Fransa’nın talebiyle Avrupa Birliği (AB), ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) ile yeşil teknolojilere tarihindeki en büyük teşviklerine yanıt olarak Avrupa ekonomi politikasında geniş kapsamlı bir reform hedefliyor. AB, aynı zamanda Çin’in sanayi ve teknolojide ilerlemesine de hazırlanmak istiyor.
ABD’de enflasyonun düşürülmesine yönelik kapsamlı sağlık, iklim ve vergi düzenlemelerini içeren ve ABD Başkanı Joe Biden’ın ağustos ayında imzaladığı Enflasyonu Düşürme Yasası, Avrupa’da tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Washington yönetimi söz konusu yasa ile iklim ve enerjiye yönelik tarihindeki en büyük yatırımı yaparken, Avrupa’da yasanın şirketlerin üretimini ABD’ye kaydırmaya teşvik edeceğine dair endişeler artıyor.
ABD, ülke tarihinin en büyük “iklim paketi” olarak görülen 430 milyar dolarlık yasa ile temiz enerji teknolojilerinde yerli üretimi güçlendirmek ve sanayide istihdamı artırmak isterken, yasa kapsamında sağlanan teşvikler AB ile yaşanan anlaşmazlığı tırmandırma riski taşıyor.
Vergi indirimleriyle elektrikli otomobil satın almayı teşvik etmeyi öngören yasa kapsamında, Kuzey Amerika’da üretilen bataryaları kullanan ve bu bölgedeki madenlerden çıkan mineralleri içeren elektrikli araçlara 7 bin 500 dolara kadar vergi indirimi verilmesi gibi düzenlemeler yer alıyor.
AB, vergi indirimlerini ABD’de üretilen içeriğe bağlı hale getiren yeni düzenlemenin Avrupalı otomobil şirketlerini ve batarya ile yenilenebilir enerji ekipmanları dahil yeşil ekonomi alanındaki üreticileri dezavantajlı hale getireceği konusunda uyarıyor.
Enerji krizi, yüksek enflasyon ve olası resesyon endişeleriyle zor bir dönemden geçen Avrupa için sanayinin geri kalması temel bir risk olarak gösteriliyor. AB’nin 1990’da dünya ekonomisinin 25’ini oluştururken, bugün bu oranın yüzde 17’ye gerilediğine dikkat çekiliyor.
Avrupa’da dünya ekonomisini ABD ve Çin’in ellerine bırakacak endüstriyel ve ekonomik gerilemeden endişe duyuluyor. Küresel bir ekonomik güç olarak kalabilmek için Avrupa’yı yeniden sanayileştirmenin yolları aranıyor.
Avrupa, ABD’nin söz konusu teşviklerini kendi ekonomisine bir saldırı olarak da görerek, buna yanıt bulmaya çalışıyor.
Bunun için Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümeti daha fazla devlet yardımı ve yeni AB fonları içeren bir Avrupa ekonomi politikası için bastırıyor.
Fransa, Avrupa’da söz konusu teşviklerin ABD’deki ile aynı seviyeye gelmesini talep ediyor. Cumhurbaşkanı Macron, “Amerikalılar gibi” bir yasaya ihtiyaçları olduğunu vurgulayarak, Avrupa’nın ABD’nin teşvikleriyle “sanayisizleşme riskine” dikkati çekiyor.
Paris’in 9 Ocak’ta AB ülkelerine gönderdiği bir mektupta, kapsamlı “Made in Europe” stratejisi önerilerek, önemli sektörlerde Avrupa’nın üretim hedefleri üzerinde bile anlaşılması isteniyor.
Üretim hedefi, devlet yardımı, varlık fonu
Fransız hükümetinin mektubunda, Made in Europe” stratejesi ile “İddialı ve güçlendirilmiş bir Avrupa sanayi politikası bugün vazgeçilmez” ifadesine yer verilerek, enerji tedarikinde, yarı iletken (çip) üretiminde, dijital dünyada, sağlıkta, gıdada stratejik bağımlılıkların azaltılması çağrısı yapılıyor.
Mektupta, AB’nin stratejik konulara uygun olarak 2030 yılına kadar ulaşılması gereken çok spesifik üretim hedefleri belirlemesi istenerek, AB’ye üretim hedeflerini hızlandırma ve devlet yardımı kurallarını gevşetme çağrısı yapıldı.
Ayrıca mektupta AB’de şirketlerin üretim ve yatırım kararlarına yardımcı olabilecek eksiksiz bir enerji piyasası reformu başlatılması gerektiği vurgulandı.
Fransa, AB’nin batarya, çip ve hidrojen gibi stratejik sektörlere teşvikler ve vergi indirimleri yoluyla “hedefli desteğe” başlaması gerektiğini ifade ederek, KOBİ’lerin AB’de devlet yardımı limiti kurallarından muaf tutulmalarını istiyor.
Yeni strateji de finansman için Kovid-19 krizinde oluşturulan Kurtarma Paketi ve enerji arz güvenliğini artırmak ve Rusya’ya bağımlılığı azaltmak için hazırlananın “REPowerEU” gibi mevcut AB finansman programlarından fonların yeniden tahsis edilebileceği bir “acil varlık fonu” önerisi yapıldı. Fonun 2023’ün sonundan önce faaliyete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Paris, söz konusu mektupta, AB’nin ticaret stratejisinin daha çok Avrupa tek pazarının savunması etrafında olmasını isteyerek, AB Komisyonu’nun Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarında belirtilen ticari savunma araçlarını kullanması gerektiğini öne sürüyor.
Avrupa, ABD’ye karşı tedbirlerde zamana karşı yarışıyor
15 Aralık 2022’de yapılan Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nde, AB üyesi 27 ülkenin devlet veya hükümet başkanları AB Komisyonu’ndan 2023’ün başında ABD’nin IRA’sına bir yanıt sunmasını istedi.
Fransız hükümeti, zamana karşı yarışarak, söz konusu yeni tedbirlerin “mümkün olan en kısa sürede” ve özellikle 9-10 Şubat’ta yapılacak bir sonraki AB Liderler Zirvesi’nde duyurulmasını istiyor.
Bu arada, bu zirveden önce AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in 1 Şubat’ta AB ülkelerine ABD’nin çabalarına yanıt verme konusundaki planlarını sunması bekleniyor.
Yeni olası borçlar Almanları endişelendiriyor
Bu arada, ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası’na nasıl yanıt verileceği Paris’te 22 Ocak’ta yapılacak ikili Fransız-Alman kabine toplantısında da ele alınacak.
Fransa’nın Avrupa sanayi politikasının yeniden yönlendirilmesi konusunda söz konusu ortak kabine toplantısında ortak bir pozisyona ulaşmak istediği, ancak Alman federal hükümetin geniş kapsamlı reform önerilerine “yeni borçlar” nedeniyle şüpheli yaklaştığı ifade ediliyor.
ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası
Avrupa sanayisi, ABD ve Avrupa arasındaki enerji fiyatlarındaki farklılıklardan dolayı halihazırda rekabet dezavantajı yaşarken, Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) kapsamındaki teşviklerin açığı daha da genişletme riski bulunuyor.
ABD’de söz konusu yasayla enerji güvenliği ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yatırımlar için 369 milyar dolarlık kaynak ayrılırken, yenilenebilir enerji teknolojileri için 260 milyar vergi teşviki uygulanıyor.
Ayrıca Avrupa sanayisi, ABD’deki bir fabrikada üretilen her uygun bileşen için vergi indirimi sağlayan yasanın kıtadaki potansiyel yatırımı da yok edeceğinden endişe duyuyor.
Söz konusu yasa, yenilenebilir enerji bileşenleri üreten yeni veya yenilenmiş fabrikaların maliyetinin yüzde 30’u oranında vergi indirimi sağlıyor.
Washington’un bu alandaki teşvikleri Brüksel ve Berlin’i rahatsız ederken, AB’de yasanın başta Alman firmaları olmak üzere Avrupalı şirketleri üretimi ABD’ye kaydırmaya teşvik edeceğine dair artan bir korku mevcut. Avrupa artan enerji fiyatları, enflasyon endişeleri ve personel sıkıntısı bu korkuları daha da körüklüyor.
Düşük enerji maliyetleriyle birlikte Enflasyonu Düşürme Yasası’nın ABD’yi daha çekici kılabileceği değerlendirilirken, Avrupa’daki üst düzey şirket yöneticilerinin yasayı AB için bir “uyandırma çağrısı” olarak görmesi de dikkati çekiyor.
Yasanın Avrupa sanayisini tehlikeye atmasından endişe duyuluyor
Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde endişelere yol açan ABD’nin korumacı ekonomi ve ticaret politikası Biden döneminde de devam ettiriliyor. Biden, her fırsatta “yerli üretim” vurgusu yapıyor.
Kimi çevrelerde, Enflasyonu Düşürme Yasası enflasyonla mücadeleden ziyade iklimin korunması ve batarya üretimi gibi geleceğin endüstrilerinin güçlendirilmesiyle ilgili büyük bir sanayi politikası saldırısı olarak algılanıyor.