Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM) Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, AA muhabirine, kış mevsiminin normallerin üzerinde sıcaklıkla geçmesinin arıcılık açısından istenmeyen bir durum olduğunu söyledi.
Arıların kış aylarında içeride salkım yaptığını ve dinlenme durumuna geçtiğini anlatan Kekeçoğlu, “Şu andaki hava koşullarının her yıl alışık olduğumuzdan farklı seyretmesi arılar için ciddi anlamda büyük tehlike. Tüm Türkiye için havalar düşünülenin tam tersine her yıl olduğundan farklı olarak çok sıcak gidiyor. Nasıl insanlarda bir biyolojik saat, biyolojik denge varsa arılardaki bu biyolojik denge tehlike arz ediyor.” diye konuştu.
Kekeçoğlu, kış salkımı oluşturamayan arının dışarı çıkmak istediğinde enerji harcadığını ve içerideki balı tüketmeye çalıştığını aktardı.
Havanın değişmesi ve yaşanan iklim değişikliğinin arıların tüm dengesini bozduğunun altını çizen Kekeçoğlu, şöyle devam etti:
“Küresel ısınma yıllar geçtikçe ciddi boyutlara ulaşmaya başladı. Bu tehlike arılar ve arı nesilleri için de büyük bir tehlike oluşturuyor. Bu kez arıcılar hava koşullarına uyum sağlayan arı nesillerini tercih etmeye başlıyor. Bu da diğer nesillerin yok olmasına neden oluyor. Bu arı ırkı biyoçeşitliliği açısından büyük bir tehlike.”
“Üreticilerimizin arılarını beslemeye özen göstermesini tavsiye ediyoruz”
Doç. Dr. Kekeçoğlu, arıları için yetiştiricilerin birtakım önlemler alabileceğini dile getirerek şu önerilerde bulundu:
“Tehlikeyi minimuma indirmek, arı ırk ve biyoçeşitliliğimizi korumak adına yetiştiricilerimize büyük görev düşüyor. Bal arıları çevreden en çok etkilenen canlılardır. Değişen hava koşulları ve küresel ısınma arı ırklarını tehlikeye sokuyor. Her bir arı ırkının yaşadığı iklim değişik olabiliyor. Arıcılarımıza şu günlerde çok değişken olan hava koşullarını göze alarak arılarını beslemeye özen göstermesini tavsiye ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde aniden havaların soğuyacağını düşünürsek arılara protein katkılı ek besleme yapılması önemli. Arıcılarımız ek gıda ve beslenmenin yanında ırk değişimine gitmeden yerli arı ırkları ile çalışsınlar. İklim şartlarına göre ırk değişimine yönelmesinler. Dışarıdan ithal arı ırkı getirerek biyoçeşitliliğimizi bozmasınlar.”