Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfından (SETA) yapılan açıklamaya göre, Muharrem Kılıç tarafından kaleme alınan raporda, uluslararası ve ulusal yargı etiği kodlarında düzenlemelere konu olan “bağımsızlık, tarafsızlık, yargıya güven ve mesleğe yaraşırlık” ilkeleri açısından yargı mensuplarının sosyal medya kullanımı ele alındı.
Yargı görevini icra eden yargı mensuplarının bağımsızlığını ve tarafsızlığını teminat altına alacak mekanizmaların varlığının büyük önem arz ettiği, bu mekanizmaların yargı öznesinin tarafsızlığı ile doğrudan irtibatlı olduğu aktarılan raporda, “Yargı adaletinin tecellisi uyulacak prosedür ve usulü şartların yanı sıra maddi anlamda hukuk uygulamasını icra eden yargı öznesinin tarafsızlığına bağlıdır. Bu noktada ilk olarak yargı mensuplarının herhangi bir etki altında kalmaksızın hukuk nosyonunu vicdani kanaatiyle yetkin biçimde bütünleştirmesi beklenmektedir. Pratik bilgeliği (phronesis) ve derin sezgiyi gerekli kılan bu hukuk sanatının icrasında dikkate alınması icap eden ikinci nokta bizatihi yargı mensubunun gündelik yaşamındaki davranış ve tutumuna ilişkindir. Bu noktada yargı adaletinin maddi anlamda tecellisi yeterli değildir. Yanı sıra yargı mensubunun adil görünmesi de icap etmektedir. Burada ‘adil görünme’ yükümlülüğü, yargı yerleri açısından bir kurumsal sorumluluğa işaret etmekle birlikte temelde yargı mensubunun bireysel davranışlarına tekabül etmektedir.” denildi.
Raporda, yargıçlığın yalnızca mesleki icraya ilişkin resmi fiili mesai açısından değil, karakter erdemleri ve gündelik yaşam pratikleri yönüyle de özellikli bir uğraş alanı olduğuna dikkat çekildi.
Yargı mensuplarının sosyal medya kullanımlarını tartışmaya açan raporda, şunlar aktarıldı:
“Birincisi sözü edilen uluslararası ve ulusal yargı etiği kodlarında zikredilen ‘bağımsızlık, tarafsızlık, yargıya güven ve mesleğe yaraşırlık’ ilkeleri çerçevesinde yargı mensuplarının sosyal medya kullanımıdır. Burada ilgili etik ilkeler ve kodlar açısından sosyal medya kullanımının doğurabileceği mahzurlar konu edilmektedir. İkinci boyut, sosyal medyanın ‘adalete erişim ilkesi’ açısından değerlendirilmesidir. Üçüncüsü de sosyal medya üzerinden yapılan kişisel paylaşım ve beğenilerin yargısal görevin icrasında ‘ihsas-ı rey’ (oyunu belli etme) olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği meselesidir.”
Raporda, sosyal medya kullanımı, mukayeseli hukuk perspektifinden ABD başta olmak üzere ilgili bazı ülkelerde sosyal medya kullanımına ilişkin verilen etik ihlal kararları çerçevesinde ele alındı.
Sosyal medyanın sunduğu iletişim fırsatlarının yargıçlar tarafından kullanım formlarının kapsamlı şekilde incelendiği raporda, yargısal adalet ve meslek etiği ilkeleri açısından yargı mensuplarının sosyal medya kullanımları farklı ülke kodları ve uygulamaları çerçevesinde ortaya koyuldu.
Anayasal ve yasal ölçekte hakimlik teminatının normlaştırılması ve etik temelde yargı mensuplarının mesleki tutum ile davranışlarının kural altına alınmasının gerekliliğine dikkat çekilen raporda, konuya ilişkin önerilere de yer verildi.