir yaklaşım olmadığını söyleyebiliriz.” diye konuştu.
“Bayramda iştah kontrolü için 4 önemli basamak var”
Yıldız, ramazan ayında oruç ibadetinde de kısıtlı bir zamanda beslenildiğine dikkati çekerek, iki öğünden daha fazla öğüne geçilecek Ramazan Bayramı’nda vücuda adaptasyon için süre verilmesi gerektiğini vurguladı.
Bayramın birinci günü mutlaka hafif bir kahvaltı yapılmasını tavsiye eden Yıldız, “İştah kontrolünü sağlamak için 4 önemli basamak var. Bunlardan ilki 1,5-2 litrenin altında kalmayacak şekilde su tüketimi. İkincisi yeşil sebze, mercimek, nohut gibi lifli gıdalardan yüksek beslenmek. Üçüncüsü protein ağırlıklı beslenmek. Dördüncüsü de fiziksel hareketi artırmak.” ifadesini kullandı.
Yıldız, bunun yanı sıra şekerli gıdalarda mümkün olduğunca aşırıya kaçılmaması gerektiğini aktardı.
Oxford’un uluslararası referans kitabına Türk bilim insanı imzası
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, kısa süre önce hazırlıkları üç yıl süren ve alanında önde gelen 500’e yakın uzmanın eserinin bulunduğu “Oxford Textbook of Endocrinology and Diabetes” adlı referans kitabın 2022 baskısına hem alan editörü hem de yazar olarak katkı sağladı.
Konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede kitabın hormon hastalıkları, metabolizma ve diyabet gibi alanları içerdiğini ve söz konusu alanlarda dünyanın en önemli referans kitabı olarak kabul edilen iki yayından biri olduğunu anlatan Yıldız, “Bir Türk bilim insanı olarak bu kitaba editörlük yapmak hem camiam hem de ülkem adına mutluluk ve gurur kaynağı.” değerlendirmesinde bulundu.