Cildinin kaşındığını dahası dökülmeye başladığını gören insanların sayısı gittikçe artarken, ateşin de eşlik ettiği rahatsızlığın sebebi de ortaya çıktı. Uzmanlara göre, vücutta enfeksiyonun da rastlandığı bu hastalıkta insanların kendi terine ve gözyaşına alerjisi oluyor.
Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “Ter, vücudumuzun ısısını düzenlemekle birlikte aynı zamanda cilt yüzeyindeki nemin korunmasını sağlar. Ancak faydalarının yanı sıra aşırı ter ve gözyaşı gibi vücut sıvıları, atopik dermatit olarak adlandırdığımız egzama hastalığının şikayetleri artıran tetikleyici veya alevlendirici faktör olarak kabul edilir” diyerek açıklamasına başladı. “Egzamadaki deri lezyonları terlemeyle bağlantılı olarak şiddetlenir ve hava sıcaklıklarının yüksek olduğu yaz günlerinde bireysel yatkınlığı olanlarda ter alerjisi olarak karşımıza çıkar” diyen Nacaroğlu durumu daha da detaylandırdı:
“Egzama, ciltte iyileşme ve tekrarlama dönemleriyle seyreden kaşıntılı kuruluk, kızarıklık, pütürlenme ve bazen sulu yaralar şeklinde görülen cilt rahatsızlığıdır. Genellikle çocukluk döneminde başlar ve hayat boyu sürebilir. Hastaların yarısında ilk 6 ay, yüzde 60’ında ilk 1 yaş ve yüzde 85’inde ilk 5 yaş içinde belirtiler görülmeye başlar ama her yaşta ortaya çıkma olasılığı da mevcuttur.”
Egzama hastalarında cilt bariyerinin bozulmasıyla cildin su tutma özelliği azalır ve kuruluk başlar. Kuruluk egzamanın en önemli özelliğidir” diyen Nacaroğlu egzama sürecini şu şekilde anlattı:
“Kuruluğa yoğun bir kaşıntı ve kızarıklık eşlik eder. Bariyer fonksiyonları bozulmasının diğer olumsuz yanı ise alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarırlar ve alerjik reaksiyon gelişmesine neden olur. Bu da hastalığın şiddetini artırır yani cildin daha da kötüleşmesine neden olur. Ayrıca egzama hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilirler. Enfeksiyonlar da hem egzama şiddetini artırır hem de tedaviye yanıtı olumsuz etkiler.”
Hava koşulları ile egzama arasında nasıl bir bağlantı var?
Nacaroğlu’na göre egzama, cildin bariyer işlevini etkileyen bir durum ve genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve bağışıklık sistemi sorunları gibi birçok faktörden etkilenebilir. Özellikle son 10 yıl içinde hastalığın sıklığında belirgin bir artış gözlenmekle birlikte bu artışın modern yaşam koşullarıyla ilgili olduğu sanılıyor. Son yıllarda atmosferdeki karbondioksit ve diğer sera gazlarında artış küresel ısınma ve beraberinde iklim değişikliğine neden oluyor. Özellikle küresel ısınmayla birlikte artan sıcaklarla egzama, alerjik nezle ve astım gibi alerjik hastalıkların görülme sıklığı tüm dünyada giderek artmış durumda.
Ne yapmak gerekiyor?
Egzamaya karşı alınabilecek önlemler ilgili Nacaroğlu şu tavsiyelerde bulundu:
“Ter ve gözyaşına bağlı egzaması olan hastalarda başlıca tedavi derinin etkin olarak nemlendirilmesi ve egzamanın alevlenmesine neden olan etkenlerin ortadan kaldırılması olarak özetlenebilir. Sıcaklık ve nem oranındaki ani değişikliklerden kaçınılmalı, terleme önlenmeli. Yünlü, tüylü ve naylon giyeceklerden uzak durup bol kesimli pamuklu giysiler tercih edilmeli. Cildi tahriş eden deterjanlardan ve kimyasal maddelerden sakınılmalı, parfümlü ve renkli sabunlar kullanılmamalı. Kaşınma ve çizik oluşumunu önlemek için tırnaklar kısa kesilmeli, küçük bebeklerin ellerine eldiven geçirilmeli. Egzamalı çocukların yüzde 80’i adölesan dönemden (ergenlik dönemi) önce iyileşir. Nadiren ileri yaşlarda hastalık devam edebilir. Bu nedenle hastalarımızın cilt bakımına her zaman dikkat etmeleri ve terleme gibi tetikleyici faktörlerden uzak durmaları gerekiyor”