Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararına göre Irmak, 2015’te yapılan seçimlerde HDP’den Hakkari milletvekili seçildi. Görev yaptığı dönemde hakkındaki çeşitli iddialar sonrası dokunulmazlığı kaldırılan Irmak’a ilişkin hazırlanan 23 ayrı fezleke, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığınca birleştirildi.
Başsavcılığın soruşturması kapsamında 4 Kasım 2016’da gözaltına alınan Irmak, aynı gün “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan tutuklandı.
Başsavcılıkça hazırlanan iddianame ile Irmak hakkında “silahlı terör örgütüne üye olma”, “terör örgütü propagandası yapma”, “suçu ve suçluyu övme”, “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme”, “yönetme ve bunların hareketlerine katılma” suçlarından dava açıldı.
Kamu güvenliği gerekçesiyle Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada yargılanan Irmak, 3 Kasım 2017’de “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 7 yıl 6 ay hapis ve “terör örgütü propagandası yapma” suçundan 1 yıl 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diğer suçlardan ise beraatine hükmedildi.
Hükümle birlikte tutukluluk halinin devamı kararlaştırılan Irmak, kararı istinafa taşıdı. İstinaf, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan verilen cezayı onadı.
İnfaz yasasındaki değişiklik üzerine Irmak, infazın durdurulmasına ve tahliyesine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, 1 Kasım 2019’da talebi kabul ederek terör örgütü propagandası yapma suçundan verilen hapis cezasının infazını durdurdu ve tahliye kararı verdi. Ancak savcılık, tahliye kararına itirazda bulundu. İtirazda, sanık Irmak’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan da 7 yıl 6 ay hapse çarptırıldığı hatırlatılarak tutuklanması talep edildi.
İtiraz üzerine tekrar tutuklama kararı verilen Irmak hakkındaki hüküm ise Yargıtay 16. Ceza Dairesince 20 Ocak 2020 tarihli kararla onanarak kesinleşti.
AYM, başvuruyu kabul edilemez buldu
HDP’li Irmak, hukuka aykırı şekilde tutuklandığını ileri sürerek “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiği gerekçesiyle hakkındaki ilk gözaltı ve tutuklama kararlarının verildiği 2016’da AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM ise başvuru yollarının tüketilmemesi sebebiyle 2018’de kabul edilemezlik kararı verdi.
Irmak, 2019’da kanunda yapılan değişiklik üzerine infazın durdurulması ve tahliyesine karar verilmesi başvurusunun reddedilerek tutuklanmasına karar verilmesi üzerine AYM’ye ikinci başvuru yaptı.
Yürürlüğe giren kanun gereği infazın durdurulmasına rağmen itiraz üzerine hükmen tutuklama kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne süren Irmak, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğini iddia etti.
Dosyayı görüşen Yüksek Mahkeme, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna hükmetti.
Yüksek Mahkeme kararında, bireysel başvuruda bulunulduğu tarihte Irmak hakkında iki ayrı suçtan tutuklama kararı bulunduğuna işaret edilerek, “silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen tutuklama kararının mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Irmak’ın başvuruya konu olayda hükmen tutuklu olduğu kaydedilen kararda, “Ceza infaz kurumunda fiziksel olarak özgürlüğünden yoksun bırakılması söz konusu olmadığından kişi hürriyeti ve güvenliği hakkında yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.” denildi.