Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, 13. Büyükelçiler Konferansı’na katılmak için geldiği Ankara’da gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin her zaman üst düzeyde olduğunu söyleyen Bayram, iki ülkenin son 30 yılda büyük ve hızlı bir yol katettiğini, çok olumlu yönde ilerlediğini vurguladı.
Bayramov, İkinci Karabağ Savaşı’nda başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm Türk yetkililerin, siyasi partilerin ve tüm Türk halkının Azerbaycan’a destek olarak, sadece barışta değil savaşta da Azerbaycan’ın yanında olduğunu gösterdiğini söyleyerek “Bu, bir kez daha kanıtlıyor ki Azerbaycan ve Türkiye ilişkileri dünyada eşi benzeri olmayan düzeye yükselmiştir. Dünyada etnik, dini ve kültürel olarak birbirine yakın olan komşu ülkeler çoktur. Fakat hiçbirisi Türkiye ve Azerbaycan kadar birbirine yakın değil. Bunun ikinci bir örneğini dünyada göremiyoruz.” diye konuştu.
“Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak projeleri bölgenin barış ve istikrarını temin ediyor”
Türkiye ile Azerbaycan arasında 15 Haziran 2021’de imzalanan Şuşa Beyannamesi ile iki ülke ilişkilerinin resmen müttefiklik düzeyine yükseldiğini, mevcut kardeşlik ve müttefiklik ilişkilerinin resmileştirildiğini dile getiren Bayramov, “Beyanname hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem Azerbaycan Milli Meclisinde onaylandı. Bu hem bugünkü hem de gelecek nesiller için tarihin önemli bir parçasıdır. Beyannamede farklı alanlarda olan ilişkilerimiz sistematik şekilde belirtiliyor. Beyanname ilişkilerimizin daha da gelişmesine ivme kazandırdı. Şuşa Beyannamesi, ekonomiden enerjiye, iletişimden insani alanlara, uluslararası ilişkilerde koordinasyondan medya alanında iş birliğini ve en önemlisi savunma alanında geniş iş birliğini kapsamaktadır. Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak projeleri sadece iki ülkenin değil, bölgenin barış ve istikrarını temin ediyor.” diye konuştu.
“Son gerilimin başlıca nedeni Ermenistan’ın yükümlülüklerini yerine getirmemesidir”
Karabağ’da 3 Ağustos’ta yaşanan gerilime de değinen Bayramov, şunları söyledi:
“Bunun başlıca nedeni, 44 günlük Vatan Savaşı sonra erdikten ve üçlü bildiri imzalandıktan sonra geçen yaklaşık 1 yıl 9 aylık bir sürede Ermenistan’ın yükümlülüklerini yerine getirmemesidir. Yükümlülükler derken Ermeni silahlı güçlerinin Karabağ’dan hala çıkmamış olmasını kastediyorum. Üçlü bildiride Ermenistan böyle bir yükümlülük almıştı. Barış güçleri bölgeye girdiğinde Ermeni silahlı güçlerin oradan çıkması gerekirdi. Fakat hala orada Ermeni silahlı güçler bulunmaktadır. Onlar 3 Ağustos’ta bir kez daha provokasyona el attılar ve genç bir askerimiz şehit oldu. Buna yanıt olarak Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ‘Kısas’ operasyonu başlattı. Bu operasyonda düşmana sarsıcı darbeler indirildi. Aracıların yaptığı müracaatlar sayesinde 3 Ağustos akşam saatlerinde bu operasyon durduruldu. Ermenistan’dan bu provokasyonlara son vermesini talep ediyoruz. Ermenistan, yükümlülüklerini tam şekilde yerine getirmelidir. Gelecekte benzer bir eyleme bir daha kalkışmamalılar. Azerbaycan’ın bu konudaki yaklaşımı nettir. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü tam şekilde sağlanacaktır. Azerbaycan kendi egemen topraklarında herhangi yasa dışı Ermeni silahlı güçlerin bulunmasına müsaade etmeyecektir. Bu talebimiz geçerliliğini koruyor. Defalarca dile getirdik. Ermeni tarafının bunu ciddiye alması gerektiğini düşünüyoruz.”
Bayramov, 10 Kasım 2020 ve 12 Ocak 2021 tarihli üçlü bildirilerde yolların açılması ve özellikle Azerbaycan’ın batı illeri ile Nahçıvan’ın birleştiren yolun açılmasına yönelik maddeler yer aldığına ve Azerbaycan’a hiçbir kısıtlama uygulamadan geçiş sağlamanın Ermenistan’ın yükümlüğünde olduğuna vurgu yaptı.
Bu konuda Ocak 2021’de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya başbakan yardımcıları başkanlığında üçlü komisyon oluşturulduğunu kaydeden Bayramov, “Bu komisyon çalışmalarına başladı. Fakat 1,5 yıl geçmesine rağmen henüz sonuç yok. Ermenistan çeşitli bahanelerle bu konuyu yavaşlatmakla uğraşıyor. Tutumların belirli oranda yakınlaştığını müşahede ediyoruz fakat samimi bir niyet olsaydı bu konu çok önceden sonuçlanırdı. Burada açık konular ve büyük sorunlar yoktur ve biz bunu yapay yavaşlatma olarak kabul ediyoruz. Aynı zamanda Azerbaycan’ın kendi arazilerinde gördüğü işler bu konuya ne kadar ciddi yaklaştığının kanıtıdır. Azerbaycan bu projenin hayata geçirilmesinde kararlıdır.” şeklinde konuştu.
“Azerbaycan’ın Aras Nehri’ni geçerek İran üzerinden Nahçıvan’a ulaşacağı bir alternatifi var”
Müzakerelere paralel olarak Azerbaycan arazisinde Ermenistan sınırına kadar hem kara hem de demir yollarının inşaatının başarıyla sürdüğünü, kara ve demir yollarında işlerin yüzde 50’den fazlasının tamamlandığını aktaran Bayramov, “2023’te Azerbaycan kendi arazilerinde bu işleri tamamlayacaktır. Ermenistan tarafından bu sürecin çok yavaşlatılmasını göz önünde bulundurarak Azerbaycan aynı zamanda İran’la elde edilen mutabakata uygun olarak Aras Nehri üzerinde ilk köprünün yapımına başlamıştır. Bu durumda Azerbaycan’ın Ermenistan’dan geçmeden, Aras Nehri’ni geçerek İran üzerinden Nahçıvan’a ulaşacağı bir alternatifi vardır. Bu proje her durumda hayata geçirilecektir. Azerbaycan’ın ana karası ile Nahçıvan’la ve Nahçıvan üzerinden Türkiye ile ulaşımı hayata geçirilecektir. Ermenistan istese de istemese de bu hayata geçirilecektir. Bu, Ermenistan’a bölgesel kalkınma projelerinin dışında kalmaması için bir şanstır. Erivan yönetiminin ne gibi bir karar alacağı kendi işleri fakat Ermenistan tarafı doğru kararı kabul etmezse en büyük zararı da kendileri görecektir.” ifadelerini kullandı.
Bayramov, Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasındaki üçlü mutabakatta birçok madde bulunduğunu ve bu maddelerin büyük kısmının uygulandığını belirtti.
Azerbaycan’ın bu bildirinin tam uygulanması gerektiğini savunduğunun altını çizen Bayramov, şöyle devam etti:
“Burada seçici bir yaklaşım olmaz. En ciddi konu Ermenistan askeri güçlerinin tam şekilde Karabağ’dan çıkarılmasıdır. Bildirinin 4. maddesine göre barış güçlerinin bölgeye girmesine paralel olarak Ermenistan güçleri bölgeden çıkmalıdır. Barış gücü Kasım 2020’de bölgeye yerleşti. 2020’de Ermenistan güçleri oradan tam şekilde çıkmalıydı. Fakat şimdiye kadar bu olmadı. Azerbaycan bu maddenin tam şekilde uygulanmasında kararlı ve bunu Ermenistan’dan talep ediyor. Zengezur koridoru da Ermenistan’ın yükümlülüklerinden biridir. Bunu da Ermenistan sözlü olarak kabul ediyor fakat amelde yavaşlatıyor. Çeşitli bahanelerle Ermenistan-Azerbaycan normalleşme sürecine zarar vermenin kimseye faydası yoktur. Herkesten önce Ermenistan’ın kendisine fayda vermeyecektir. Ermenistan’ın bunu sonunda anlayacağını ümit ediyoruz.”
Azerbaycan Ermenistan’a barış anlaşması üzerinde çalışmaya başlamayı önererek kendi vizyon ve iradesini ortaya koyduğunu dile getiren Bayramov, ülkesinin, kalıcı ve sürdürülebilir barıştan yana olduğunu açıkça beyan ettiğini kaydetti.
Azerbaycan’ın bu çağrısının 1 yıl boyunca yanıtsız kaldığına işaret eden Bayramov, “2022 başlarında da Azerbaycan barış anlaşmasının temel ilkelerini açıkladı ve bunları Ermenistan’a da sundu. O temel ilkelerin tamamı uluslararası hukuka dayanmaktadır. Ermenistan da bunu kabul ettiğini açıkladı fakat burada da çeşitli bahanelerle barış anlaşması üzerinde çalışacak çalışma grubunun oluşturulmasından kaçındıklarını görüyoruz. Biz tüm yükümlülüklerimize saygı duyuyoruz ve karşı taraftan da bunu bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Büyükelçiliğimize yapılan saldırı kabul edilemez ve kınıyoruz”
Azerbaycan’ın Londra Büyükelçiliğine düzenlenen saldırıya da değinen Bayramov, “4 Ağustos’ta Azerbaycan’ın Londra Büyükelçiliğine radikal dini bir grup tarafından saldırı yapıldı. Orada vandalizm eyleminde bulundular. Azerbaycan olarak bunu kınıyoruz. Bu kabul edilemez. Başta kardeş Türkiye olmak üzere birçok ülke buna itirazını bildirdi. Bu süreçte sessiz kalmayan tüm ülkelere teşekkür ediyorum.” dedi.
Bayramov, İngiltere’nin ilgili kurumlarının saldırıya ilişkin kendilerini bilgilendirdiklerini aktararak “İngiltere’nin Bakü Büyükelçiliği maslahatgüzarı Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. İngiltere’den birinci talebimiz bu gibi durumun bir daha tekrarlanmaması için ciddi garanti verilmesidir. Bu İngiltere’nin Viyana Sözleşmesi’ne göre yükümlülüğüdür. Diplomatların güvenliği Viyana Sözleşmesi’ni kabul eden her devletin sorumluluğudur. Azerbaycan olarak biz bu konuya ciddi yaklaşıyoruz. Azerbaycan’daki tüm diplomatik misyonlar en üst düzeyde korunmaktadır. Aynı yaklaşımı İngiltere’den de bekliyoruz. Diğer beklentimiz, İngiltere’nin ilgili kurumlarının bu saldırının failleri ve arkasında duran isimlerin belirlenmesi yönünde çok ciddi araştırmalar yürütmesidir. Sonuçları bekliyoruz.” şeklinde konuştu.