Yerli türler üzerinde ciddi bir hasara yol açan evcil Japon balıklarının açık sulara serbest bırakıldıklarında 46 santimetreye kadar bir boyuta ulaşabildiğini ortaya çıkaran araştırmaya göre, Japon balıkları böcekleri ve kurbağa lavralarını yiyerek biyolojik çeşitliliği de tehdit ediyor.
Japon balıklarını kurtarmak için onları doğaya bırakmanın biyolojik çeşitlilik için kötü sonuçlara neden olabileceği uyarısında bulunan bilim insanlarına göre, akvaryum balıkları dipteki çökeltileri emerek ve bitkileri kökünden sökerek düşük su kalitesine de katkıda bulunuyor.
Davranış kalıpları açısından, yabani Japon balıklarının da çok daha cesur olduğu altı çizilen araştırma, küresel çeşitlilik kayıplarının önde gelen nedenlerinden biri olarak istilacı türleri gösterirken, sahipleri tarafından doğaya bırakılan canlıların büyük bir sorun teşkil ettiğini vurguladı.
İlk olarak bin yıldan fazla bir süre önce evcilleştirilen Japon balıkları, o zamandan bu yana dünya çapında yerli olmayan büyük popülasyonlar kurdu. Dickey liderliğindeki araştırma ekibi, Japon balıklarını bugüne kadar sınırlı bir istila geçmişine sahip bir tür olan beyaz bulut dağı balığıyla karşılaştırdı.
Söz konusu iki tür balığın ekolojik etkilerini ve risklerini bulunabilirlik, beslenme oranları ve davranışlarına göre değerlendiren uzmanlar, Japon balıklarının çok daha iştahlı ve aç gözlü olduğunu, beyaz bulut dağı balığı veya diğer yerli türlerden çok daha fazlasını tükettiğini tespit etti.
Japon balıklarının diğer türlerin bağımlı olduğu kaynakları tüketerek, nehirlerdeki ve göllerdeki doğal biyoçeşitlilik için gerçek bir tehdit oluşturabileceğine işaret eden Dr. Dickey, araştırmaya dair şu değerlendirmeleri yaptı:
“Araştırmamız akvaryum balıklarının yüksek risk barındırdığını vurguluyor. Burada geliştirilen yöntemlerin İrlanda ve daha uzaklardaki evcil hayvan ticaretinde diğerlerini değerlendirmek için kullanılabileceğini umuyoruz. Hazır bulunabilen türlerin doğaya serbest bırakılma olasılığı daha yüksek. Bu sebeple evcil hayvan sahiplerine balıkların doğaya salınması durumunda oluşabilecek sonuçlar konusunda daha iyi bilgilendirilmesinin yanı sıra, bu etkiyi gösterebilecek türlerin mevcudiyetini sınırlamak gelecekte istilacıların istilasını önlemek için bir çözüm olabilir.”