Avustralya’da sağlık uzmanları, sağlıklı olmalarına rağmen çok sayıda genç yetişkinin hayatını kaybetmesi üzerine 40 yaş altındaki bireylere ‘Ani Yetişkin Ölümü Sendromu’ (SADS) riski nedeniyle kalp kontrolü yaptırmalarını önerdi.
Sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmaktan bağımsız olarak herkes için ölümcül olduğu belirtilen sendrom, genç yetişkinlerin beklenmedik ölümü olarak tanımlanıyor ve bu ancak otopside belirgin bir ölüm nedeni bulunamadığında teşhis ediliyor.
Uyarı işaretleri neler?
ABD merkezli SADS Vakfı, bir yılda bu sendrom nedeniyle hayatını kaybeden 4 bin çocuk, genç veya genç yetişkinin yarısından fazlasının ortak iki uyarı işaretine sahip olduğunu belirtiyor.
Avustralya basınına göre söz konusu iki işaret, ailede bir SADS teşhisi öyküsüne sahip olmak ve egzersiz sırasında veya heyecanlandığında veya ürktüğünde bayılma veya nöbet geçirmek.
‘Düzenli olarak spora gidiyor, her gün en az 10 bin adım yürüyordu’
Söz konusu sendrom nedeniyle can kayıpları yakın zamanda dünyanın çeşitli yerlerinde de görüldü. İrlanda’da 31 yaşındaki Catherine Keane isimli bir kadın, iki arkadaşıyla birlikte yaşadığı evinde uykusunda hayatını kaybetti. Annesi Margherita Cummins, SADS teşhisi konulan genç kadının düzenli olarak spor salonuna gittiğini ve her gün en az 10 bin adım yürüdüğünü kaydetti.
Avustralya’daki ilk SADS vakasını kaydeden Melbourne’deki Baker Kalp ve Diyabet Enstitüsü’nden bir sözcü, “Victoria bölgesinde her yıl 50 yaşın altındaki insanların kalplerinin aniden durmasıyla hayatını kaybettiği yaklaşık 750 vaka bulunuyor. Söz konusu vakaların yaklaşık 100’ü tam otopsi gibi kapsamlı araştırmalardan sonra dahi ölüm nedeni bulunamayan (SADS) gençlerden oluşuyor” açıklaması yaptı.
‘Buzdağının sadece bir kısmını görüyoruz’
Konuya dair değerlendirmelerde bulunan kardiyolog ve araştırmacı Dr Elizabeth Paratz “Baker’ın yaptığı vaka kaydı, ambulans, hastane ve adli tıp verilerini bir araya getiren ülkedeki ilk ve dünyadaki sadece birkaç kayıttan biri oldu. Doktorlar bile bunu hafife alıyor. Hiçbir sebep olmaksızın kalp krizi geçirip hayatta kalan ve hastaneye yetiştirilebilenlerin oranı yalnızca yüzde 10. Dolayısıyla buzdağının sadece bir kısmını görüyoruz” dedi.
Dr. Paratz’a göre SADS kurbanları yakınları için bu sendrom, sindirilmesi oldukça zor bir teşhis çünkü aslında herhangi bir teşhis konulamıyor. Kamu sağlığı perspektifinden bakıldığında ise SADS ile mücadele etmenin kolay olmadığını belirten Dr. Paratz, buna gerekçe olarak da bilim insanlarının hala ‘hangi genlerin buna neden olduğu’ konusunda emin olmamasını gösterdi.
Dr. Paratz, “Verebileceğim en iyi tavsiye, eğer açıklanamayan bir ölüm geçiren birinci dereceden bir akrabanız varsa bir kardiyolog kontrolüne gitmeniz olur” dedi.