Avrupa Birliği (AB), enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, fosil yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmemek ve iklim dostu dönüşümü sağlamak için nükleer enerjiyi “yeşil enerji” olarak sınıflandırmaya ve bu alanda yatırımların önünü açmaya hazırlanıyor.
Avrupa’yı 2050 yılına kadar iklim dostu bir kıtaya dönüştürmeyi hedefleyen AB, son dönemde hızla artan enerji fiyatlarına karşı atılabilecek adımları değerlendiriyor.
Yenilenebilir enerji kaynakları, çevreye duyarlı ve iklim dostu ekonomik dönüşümde önemli rol oynamasına rağmen rüzgar, güneş ve barajlardan sağlanan elektrik üretiminin kesintisiz devam etmemesi ve dönemsel olarak dalgalanma göstermesi daha istikrarlı ve tamamlayıcı unsurlara ihtiyacı öne çıkarıyor.
Avrupa ülkelerinde son aylarda yaşanan kuraklıktan dolayı hidroelektrik santrallerinde üretimin düşmesi ve rüzgar enerjisinden elektrik üretiminin de iklim koşullarından ötürü azalması gibi nedenler fosil yakıtlara yönelimi artırdı.
Bu çerçevede, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde fiyatları makul seviyelerde seyreden doğal gaz, kömür ve petrolde, ekonomik toparlanmanın hız kazanmasıyla talepteki artışın ardından fiyatlar hızla yükseldi.
Doğal gaz ihtiyacının yüzde 90’ını ve petrolün de yüzde 97’sini ithalat yoluyla karşılayan Avrupa ülkeleri, söz konusu fiyat artışlarına hazırlıksız yakalandı.
Geçen kışın mevsim normallerinden daha soğuk geçmesi nedeniyle AB doğal gaz rezervinin düşmesi de durumu zorlaştırdı.
Avrupa’ya boru hatlarından sağlanan gaz miktarının bekleneni karşılamaması ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikinde yüksek fiyatlarla birlikte teknik ve kapasite sınırları ihtiyacın bu alandan sağlanmasına engel oldu.
Toptan elektrik fiyatları 9 ayda yüzde 150’den fazla arttı
Doğal gaz fiyatlarının bu ay rekor seviyelere yükselmesi ve buna bağlı olarak toptan elektrik fiyatlarının yılın 9 ayında yüzde 150’den fazla artması sonucunda maliyetin faturalara yansıtılması Avrupa kamuoyunu rahatsız etti.
Enerji maliyet artışlarından AB’nin iklim politikaları da sorumlu tutulurken, AB durumun ithal fosil yakıtların fiyatlarından kaynaklandığını açıkladı.
Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak isteyen Avrupa, artan enerji fiyatları karşısında uzun vadede yenilenebilir enerjiye yatırımı hızlandırmak gerektiğini öngörüyor.
AB üyesi ülkeler elektrik üretiminde kullanacakları enerji kaynaklarını kendileri belirliyor.
Bu noktada, nükleer enerji santrallerine sahip AB üyesi ülkeler söz konusu santrallerin düşük karbon saldığını, iklim değişikliğiyle mücadelede etkili, güvenli ve rekabetçi olduğunu ve nükleer enerjinin dışa bağımlılığı azalttığını savunuyor.
Avrupa’nın enerji ihtiyacını yeterli ölçüde karşılamak için yenilenebilir kaynaklara ilave olarak nükleer santrallerin de çok önemli olduğu görüşündeki ülkeler, nükleer enerjinin AB’de yeşil yatırım sınıflandırmasında yer almasını talep ediyor.
Başta Fransa olmak üzere Macaristan, Polonya, Finlandiya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Romanya, Slovakya ve Slovenya üye ülkeler arasında iş birliğinin artması halinde yakın zamanda modern reaktörlerin inşa edilebileceği görüşünü savunuyor.
Söz konusu 10 ülke, bu hafta ortak bir mektuba imza atarak AB’den taleplerini somutlaştırdı.
AB Komisyonu’nun birkaç ay içinde yeşil yatırımları içeren son listesini açıklaması bekleniyor. Nükleer santrallere sahip çok sayıda AB ülkesi olduğu dikkate alındığında, bu kaynağın yeşil yatırım olarak kabul edilmesi bekleniyor.
Bu kapsamda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2030 yılına kadar endüstri, teknoloji ve nükleer gibi alanlara 30 milyar avro değerinde ilave yatırım planlandığını açıkladı.
Almanya’da da geçen hafta 25 kanaat önderi ülkedeki nükleer reaktörlerin faaliyetini sürdürmesi gerektiğine ilişkin ortak mektup yayımlayarak nükleer enerjiden vazgeçilmesinin karbon emisyonlarını artıracağını ifade etti.
Almanya, 2022 yılı sonuna kadar nükleer santrallerden elektrik üretimini sonlandırmayı planlıyor.
AB üyesi 13 ülke nükleer enerjiden elektrik üretiyor
AB ülkelerinin toplam elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı yaklaşık yüzde 25 seviyesinde bulunuyor.
Avrupa Nükleer Güvenlik Düzenleyicileri Grubu (ENSREG) verilerine göre, AB ülkelerinde toplam 106 çalıştırılabilir durumda nükleer reaktör yer alıyor.
AB üyesi 27 ülkeden 13’ü elektrik üretiminde nükleer santralleri kullanıyor.
Fransa, elektrik üretiminin yüzde 70’ini ülkedeki 56 nükleer reaktörden karşılıyor.
Almanya’da 6 nükleer güç santrali faaliyet gösteriyor. Söz konusu santraller, ülke elektriğinin yaklaşık yüzde 12’sini üretiyor. Almanya, nükleer santrallerin kullanımını aşamalı biçimde durdurmayı planlıyor.
İspanya’da 5 nükleer tesiste 7 reaktör yer alıyor. Ülke elektriğinin yüzde 22’ye yakını bu tesislerde üretiliyor.
Hollanda’da ise 1 nükleer reaktör bulunuyor ve elektriğin yüzde 3’ü bu kaynaktan sağlanıyor.
Belçika’nın 2 nükleer santralinde toplam 7 reaktör faaliyet gösteriyor. Nükleer reaktörlerin ürettiği elektrik, ülke ihtiyacının yaklaşık yarısını karşılıyor.
İsveç’te 3 nükleer santralde faaliyet gösteren 6 reaktör elektriğin yüzde 40’ını, Çekya’da 2 tesiste faaliyet gösteren 6 nükleer reaktör de elektriğin yaklaşık 3’te 1’ini sağlıyor.
Finlandiya’nın 2 santralde 4 reaktörü ülke elektriğinin yüze 30’unu, Slovakya’da 4 reaktör elektrik ihtiyacının yaklaşık yarısını, Bulgaristan’da 2 reaktör ülke elektriğinin 3’te 1’ini karşılıyor.
Macaristan’da hali hazırda 4 nükleer reaktör ülke elektriğinin yaklaşık yarısını üretiyor. Macaristan, 2 yeni nükleer güç ünitesi kurmaya hazırlanıyor.
Romanya’da 2 nükleer reaktör ülke elektriğinin yüzde 20’sini, Slovenya’da bulunan bir reaktör de elektriğin yüzde 35’ini üretiyor.