Salim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alman basınında yayınlanan bir makalede kendisi ve dört arkadaşının İsrail karşıtı ve antisemitik olmakla suçlandığını, bu nedenle soruşturma geçirip DW Arapça servisinde çalışan diğer arkadaşlarıyla açığa alındığını söyledi.
Salim, “Almanya, düşünce özgürlüğünü desteklediği izlenimini veriyor ancak ‘Avrupa’da ifade özgürlüğü olmadığını söylemek’ beni açığa almaları ve beni antisemitik olmakla suçlamaları için yeterliydi.” dedi.
Sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımın sadece Avrupa’daki ifade özgürlüğü ile ilgili olduğunu vurgulayan Salim, “Ben Avrupa’daki ifade özgürlüğünü eleştirdim, paylaşımlarımda Yahudilerden ya da İsrail’den hiç bahsetmedim ama buna rağmen açığa alındım ve iç ve dış soruşturmaya tabi tutuldum. Daha sonra 7 Şubat’ta DW, bana ve diğer meslektaşlarıma işten çıkarıldığımızı bildirdi. Bugüne kadar bana neden işten çıkarıldığıma dair bilgi verilmedi.” diye konuştu.
Salim, şunları kaydetti:
“Ben antisemitik değilim. Ben ifade özgürlüğüne inanan biriyim, din özgürlüğüne inanıyorum. Antisemitik olup olmadığıma dair soruları DW’den veya diğer Alman medyasından alıyorum. İsrail’i eleştirmenin her gazetecinin hakkı olduğuna inanıyorum. Gazeteci ve insan olarak yanlışları gördüğümüz zaman farklı ülkeleri eleştirmek bizim hakkımız.
Almanya’da İsrail’i eleştirmenin kolay olduğunu, Almanya’da İsrail’i eleştirmenin serbest olduğunu söylemeye çalışıyorlar ama pratiğe geldiğinizde, durum farklı. İsrail’i eleştirmekle antisemitik olmak arasında ayrım yapmak gerçekten çok zor. Çünkü bazı noktalarda antisemitik olmakla suçlanacaksınız. Yani konu İsrail olduğunda burada hakkında gerçekten konuşulabilecek çok sayıda kırmızı çizgi var. Hayatının çoğunu Batı Şeria’da yaşamış birisi olarak, Almanya’da İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de yaptıkları hakkında normal şeyler söylemem bile bana karşı kullanılabiliyor.”
Bu olay sonucunda haksızlığa uğradığını ve işsiz kaldığını ifade eden Salim, “Bence DW, İsrail’i eleştiren Filistinli ve Arap gazetecilere yaptıklarını yeniden düşünmeli. İfade özgürlüğünü savunuyorlar ama aslında değiller. Neler olup bittiğini yeniden değerlendirmeliler. Bizim hakkımızdaki dış soruşturmanın hiç de objektif olmadığına inanıyorum. Ve bizim hakkımızda karar soruşturmadan çok önce verilmişti. Dolayısıyla DW çalışanlarını araştırmak üzere seçtikleri komitelerini yeniden değerlendirmesi gerekir.” ifadelerini kullandı.
DW’den açıklama
Deutsche Welle’de konuyla ilgili yayımlanan bir haberde, kurum tarafından Arapça Servisindeki antisemitizm iddialarını araştırmak üzere bir komisyon kurulduğu, komisyonun yaptığı araştırma sonucu “görevi kötüye kullanma” vakaları tespit edildiği ancak kurumda yapısal bir antisemitizm sorunu bulunmadığı belirtildi.
Haberde görüşlerine yer verilen DW Genel Müdürü Peter Limbourg, söz konusu beş çalışanın işten çıkarılması için işlemlerin başlatıldığını, diğer sekiz şüpheli vakanın incelendiğini ifade etti.
Limbourg, kurum içi incelemeler sırasında da üç şüpheli vakanın tespit edildiğini aktarırken Arapça Servisi şefinin de görevi bırakmak istediğini ve bu talebin kurum tarafından kabul edildiğini söyledi.
Limbourg, “Vergilerle finanse edilen bir Alman kurumunda antisemitizm şüphesinin olması bile bu ülkede yaşayan ve dünya genelindeki tüm Yahudiler için tahammül edilemez olmalı.” ifadelerini kullandı.
DW’nin ne antisemitizm ne de İsrail nefretine göz yumabileceğini kaydeden Limbourg, ayrıca kurum içinde bu konudaki davranış kurallarının daha keskin hale getirileceğini vurguladı.