Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi (Dokustelle) tarafından hazırlanan “2020 Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu” video konferans yoluyla düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.
Ülkede İslamofobik saldırıların geçen yıl önemli ölçüde arttığı vurgulanan rapora göre, 2019’da Müslümanlara yönelik 1051 saldırı kayıt altına alınırken, bu sayı 2020’de 1402’ye yükselerek yüzde 33’ün üzerinde arttı.
Müslüman kadınlar saldırganların hedefi
Raporda, Müslüman karşıtı ırkçılığa maruz kalanların yüzde 74’ünü kadınların, yüzde 26’nı ise erkeklerin oluşturduğu kaydedildi.
Buna karşı ırkçı saldırıların yüzde 73’nü erkeklerin, yüzde 27’sini ise kadınların gerçekleştirdiği belirtildi.
Saldırılar en çok dijital platformlarda yaşanıyor
Müslümanlara yönelik ırkçı ve nefret içerikli saldırıların yüzde 84 ile en çok dijital platformlarda yaşandığına işaret edilen raporda, kamuya açık yerlerde ise bu oranın yüzde 9 seviyelerinde olduğu belirtildi.
Raporda, Müslümanların ne tür saldırılara maruz kaldığına da yer verildi. Buna göre Müslümanlara yönelik nefret söylemi ve kışkırtma yüzde 80’le ilk sırada yer aldı. Saldırıların yüzde 10’unu İslam ve Müslümanlara yönelik hakaretler oluştururken, yaklaşık yüzde 4’ünü ise Müslümanlara ait mülklere verilen fiziki zararlar teşkil etti.
Kayıt altına alınan vakalarda mağdurların yaklaşık yüzde 4’ünün sosyal yaşamın çeşitli alanlarında eşit muamele görmediğine dikkat çekilen raporda, tehdit, fiziki taciz gibi diğer ırkçı saldırıların ise yüzde 2 seviyesinde olduğu bildirildi.
Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi Sözcüsü Rumeysa Dür-Kwieder de ülkede artış gösteren ırkçılığa ilişkin başta hükümet olmak üzere, siyasiler, devlet kurumları, polis ve medyanın üzerine önemli görevler düştüğünün altını çizdi.
Siyasal İslam tartışmaları
Dür-Kwieder, geçen yıl yaşanan terör saldırısı ve sonrasında terörle mücadele adı altında 30 Müslüman aktivist ve akademisyene yönelik polis baskınları ve siyasal İslam tartışmalarının Müslümanlara yönelik olumsuz yaklaşımların artmasına yol açtığını kaydetti.
Siyasal İslam ifadesine yönelik herkes tarafından kabul edilen bilimsel bir açıklamanın olmadığına dikkati çeken Dür-Kwieder, “Bu söylem, düşman algısı ve korkunun yaygınlaştırılmasına hizmet ediyor.” dedi.
Irkçılık Kovid-19 sürecinde de sürdü
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde hem basın hem de siyasilerin ırkçı söylemler kullandığını belirten Dür-Kwieder, Başbakan Sebastian Kurz’un tatil dönüşü Balkan ve Türk kökenli vatandaşları virüsü ülkeye taşımakla suçladığını hatırlattı.
Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi temsilcisi Dunia Khalil de özellikle iktidar tarafından hayata geçirilmek istenen terörle mücadele yasa tasarısının ciddi kısıtlamalara yol açacağını belirtti.
Khalil, “Dokustelle olarak uzmanların her yönüyle eleştirdiği terörle mücadele yasa tasarısının kötüye kullanılacağı ve toplumdaki ayrımcılığın daha da artmasına yol açacağından korkuyoruz.” şeklinde konuştu.
Meclis araştırma komisyonun yürürlükte olan terörle mücadele yasasının herhangi bir eksiğinin olmadığı ve yeni maddelere ihtiyaç duyulmadığı yönündeki değerlendirmesini anımsatan Khalil, yasa tasarısının yürürlüğe girmesi durumunda Müslümanların demokratik, hukuki ve sosyal haklarını önemli oranda sınırlandırılacağının altını çizdi.
Sivil toplum kuruluşu Blackvoices temsilcisi Melanie Kandlbauer da Avusturya’nın ırkçı saldırılara karşı hala gereken önlemleri hayata geçirmediğini anlattı.
Kandlbauer, ırkçılığın Avusturya’da yapısal ve kurumsal olarak kök salmaya başladığına işaret ederek, “Avusturya, 2001’de düzenlenen uluslararası ırkçılıkla mücadele konferansında, ulusal ırkçılıkla mücadele eylem planını hayata geçireceği sözünü verdi. Ancak bunun üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen herhangi bir iktidar tarafından bu eylem planı hayata geçirilmedi. Bu nedenle hala ülkede ırkçılığa maruz kalan kişiler eşit haklar için gösteriler düzenliyor.” görüşünü paylaştı.
Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmalık Merkezi, 2014 yılından itibaren ülkede Müslümanlara yönelik saldırıları kayıt altına alıyor. 2016’da çalışma alanını genişleten merkez, mağdurlara danışmanlık hizmeti de vermeye başladı.