Geri Dönüşümcüler Konfederasyonu Başkanı Mahmut Uğur Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 nedeniyle birçok sektörün yaşadığı zorlukları geri dönüşüm sektörünün de yaşadığını kaydetti.
Kovid-19’un başlı başına bir sağlık sorunu olmadığını belirten Çetin, salgının sağlık sorunu olması oranında çevre sorunu da olduğunu ve bu sebepten geri dönüşüm sektörünü doğrudan ilgilendirdiğini vurguladı.
Çetin, geri dönüşüm sektörünün çevre kirliliğiyle mücadele eden önemli bir sektör olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
“Sektör olarak genel anlamda en büyük problemimiz çevre kirliliğiyle uğraştığımız kadar bilgi kirliliğiyle de baş etmeye çalışmak.Sektöre karşı bir ön yargı var maalesef bunu aşmakta zorlanıyorduk özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin takdirleri ve himayelerinde 26 Eylül 2017’de başlatılan ‘Sıfır Atık Projesi’nin tanıtımı yapılarak gerek geri dönüşüme gerek çevre konusundaki hassasiyetlere atfedilen değer sektöre bakış açısını tamamen değiştirdi.Hanımefedinin böylesine önemli bir konuya dikkati çekmeleri ve himayelerine almaları hem çevre için hem yaşadığımız doğa için son derece önemliydi.”
Türkiye’de geri dönüşüm konusuna ilişkin olarak özellikle son 4 yılda büyük bir duyarlılık ve hassasiyet ortaya çıktığını belirten Çetin, bunun her sene katlanarak artan bir hassasiyet olduğunu ve geri dönüşümün yaşamın bir parçası olduğunu söyledi.
“Sokak toplayıcılarının statüsü belli değil ama bir realite var”
Çetin, geri dönüşüm sektöründe özellikle sokak toplayıcılarının salgın döneminde çok ciddi risklerle karşı karşıya kalarak işlerini sürdürdüklerini belirterek, sözlerine şu şekilde devam etti:
“500 bine yakın sokak toplayıcımız var hala bu insanların statüsü belli değil ama bir realite var.Bu insanlar bir boşluğu dolduruyorlar.Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümet yetkililerimize sesleniyorum buradan aşılama kampanyalarında sağlıkçılarımız kesinlikle ve kesinlikle birinci önceliği hak ediyorlar tabi ki bunda hiç kuşku yok ama yerel yönetimlerin en azından şimdilik bir çalışmasıyla bu insanlara verecekleri bir takım misyonlarla sokak toplayıcılarımızın da aşılama sürecinde öncelikli gruplar arasına muhakkak dahil edilmesi gerekmektedir. Çünkü sokak toplayıcılarının almaya çalıştıkları atıkların bulunduğu kutuların bir kısmında tıbbi atık statüsü taşıyan bir takım tek kullanımlık maskeler, eldivenler, giysiler ve dezenfektan bidonları var.Yani hastalıkla ve virüsle birebir muhatap olan bir sektörden bahsediyoruz.”
Çetin, sokak toplayıcıları konusunda yerel yönetimlere çok iş düştüğünü belirterek “Bu insanlar bir katma değer üretiyorlar. Bu insanlar resmi olmayan bir şekilde çalışıyorlar ancak bir tanımlamaya ihtiyaçları var. Özellikle burada yerel yönetimlere çok iş düşüyor. Bu işe ilk önce bir yetkilendirmeyle başlanabilir.Bu artık hayatımızın bir parçası, bu bir realite bu insanlar bir boşluğu dolduruyorlar. Yerel yönetimlerimizin sokak toplayıcıları olması lazım. Buna Türkiye’nin üç büyük ilinin öncelik etmesi lazım. İstanbul,Ankara ve İzmir’in kesinlikle bu konuyla alakalı diğer belediyelerimize de örnek olacak şekilde birimler oluşturması lazım.” yorumunu yaptı.
Geri dönüşüm konusunda bilincin artmasıyla Türkiye’nin geri dönüşümden çok ciddi gelir elde edebileceğini kaydeden Çetin sözlerini şöyle tamamladı:
“Etrafımızda gördüğümüz her şeyi dönüştürebiliyoruz.Sadece plastik değil sadece cam değil, ağaçtır, inşaat hafriyatı, her şeyi dönüştürebiliyoruz. Geri dönüşüm toplumda öncelikli duyarlılıklar kapsamına bir an önce alınır. Yerel yönetimler, hane halkı, üniversiteler, STK’larda buna gönülden destek olurlarsa inanın Türkiye’nin sadece geri dönüşümden elde edeceği gelir 50 milyar dolar. Öyle mükemmel bir özel sektör donanımına sahibiz ki, bir e aldığımıza üç değer katarak dünyaya satabilecek bir özel sektör altyapımız var.”