Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmanlık Merkezince (Dokustelle Österreich) hazırlanan “2021 Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu”, basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
Raporda, Müslüman karşıtı ırkçılığa maruz kalanların yüzde 69’nu kadınların, yüzde 26’nı erkeklerin oluşturduğu belirtildi. Buna karşı ırkçı saldırıların yaklaşık yüzde 77’sini erkekler, yüzde 22’sini ise kadınların gerçekleştirdiği kaydedildi.
Müslümanlara yönelik ırkçı ve nefret içerikli saldırıların yüzde 65,4 ile “en çok dijital platformlarda” yaşandığı aktarılan raporda, sosyal yaşamın çeşitli alanlarında ise bu oranın yüzde 34,6 olduğu bilgisi paylaşıldı.
Raporda, yaklaşık 700 bin Müslümanın yaşadığı ülkede geçen yıl 1061 ırkçı saldırının meydana geldiği bildirilerek, Müslümanların maruz kaldıkları saldırı türlerine de yer verildi. Buna göre, Müslümanlara yönelik nefret söylemi ve kışkırtma yüzde 78,5 ile ilk sırada yer aldı. Saldırıların yüzde 9,1’ini İslam ve Müslümanlara yönelik hakaretler, yüzde 2,4’ünü Müslümanlara ait mülklere verilen fiziki zararlar oluşturdu.
Raporda, kayıt altına alınan vakalarda mağdurların yaklaşık yüzde 4’ünün sosyal yaşamın çeşitli alanlarında eşit muamele görmediğine dikkat çekilerek, polis tarafından kötü muameleye maruz bırakılmak, tehdit, psikolojik şiddet, fiziki taciz gibi diğer ırkçı saldırıların ise yüzde 6,2 seviyesinde olduğu bildirildi.
“Siyasetçilerin motivasyonu Müslümanları tehlike olarak göstermek”
Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmanlık Merkezi yetkilileri Rumeysa Dür-Kwieder ve Ümmü Selime Türe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2020’de 1400’ün üzerinde ırkçı saldırının kayıtlara geçtiğini ancak geçen yıl bu sayıda düşüş yaşandığını belirtti.
Sayıların gerilemesinin olumlu bir anlam taşımadığını, öncelikli nedenin Kovid-19 sınırlamaları nedeniyle bireylerin daha az sosyalleştiğini dile getiren Türe, bu nedenle ırkçı saldırıların çok çevirim içi platformlara taşındığını ifade etti.
Ülkede siyasilerin başvurduğu ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemin ırkçı yaklaşımların yaygınlaşmasına yol açtığını söyleyen Türe, “Siyasetçilerin ya da partilerin motivasyonu genellikle Müslümanları ötekileştirmek, tehlikeli olarak göstermek ve buna binaen yasalar oluşturmak.” dedi.
Türe, bu doğrultuda son birkaç yılda iktidarın hayata geçirdiği düzenlemelere değinerek, Müslümanlara yönelik bir tür “fişleme” görevi üstlenen “Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezinin” kurulduğunu ve son olarak da 60’ın üzerinde tanınmış Müslüman aktivist ve akademisyene yönelik terörle mücadele adı altında polisin orantısız şiddete başvurduğu “Luxor” adı verilen operasyonların yapıldığını anlattı.
“Siyasetçiler, çok rahatlıkla ırkçı söylemlerini dile getirebiliyor. Siyasetçilerin söylemlerinden ötürü sivil halk, Müslümanlara karşı saldırmak ya da ses çıkartma hususunda kendilerini daha güçlü hissediyor.” diyen Türe, ülkede Müslümanlara yönelik ırkçılığın çok yönlü ve sistematik olduğunu aktardı.
Çalışmaları bütün siyasi partilerle paylaştıklarını belirten Türe, şunları kaydetti:
”Siyasetçilerden buna karşı (Müslüman karşıtı ırkçılık) bir şey yapılmıyorsa, bu, problemi kabul etmemek anlamına geliyor ve birçok insanın hayatında yaşadığı zorlukları yok saymak oluyor. Avusturya’da bizim şöyle bir problemimiz var; sorunu yok saymaktan da ziyade Müslümanları tehlike olarak görüyorlar. Bu sorunun daha da büyümesine neden oluyor.”