ABD, İngiltere ve Avustralya arasında yapılan savunma anlaşması “AUKUS” çerçevesinde “nükleer güç” sahibi olmayan Avusturalya’nın nükleer denizaltı tedariki kapsamında nükleer teknolojinin nükleer silahlı bir devletten silahsız bir devlete aktarılacak olması, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Antlaşma’ndaki (NPT) boşluk olarak değerlendiriliyor.
The Guardian’ın haberine göre, dün ABD’nin San Diego şehrinde duyurusu yapılan AUKUS, dünya genelinde nükleer silahlanmanın yayılmasına yol açabileceğine ilişkin endişelere neden oluyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’in nükleer silahlara sahip olmasının yanı sıra dünyanın en çok silah üreten ve satan ülkeleri olması dikkat çekiyor.
1968’de imzaya açılan ve 1970’te yürürlüğe giren NPT, dünyada nükleer silahların yayılmasını engellemeyi ve nükleer enerjinin barışçıl yollarla kullanılmasını hedefliyor. NPT ilk nükleer testini 1 Ocak 1967’den önce yapan bu 5 ülkeye nükleer silah bulundurma hakkı veriyor.
Buna karşın, 189 ülke tarafından onaylanan NPT’ye taraf olmayan Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore geçmişte nükleer denemelerini açıktan yaparken, yine taraf olmayan İsrail’in nükleer güce sahip olduğu tahmin ediliyor.
NPT’deki boşluk endişelere yol açıyor
NPT’nin 14’üncü maddesi, deniz itme gücü gibi patlayıcı olmayan askeri amaçlı kullanılan, kendiliğinden ya da nötronlarla tepkimeye girerek çekirdek bölünmesi oluşturan fisil maddenin, BM nükleer gözlemcisi Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) denetiminden muaf tutulmasına dair boşluğa yol açıyor.
Bu boşluk, nükleer teknolojinin, nükleer silahlı bir devletten silahsız bir devlete aktarılabileceği gerekçesiyle silahların denetlenmesi konusunda endişeye neden oluyor.
Avusturalya’nın “nükleer güce” sahip olmadan önce nükleer denizaltılara kavuşacak ilk ülke olmasının emsal teşkil edeceğine inanılıyor.
Zira Çin’in BM misyonunca bugün yapılan açıklamada, ABD ve İngiltere “NPT’nin hedefini ve amacını açıkça ihlal etmekle” suçlanarak, “Bu çifte standart örneği, uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme sisteminin otoritesine ve etkinliğine zarar verecektir.” ifadesi kullanıldı.
UAEA ise yaptığı açıklamada, Avustralya, ABD ve İngiltere’nin nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik “yasal yükümlülükleri” hatırlatılarak, “Nihayetinde (UAEA) bu projeden nükleer silahların yayılması riskinin ortaya çıkmamasını sağlamalıdır.” denildi.
Avustralya, kullanılmış yakıtı silahta kullanmayacak
Avustralya, nükleer silahların yayılma riskini minimize etmek için kendi topraklarında eğitim reaktörü bulundurmamayı, bunun yerine denizaltıları için eğitim sürecini ABD ve İngiltere’de yapmayı kabul etti.
Nükleer reaktörün kullanılmış yakıt çubuklarındaki plütonyum, uranyum atıkları yeniden kullanılabilir duruma getirmeyecek veya nükleer yakıtı zenginleştirmeyecek olan Avustralya’nın, nükleer denizaltılarında kullanacağı fisil madde, yeniden doldurulması gerekmeyen üniteler halinde ABD ile İngiltere tarafından sağlanacak.
Avustralya, ayrıca, kullanılmış yakıtı silahta kullanılabilir hale getirecek ekipmanı edinmemeyi taahhüt etti.
Üst düzey bir ABD’li yetkili, “Bu çabanın veya müzakere sürecinin ilk gününden itibaren silahların yayılmasının önlenmesine öncelik verdik.” dedi.
AUKUS anlaşması
Avustralya, Ekim 2021’de ABD ve İngiltere ile nükleer denizaltı teknolojisi alanında işbirliğini öngören AUKUS anlaşmasını imzalamıştı.
Üç ülkenin isimlerinin İngilizcedeki kısaltmasından oluşan “AUKUS” adlı güvenlik anlaşması uyarınca, Güney Avustralya eyaletinin başkenti Adelaide’deki tersanelerde, en az 8 nükleer enerjiyle çalışan denizaltı inşa edilecek.
Anlaşma uyarınca Avustralya’nın sahip olacağı nükleer enerjili denizaltılar, Hint-Pasifik’te istikrarı desteklemek ve anlaşmaya taraf olan ülkelerin ortak değerleri ile çıkarlarının korunmasına katkı sunmak için kullanılacak.
Hint-Pasifik bölgesinde, Çin’in büyüyen askeri varlığına karşı yapıldığı açıklanan AUKUS anlaşmasına tepki gösteren Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, “anlaşmanın bölgesel barış ve istikrarı ciddi şekilde baltalayacağı” eleştirisinde bulunmuştu.
AUKUS’un ardından Avustralya, “nükleer güce ulaşmadan önce nükleer denizaltılara kavuşacak ilk ülke” olarak kayıtlara geçecek.