ABD ve İngiltere’nin “AUKUS” adı verilen güvenlik iş birliği kapsamında Avustralya ile nükleer denizaltı teknolojisini paylaşma kararını duyurmasının üzerinden geçen bir yılda nükleer silahların yayılmasına ilişkin tartışmalar sürüyor.
Çin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) bu hafta Viyana’ya yaptığı toplantılarda, AUKUS’un nükleer silahların yayılmasına yol açacağını savunarak, ajansın anlaşmaya destek vermemesini istedi.
UAEA Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi’nin anlaşma kapsamındaki nükleer güvenceleri değerlendirdiği raporunu 9 Eylül’de üye ülkelere sunmasının ardından Pekin raporla ilgili endişelerini dile getirdi.
Çin’in Viyana’daki Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlar nezdindeki Daimi Temsilcisi Vang Çun, UAEA’nın bu hafta yapılan Guvernörler Kurulu toplantısında, Grossi’nin raporunun ABD, İngiltere ve Avustralya’nın açıklamalarını taraflı şekilde aktardığı, diğer üye ülkelerin nükleer silahların yayılmasına ilişkin kaygılarına yer vermediği gerekçesiyle eleştirdi.
“UAEA yetkisini aşıyor”
Grossi’nin raporunda yetkisini aştığını, AUKUS’nin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı (NPT) ihlal edip etmediğine dair yanıltıcı sonuçlara yer verdiğini savunan Vang, şunları kaydetti:
“UAEA Genel Direktörü, üç ülkenin nükleer silah paktına destek vererek yanlış ve bir o kadar da tehlikeli bir yola girmemeli. UAEA, nükleer yayılmayı önlemek üzere kurulmuş bir örgüt olarak, AUKUS ülkelerinin nükleer silahları yayma eylemlerine destek vermesi halinde kendi tüzüğünü ve NPT’yi ihlal etmiş olur. Bu davranış ne tüzüğe uygun ne de yasaldır.”
UAEA Genel Direktörü’nün üye ülkelerin iradelerini yok sayamayacağı, onların yetkilendirmesi olmadan hareket edemeyeceği, nükleer yayılma ve askeri amaçlı etkinliklerde yer alamayacağını vurgulayan Vang, “UAEA, AUKUS ülkelerinin yanıltma amacıyla kullandığı siyasi bir araca indirgenemez, bağlı olduğu kapsamlı güvence anlaşmalarını ve NPT’yi göz ardı edemez.” ifadelerini kullandı.
UAEA’nın haziranda anlaşmayı gündemine almasının ardından Grossi AUKUS ülkelerinin temsilcileriyle temasa geçmiş, akabinde taraflar arasında teknik görüşmeler yürütülmüştü.
Grossi, hafta başında, raporunu sunarken yaptığı açıklamada, ülkelere iş birliği için teşekkür ederken, UAEA’nın nükleer yayılmanın önlenmesi ilkesi doğrultusunda hareket edeceğini vurguladı.
Raporun içeriği henüz bilinmezken Çin’in itirazlarından, anlaşmanın nükleer silahların yayılmasını önleme düzenlemelerine uygun olduğuna dair sonuçlar içerdiği anlaşılıyor.
Nükleer yayılma tartışması
ABD ve İngiltere denizaltıları çalıştıran nükleer reaktörlerin, seyreltilmiş nükleer maddeleri mühürlenmiş olarak sakladığı, dolayısıyla nükleer silah üretiminde kullanılmasının söz konusu olmadığını savunurken Çin, sorunun nükleer maddelerin nereye konulduğu değil yayılması olduğunu vurguluyor.
Nükleer kontrol, güvenlik ve yayılma sorunun üç ülke arasında iş birliği ile halledilemeyeceğini vurgulayan Çinli yetkililer, UAEA’nın anlaşmaya müdahale etmesi ve NPT’ye aykırılığını ilan etmesi gerektiğini savunuyor.
Daimi Temsilci Vang, AUKUS anlaşmasının öngördüğü nükleer denizaltı iş birliğinin mevcut güvence anlaşmalarının dışına çıkarılmasının yanlış örnek teşkil edeceğinin altını çizerek, “Eğer üç ülke nükleer denizaltı iş birliği hakkında UAEA’yı bilgilendirmiş gibi yapar ve ajansı yasa dışı nükleer yayılma aktivitelerini aklamak ve denetim dışı bırakmak için bir ‘Truva atı’ olarak kullanırsa bu, kurumun, üye ülkelerin ve uluslararası toplumun çıkarlarını zedeleyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD, İngiltere ve Avustralya liderleri, 16 Eylül 2021’de AUKUS Anlaşması ile Avustralya’ya nükleer enerji ile çalışan denizaltı teknolojisini aktaracaklarını açıklamıştı.
Açıklamada Çin’in adı anılmasa da üç ülkenin “artan bölgesel güvenlik endişelerine” yaptıkları ortak vurgu, iş birliğinin Pekin’in bölgedeki askeri gücünü dengelemeye yönelik bir pakt olduğu yorumlarına yol açmıştı.
Çin, anlaşmaya tepki göstermiş, ittifakın bölgesel barış ve istikrara olduğu kadar nükleer silahların yayılmasına yönelik uluslararası çabalara zarar vereceğini vurgulamıştı.
Anlaşmayla ABD ve İngiltere’nin nükleer silahlara sahip olmayan Avustralya’ya teknoloji ve yüksek zenginleştirilmiş uranyum gibi nükleer materyalleri transfer edeceğine dikkati çeken Pekin, UAEA’nın transferleri denetlemesi gerektiğini, anlaşmanın tüm üye ülkelerin uzlaşması olmadan uygulamaya geçirilemeyeceğini belirtmişti.
Avustralya nükleer denizaltı filosu kuracak
AUKUS iş birliği ABD ve İngiltere’nin Avustralya’ya nükleer enerji ile çalışan denizaltılardan bir filo oluşturmasına yardım etmesini öngörüyor. Filonun Güney Avustralya eyaletinin başkenti Adelaide’da konuşlandırılması planlanıyor. Anlaşmanın hayata geçirilmesi halinde Avustralya nükleer enerjiyle çalışan denizaltılara sahip 7. ülke olacak, nükleer silaha sahip olmayıp bu türden harp araçlarına sahip tek ülke haline gelecek.
Bu arada anlaşmanın üzerinden bir yıl geçmesine karşın henüz projeler, üretim ve teslimat planları ortaya konulmuş değil. Avustralyalı yetkililer denizaltıların tasarımda ABD’nin mi İngiltere’nin mi teknolojisinin kullanılacağına gelecek 6 ay içinde karar verilmesini öngörüyor.
Avustralya, AUKUS anlaşmasının ardından, daha önce Fransız Naval Grup şirketi ile 2016’da imzaladığı 40 milyar dolarlık konvansiyonel denizaltı anlaşmasını iptal etmişti. Fransız hükümetinin tepkisini çeken kararın ardından Canberra hükümeti anlaşmayı bozduğu için Fransız şirkete 583 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti.
Nükleer denizaltılar
ABD ve İngiltere’nin Avustralya’ya sağlamayı istediği nükleer enerjili denizaltılara sahip 6 ülke bulunuyor. Bunların tamamının Pasifik bölgesinde çıkarları olan ülkeler olması dikkati çekiyor.
ABD, nükleer enerjiyle çalışan 68 denizaltı ile bu alanda başı çekerken, onu 29 ile Rusya, 12 ile Çin, 11 ile İngiltere, 8 ile Fransa ve 1 denizaltı ile Hindistan izliyor.