Araştırmayı yürüten ekibin başındaki bilim insanı Leonie Heilbronn, yayınlanan makalede günlük besin ihtiyacını karşılamak için yemek yenilen saatleri belirli bir zaman dilimi içerisinde sınırlayarak Tip 2 diyabet riskinin azaltılabileceğini ifade etti.
Diyabet hastalığı günümüzde dünyada yaklaşık yarım milyar insanın muzdarip olduğu yaygın bir hastalık. Tip 1 ve Tip 2 olarak gruplandırılan diyabet hastalığında genellikle hastaların durumu, beslenme alışkanlıklarına ve hayat tarzı ile ilişkilendirilse de aslında bu özellikler daha çok Tip 2 diyabeti ilgilendiriyor. Tip 2 diyabete sahip olan kişilerde vücuttaki hücreler insüline olması gerektiği gibi tepki veremiyor ve kandaki şeker oranının sağlıklı bir şekilde düzenlenmesi zorlaşıyor.
Adelaide Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan Prof. Heilbronn, aralıklı orucun Tip 2 diyabet üzerindeki etkisini incelemek için diyabet riski yüksek kişilerden oluşan 200 deneklik bir grup kurdu. 18 ay süren araştırma kapsamında bilim insanları, süre kısıtlamalı beslenme, aralıklı oruç diyeti ve az kalorili diyet olmak üzere üç tür beslenme düzenini denekler üzerinde denedi.
Heilbronn, elde ettikleri sonuçları şöyle açıkladı:
Adelaide Üniversitesi’nde doktor öğrencisi olan ve araştırma ekibinde yer alan Xiao Tong Teong ise söz konusu araştırmanın yemek yedikten sonra insan vücudunun glükozu nasıl işleyip kullandığına dair yapılmış en güçlü ve geniş kapsamlı araştırma olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
Her ne kadar umut verici olsa da uzmanlar, bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiği üzerinde hemfikir.
Aralıklı oruç genellikle kısa vadeli bir terapötik müdahale olarak görülüyor ve sürdürülebilirliği düşük olduğu için uzun vadeli bir diyet programı olarak kullanılmıyor.
Bilim insanları, yemek yenilebilecek saatlerin arttırılmasıyla aralıklı oruç beslenme düzenini daha sürdürülebilir kılıp kılamayacaklarına dair incelemelerini sürdürecek.