Alman Spiegel dergisi, Almanya Birinci Televizyon Kanalı ARD’nin Monitor programı, Fransız gazetesi Liberation, Sırp gazetesi Novosti ve RTL Hırvatistan Lighthouse Report, SRF Rundscha ve ARD Viyana ofisi gibi basın kuruluşları, 8 aydan fazla Hırvatistan ve Yunanistan’da araştırmalar yaptı.
Gazeteciler, konuyu araştırırken balıkçı kılığına girerek pusuda bekledi.
İnsansız hava aracı (İHA) dronelerle sınır bölgelerinde görüntü alan gazeteciler, bu görüntüleri yayımladı.
Görüntülerde, maskeli ve üniformaları kişilerin coplarla Hırvatistan ile Bosna Hersek arasındaki nehirde bir grup sığınmacıyı Bosna-Hersek’e doğru ittiği görülüyor.
Sığınmacıların ormanda darbedildiği görülen görüntülerde, insanların acı çekmelerinden dolayı çıkardıkları çığlıklar duyuluyor.
Spiegel dergisinde yer alan haberde, yüzlerce uydu ve video görüntülerinin değerlendirildiği ve onlarca kişiyle konuşulduğu bilgisi paylaşılarak “Araştırmalar bir sistemi ortaya koyuyor. Başka zamanlarda holigan ve uyuşturucu baronlarının peşinde olan Hırvatistan ve Yunanistan’dan gelen özel kuvvetler, özellikle sığınmacıları AB’den kovalıyor. Bunlar gizli çalışıyorlar.” ifadeleri kullanıldı.
Bu olayların sadece Hırvatistan ile sınırlı olmadığı aktarılan haberde, “Ege Denizi’nde maskeli kişiler, sürekli bir şekilde sığınmacıları zorla denize götürerek botlara bindiriyor.” denildi.
Mağdurlar anlatıyor
Afganistan’dan gelerek 3 yıl önce Moria Kampı’na ulaşan daha sonra ailesiyle Balkan güzergahından Hırvatistan’a giden 16 yaşındaki Nazila’nın geri itilmesinin bir bölümü görüntülendi.
Bu görüntüde, 6 üniformalı kişinin yakaladıkları sığınmacıları bir araçtan insanlık dışı bir şekilde indirmeleri ve Bosna-Hersek’e götürmeleri görünüyor.
Nazila, gazetecilere yaptığı açıklamada, bu adamların kardeşine tekmeler attığını, parasını ve cep telefonunu aldıklarını belirtti.
“Onlara Bosna’ya geri gitmek istenmediğinin söylendiğinde öfkeleniyorlardı” diyen Nazila, iltica talebinde bulunmaya da izin verilmediğini kaydetti.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden 21 Nisan’da Yunanistan’ın Sisam Adası’na hamile eşi ile ulaşan Junior Amba da polisten gizlenmek için tepeliklerin arkasında saklandıklarını ancak güvenlik güçlerinin kendilerini yakaladığını anlattı.
Daha sonra 26 mülteciyle denize götürdüklerini ifade eden Amba, güvenlik güçlerinin kendilerine yelek bile vermeyerek bir şişme bota bindirildiklerini belirtti.
Amba, maskeli adamların mülteci botlarına kanca attığı ve uyarı ateşi açtığını söyledi.
Haberde, saatler sonra bu sığınmacıların Türk Sahil Güvenlik Güçleri tarafından kurtarıldığı aktarıldı.
Ege Denizi’nin son aylarda savaş alanı haline geldiği vurgulanan haberde, sığınmacılar ve Türk Sahil Güvenlik Güçlerince hazırlanan 15 videoda şiddetin nasıl arttığının görüldüğü belirtildi.
Talimatlar üst düzey yetkililerinden
Hırvat makamlarının bu sığınmacıların rol yaptığını savunduğu belirten haberde, “Ancak araştırmalarımız, toplam 11 videoda yaşanan geri itmeleri belgeledi. Hepsi resmi sınır geçişlerinin dışında gerçekleşti. Araştırma gösteriyor ki: Geri itmeler, en azından kısmen, İçişleri Bakanlığına bağlı bir devlet birimi olan Hırvat müdahale polisi tarafından gerçekleştiriliyor.” denildi.
Haberde, videolar incelendiğinde geri itmeleri gerçekleştiren maskeli kişilerin giydiği üniformadaki ceketin ve kullandıkları copun Hırvat müdahale polisinde de kullanıldığı kaydedildi.
Röportaj yapılan ve isimlerin açıklanması istenmeyen 6 Hırvat memurun da bunların Hırvat müdahale polisi olduğuna inandıklarını ifade ettiği aktarılan haberde, bir eylemdeki polisin arkasında “müdahale polisi” anlamına gelen “Interventa Policija” yazısının görüldüğü belirtildi.
Hırvat müdahale polisi üyelerinin, sınırda göçmenlere karşı yürüttükleri özel çalışmalar için aylık yüzlerce avro ek ücret aldığı ileri sürülen haberde, bu eylemin “Operasyon Koridor” adı altında başkent Zagreb’de içişleri bakanlığına bağlı bir birim tarafından yönetildiği ifade edildi.
“Operasyon Koridor’un” parçası olan ve gerçek ismini vermek istemeyen Goran Novak, sığınmacılara karşı düzenli şiddet uygulandığını belirterek “Ormanda veya başka bir yerde sığınmacı bulduğumuzda, genellikle korku içinde yere yatarlar. Birimindeki memurlardan biri sık sık üzerlerinden geçer ve sopayla bacaklarına vurur. Zagreb’deki merkez, geri itme yapılıp yapılmayacağına karar verir.” ifadelerini kullandı.
Başka bir polis memuru ise daha net ifadeler kullanarak “Geri itmeler tabii ki yasal değil, bunu her polis bilir ama talimat en tepeden, İçişleri Bakanlığından geliyor.” diye konuştu.
Yıllardan beri sınır bölgesinde çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ise hükümetin bu uygulamaları onayladığından emin olduklarını ifade ediyor.
Zagreb’deki Center for Peace Studies’ten Ana Cuca, geri itilmelerin münferit olaylar olmadığını, Hırvat hükümetinin politikası olduğunu belirtti.
Haberde, Boşnak bir sınır görevlisinin, Hırvat tarafında kötü muamele görmüş yaralı insanlarla sayısız kez karşılaştığı ve kışın karda donmuş insanları gördüğü bilgisini paylaştığı aktarıldı.
İsmini vermek istemeyen Yunan sahil güvenliği için yüksek pozisyonda çalışan bir yetkili de mültecilerin MYA ve KEA adlı özel bir birim tarafından denizde itildiklerini ifade etti.
Özel birimdeki memurların tanınmamak için özel kıyafet giydiklerini anlatan söz konusu yetkili, “Emirler yalnızca sözlü olarak iletilirdi. Yazılı belgeler yok. Amaç, her şeyi inanılır bir şekilde inkar edebilmektir. Talimatlar yukarıdan, politikacılardan geliyor. Bu sadece suç.” dedi.
Hırvatistan’dan açıklama
Hırvatistan İçişleri Bakanı Davor Bozinovic, Hırvat polisinin göçmenlere uyguladığı şiddet görüntülerine ilişkin, “Kapsamlı bir soruşturma başlatıldı. Devam eden göçmen kriziyle alakalı AB düzeyinde yeni kararlar alınmalı.” ifadelerini kullandı.
Görüntülerde şiddet uygulayan kişilerin üniformalarında herhangi bir armanın bulunmadığını söyleyen Bozinovic, “Kanun çiğnemek veya şiddet uygulamak Hırvat polisinin yapacağı şeyler değildir. Böyle bir durum ortaya çıkarsa mutlaka yaptırım uygulanmalı.” diye konuştu.
Bozinovic, ülkesinin hem kendi hem de AB sınırlarını yasa dışı geçişlerden koruduğunu söyleyerek yeni bir göçmen akınının mümkün olduğunu ifade etti.
Hırvatistan’ın Bosna Hersek sınırına tel çekmeyi düşünmediğine işaret eden Bozinovic, “Bazı AB ülkeleri sınırların kapatılmasından yana, bazıları ise gözaltı merkezlerinin kurulmasını talep ediyor. Göçmenlerin ülkeler arasında eşit dağılması için dayanışma göstermeliyiz.” dedi.
Bozinovic, son dört yılda yasa dışı geçmeye çalışan 40 bin kişiyi yakaladıklarını kaydetti.
İngiltere geri itme taktiğiyle göçmenleri Fransa’ya geri göndermeyi planlıyor
Fransa’dan İngiltere kıyılarına yasa dışı şekilde göçmenleri taşıyan teknelerin, İngiliz sınır güçleri tarafından durdurularak göçmenlere “geri itme taktikleri” uygulanacağı planlarına ilişkin haberler, geçen ay İngiliz ve Fransız basınında geniş yankı uyandırmıştı.
İngiliz hükümetinden bir yetkili, sınır kuvvetleri personelinin, tekneleri kendi sularından uzaklaştırmak için eğitileceğini belirterek hükümetin geri itme taktiğiyle ilgili potansiyel fikir üzerinde anlaşmaya varmasına rağmen operasyonel detayların hala kesinleşmediğini söylemişti.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmani ise İngiliz mevkidaşı Priti Patel’e yazdığı mektupta, tekneleri Fransız kıyılarına geri itme taktiklerinin “tehlikeli” olacağı konusunda uyarmış ve ülkesinin deniz hukukunu çiğneyen herhangi bir uygulamayı kabul etmeyeceğini bildirmişti.
İngiliz hükümeti, her fırsatta insan kaçakçılığıyla mücadele etmek için elindeki her olası taktiği kullanacağını belirtti.