Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneğince (TAHUD) çevrim içi düzenlenen 20. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi’nde, “Toplumsal bağışıklık ve karşısındaki engeller” başlıklı bir sunum yapan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İftahar Köksal, aşı uygulamalarının, o toplumda aşılanmamış bireylerde hastalık riskini azaltmasına “toplumsal korunma” dendiğini ifade etti.
Toplumun yeterli bir kısmının aşılanmasıyla hastalığın kişiden kişiye bulaşma riskinin azaldığına işaret eden Köksal, Türkiye’de Kovid-19 aşılamasında henüz toplumsal bağışıklığa ulaşılamadığını dile getirdi.
Köksal, salgından korunmak için toplumun yüzde 80’den fazlasının aşılanması gerektiğini, aşı tereddütü ve aşı reddinin bu durumun önündeki en büyük engellerden olduğunu ve toplumun tümünü etkilediğini vurguladı.
Köksal, şunları ifade etti:
“Toplumsal bağışıklamadaki en büyük engellerden birisi aşı tereddütü ve aşı reddidir. Aşıya veya aşı sağlayıcıya güvenmeme durumunu aşı tereddütü olarak tanımlıyoruz. Bu kişilerin gelgitleri var. Aşıların bazılarını yaptırıp bazılarını yaptırmayabiliyorlar. Bu kişileri konuşarak ikna etmek mümkün olabiliyor.
Aşı reddi ise tüm aşıları kendi iradesiyle yaptırmama durumudur. Maalesef bu bir akım, sosyal bir olay. 1990’lu yıllardan sonra gelişen bir akım. Çünkü bu jenerasyon çiçek hastalığını yaşamadı. Bu popülasyon tetanosa bağlı ölümleri yaşamadı, o nedenle bu kadar rahatlar. Bu akım 2010 yılında da ülkemize ulaştı. Maalesef bu aşı kararsızlarının ve aşı reddi yapanların yüzünden toplumsal bağışıklamayı sağlamak mümkün olmuyor. Ne olursa olsun bu kararsızlık toplumun tümünü etkileyen bir yaklaşım haline geliyor.”