Nurus Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Baştasarımcısı Renan Gökyay, Ankara Sanayi Odası (ASO) Sincan 1. OSB’deki fabrikada düzenlediği basın toplantısında, şirketin 1927 yılında büyük dedeleri Nurettin Usta tarafından bir marangoz atölyesi olarak kurulduğunu, anneleri Birten Gökyay’ın da bu işi devam ettirmesi sayesinde ASO’ya kayıtlı ilk kadın sanayici olarak kayıtlara geçtiğini söyledi.
Hava yollarına özel uçak koltuğu, askeri uçaklara fırlatma koltuğu, ileri teknoloji içeren drone, Hürjet projesi prototip tasarımı ve üretimi gibi farklı teknolojiler de geliştirdiklerini belirten Gökyay, üretimlerinin yüzde 40’lık kısmını 50’den fazla ülkeye ihraç ettiklerini aktardı.
Yenilenen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi için 4 binden fazla özel tasarım koltuk ürettiklerini ifade eden Gökyay, İstanbul Havalimanı’nda ise 32 bin yolcu dinlenme koltuğu yaptıklarının altını çizdi.
Gökyay, finans, eğitim, ulaştırma ve sağlık sektörlerinde önde gelen çeşitli firmalara mobilya sağladıklarını vurgulayarak, yenilikçi ve fonksiyonel bakış açısıyla bugüne dek yüz binden fazla başarılı proje gerçekleştirdiklerini anlattı.
Tüm üretimlerini Ankara’da gerçekleştirdiklerini vurgulayan Gökyay, şöyle devam etti:
“35 milyon avroluk satışla yılı kapattık. Ciromuzu döviz bazında yüzde 40’tan fazla büyütmeyi amaçlıyoruz. Son 2 yılda 10 milyon avroluk yatırım yaptık. Doğal ahşabı hassaslıkla işleyecek, plastik enjeksiyonda kendi kalıplarımızı üretecek yatırımlar yaptık. NUMAŞ’ın teknoloji hazırlık seviyesi 8,5. Bunun anlamı, şirket uçak yapmaya hazır demek. Şirket olarak kısa bir süre içinde bu konuda da araştırmalarını tamamlayıp, ticari amaçlı küçük uçaklar üretmiş olacağız. Hepimiz bilmeliyiz ki ileri hedefler koymazsanız, teknoloji üretmezseniz, araştırmaya kaynak ayırmazsanız; nitelikli insan kaynağı yetiştiremezsiniz.”
“Ülkemize uygulanan sessiz ambargoların önüne geçiyoruz”
Gökyay, tüm dünyada ürün tedarik zinciri olumsuz etkilenirken Nurus olarak hızla dikey entegrasyona giderek kendi parçalarını üretmeye başladıklarını ve başarılarının arkasında bunun yattığını anlattı.
Kendi uçağını, denizaltısını, arabasını yapabilen bir ülkede, çalışma koltuğu, mobilya komponentleri imalatının önünde engel olmadığını dile getiren Gökyay, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ürünlerimizi burada imal etmek için gerekli tüm kalıp yatırımlarımızı, kalıp imal eden makineleri de tasarlayarak, ülkemize uygulanan sessiz ambargoların önüne geçiyoruz. Yaptığımız çalışmalarla teknoloji üssü olmayı hedefliyoruz. Mobilya üretiminde yurt dışından almak zorunda kaldığımız çok sayıda parçayı kendimiz üretebilmek amacıyla önce bunların makinelerini ürettik, ardından ihtiyacımız olan parçalara yöneldik. Bu cesaretimiz Nurus’un parça temini ve ürün sürekliliği konusunda çok daha özgür ve güçlü olmasını sağladı. Bu iş aynı zamanda yerli üretim oranımızı da hayli yukarılara çekmiş oldu. 2022 yılında Türkiye’nin en büyük ofis göçü gerçekleşecek. İstanbul Finans Merkezi ile hayata geçecek Türkiye’nin en büyük ofis göçüne inovasyon kapasitemiz, teknoloji üretim yeteneğimiz ve yerli gücümüz ile talibiz. Buraya taşınacak yüz bine yakın finans çalışanına sağlıklı ofis mobilyası, kişiselleştirilebilen çalışma koltuğu seçimine hazırız.”
Çin’in Türkiye’den 2 kat daha pahalı olduğunun altını çizen Gökyay, amaçlarının, mobilyanın alınmadan atılmaya kadar geçen sürede müşterinin dünyanın en ucuz mobilyasına sahip olması olduğunu ifade etti.
Gelecekte belki masa ve sandalyelerden çok hareketli sessiz odaların görülebileceğini vurgulayan Gökyay, şunları kaydetti:
“Türkiye’deki ofis mobilyası hacmi 650-700 milyon dolar civarında. İthal ürünler bu pazarda çok küçük bir pay ile yer alıyor. Ürünlerimizi 20 yıl kullanan birçok müşterimiz var. Salgının ardından sağlığın önemi daha net fark edildi. Ürünlerimize yurt içinden ve dışından ciddi bir talep geliyor. 25-30 Ocak tarihlerinde İstanbul Mobilya Fuarı var. Dünyadaki pek çok mobilya fuarı iptal oldu. Dolayısıyla gerek Avrupa gerekse ABD için en akıllı üretim kaynaklarından biri Türkiye.”
Gökyay, tasarımdaki inovasyon başarılarla dünyada geleceği şekillendiren 200 markanın yer aldığı Alman Tasarım Konseyi’ne davet edilen ilk ve tek Türk markası oldukları bilgisini verdi.
“Çocuklar artık okulda bağırarak konuşmayacak”
Kompozit malzemeler alanında yaptıkları çalışmaların drone, uçak gövdesi imalatında kullanıldığı gibi otomotiv sektöründe karavanlarda da kullanıldığını aktaran Gökyay, ofislerde gürültü ve dikkat dağıtan kontrolsüz ses yayılımının önüne geçecek tasarımlar yaptıklarını anlattı. Gökyay, böylece okulda çınlayan ortam sebebiyle çocukların artık bağırarak konuşmak zorunda kalmayacağını söyledi.
Bunun yanı sıra çocuk skolyozunu önlemek için de bir koltuk sırtı geliştirdiklerini açıklayan Gökyay, ürünün kalite kontrol çalışmalarının hala sürdüğünü anlattı.
Nurus Yönetim Kurulu Başkanı Güran Gökyay da salgın sebebiyle evden çalışmaya geçildiğinde birçok şirketin yemek sandalyesi üzerinde bu işin olabileceğini düşündüğünü ancak ilerleyen zamanlarda bunun doğru olmadığının anlaşıldığını belirtti.
Gökyay, uzun süre sandalye üzerinde çalışması gereken bir kişinin ergonomik olarak bir çalışma koltuğu tarafından desteklenerek çalışabileceğini, aksi durumlarda ise ciddi sağlık sorunları yaşanabileceğinin altını çizdi.
“Uçan şeyler üretiyoruz, kargo uçağı üretmek istiyoruz”
Toplantının ardından basın mensuplarına fabrikayı gezdiren Renan Gökyay, kullandıkları bir makineyi göstererek, bunu kendilerinin geliştirdiğini ve hatasız çalıştığını ancak benzerlerinin dünyadaki fire verme ortalamasının yüzde 30 olduğunu aktardı.
Gökyay, fabrikada yaptıkları kargo dronlarını da göstererek, şu bilgileri paylaştı:
“PTT 3 sene önce bir ihale açtı, o zaman çalışmaya başladık. Bizden ayrılan bir çalışanımız Zyron diye bir şirket kurdu. Bizim hakkımızda o dönem ‘bünyesinde uçak mühendisi çalıştırıyor’ diye çok dedikodu çıktı ama bir şeyi 40 defa söylerseniz olurmuş. Bugün bize tarif edilen uçan şeyler üretiyoruz, bu konuda kısa mesafeye inip kalkabilen bir kargo uçağı üretmek istiyoruz. Karadeniz’deki doğal afetlerden, depremlerden çok etkilendik. Acil durumda bir yerlere bir şeyler ulaştırmak ülkemiz için çok önemli. Faydalı yükünün 250-300 kilogram olduğu bir uçan nesne düşünün. Bu yükleri atarken yönlendirebilen bir teknoloji ile çalışacak insansız bir uçan nesne 1,5 yıla kadar elimizde olur.”