İran’da reformistlere yakınlığıyla bilinen günlük İtimad Gazetesine konuşan Zarif, nükleer anlaşma, bölgesel politikalar ve ABD ile ilişkilere dair değerlendirmelerde bulundu.
ABD’nin eski başkanı Trump’ın İran direnişi ve nükleer anlaşmayla ilgili politikaları nedeniyle seçimleri kaybettiği yönündeki görüşlerin doğru olmadığını savunan Zarif, “Trump nükleer anlaşma ve İran’ın direnişi yüzünden kaybetmedi. Bu yöndeki görüşler doğru değil. Trump, iç meseleler nedeniyle gitti.” ifadelerini kullandı.
İran ile ABD ilişkilerinde nihai bir çerçevenin çizilmesi gerektiğini dile getiren Zarif, “ABD’ye İsrail ve hegemonya konusunda sizinle iş birliği yapmayacağız demeliyiz fakat petrol ihracatı ve Fars Körfezi’nin güvenliği ile ilgili iş birliği yapılabilir. Bu çerçevede karar aldığımız konularda müzakere etmeliyiz tüm meselelerde değil. Aynı şekilde Afganistan’da demokrasi olması gerektiğine inanıyoruz.” diye konuştu.
Avrupalı ülkelere de hiçbir zaman güvenmediklerini ve sahip olduklarından daha fazla güç izafe etmediklerini aktaran Zarif, uluslararası ilişkilerin güven odaklı yürümediğini söyledi.
-“İran’ın insan hakları noktasındaki birçok politikasını eleştiriyorum”
İran’ın insan haklarıyla ilgili politikalarının dış baskıyla düzelmeyeceğine işaret eden Zarif, “İnsan haklarına riayet edilmesini İran milli güvenliği için bir zorunluluk görüyorum. İran’ın insan hakları noktasındaki birçok politikasını eleştiriyorum. İran’ın insan hakları konusundaki siyasetinin düzelmesi için içeride çalışmak lazım.” görüşlerini paylaştı.
İran dış siyasetinin yüzde kaçı geride kalan 8 yılda kendi elinde olduğuyla ilgili bir soru üzerine Zarif, “Yüzde sıfır. Tüm dışişleri bakanlarının siyaset belirlemede rolü sıfırdır. Tüm ülkelerde böyledir. Nükleer anlaşmanın imzalanmasında rolüm fazlaydı fakat bölge politikalarının belirlenmesinde rolüm sınırlıydı.” yanıtını verdi.
İran’ın, Rusya, Çin ve Latin Amerika ülkeleriyle olan ilişkilerde fazla rol oynadığını fakat bölgesel politikalara müdahalesinin sınırlı olduğunu dile getiren Zarif, “İzlenen bazı politikaları hiç tasvip etmedim ve benim başarısız olmama yol açtı fakat dünyaya karşı İran dış siyasetinin temsilcisiyim. O yüzden bazen inanmadığım şeyleri de savunmak zorundayım.” ifadelerini kullandı.
“Hizbullah’a talimat vermiyoruz”
İran’ın Suriye, Yemen, Irak ve Lübnan’daki müttefiklerine mali yardımda bulunup bulunmadığına ilişkin soru üzerine Zarif, şu açıklamada bulundu:
“Dış siyaset için sürekli harcama yapıyorsunuz. İran başka ülkelerin gelişmesi için destekte bulunuyor. Bu yardımların bir kısmı açık ya da gizli olarak siyasi partilere ve güçlere yapılıyor. Biz kiralık adam tutmak için para vermiyoruz. Diplomasi için mutlaka harcama yapmalısınız. Çünkü savaşın maliyeti diplomasinin maliyetinden çok daha fazladır. Diplomasinin bir parçası da yapılan yardımlardır.”
İran’ın bölgedeki güçlerle ilişkisinin vekalet şeklinde olmadığını ileri süren Zarif, “İran, yayılmacılığa karşı çıkan gruplara destek verdi ve bu perspektif güçlendi. Biz sınırlarımızı genişletmeye çalışmadık. Biz Hizbullah’a talimat vermiyoruz ve veremeyiz. Suriye hükümetine talimat vermiyoruz. Eğer bu yöntemle hareket etseydik başarılı olamazdık.” şeklinde konuştu.
El Kaide, DEAŞ ve El-Nusra’yı Suudi Arabistan’ın kurduğunu iddia eden Zarif, bakanlığının ilk günlerinde Kasım Süleymani ile birlikte Suudi Arabistan’a mesaj gönderdiklerini ancak ümit verici bir yanıt alamadıklarını aktardı.
İran makamlarını da ikna edip Suudi Arabistan’a gitmesi halinde bu ülkeyle ilişkileri kurmak için bir fırsat yakalayabileceklerini kaydeden Zarif, “Suudiler iki ülke arasında çatışma olmasından yanaydı. New York’ta Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal ile görüşmek için oteline gittim. Eleştirildim fakat bunları göze aldım. Sonraki bakan Adil el-Cubeyr ile de defalarca görüştüm.” bilgilerini paylaştı.