Bakanlıktan yapılan açıklamada, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde konuşlandırılan Ermenistan silahlı kuvvetlerinin eylemlerine yanıt olarak Azerbaycan tarafından alınan tedbirlere ilişkin Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının Bakü yönetimince şiddetle reddedildiği ve kınandığı bildirildi.
Açıklamada, ‘Azerbaycan topraklarının Ermenistan’ın işgali altında bulunduğu dönemde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu eş başkanı olan Fransa’nın sorunun adil çözümünden ziyade işgal durumunun sürmesine daha çok katkı sağladığının unutulmadığı’ kaydedildi.
‘Ermenistan’dan bile daha aktifler’
Fransa’nın 2. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan karşıtı bir tutum sergilediği hatırlatılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Fransa’nın savaş sonrasında da bölgedeki barış çabalarının dışında kalarak süreci olumsuz yönde etkileyecek açıklamalar yaptığı ve ayrılıkçılığı destekleyen bir tavır sergileyerek kendisini bölgeden daha da izole ettiği çok iyi biliniyor.
Fransa’nın bu tutumu, bugün karşı karşıya olduğu sömürge bölgelerindeki mevcut durumdan ders almadığını ve bu konuda daha önceki politikalarını sürdürmeye devam ettiğini göstermektedir.
Fransız yetkililer Azerbaycan karşıtı açıklamalarda ve girişimlerde Ermenistan’dan bile daha aktifler.
Fransa’nın İslam ve Azerbaycan karşıtı politikaları ve iç işlerimize kabul edilemez müdahalesi gösteriyor ki, Fransa bu bölgeden ne kadar uzak olsa bölge için o kadar iyi olur.”
Fransa ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini de acil toplantıya çağırmıştı.
Avrupa’dan diğer açıklamalar
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “Çatışmaların derhal durdurulması ve Azerbaycan’ın mevcut askeri faaliyetlerine son vermesi çağrısında bulunuyoruz” ifadeleri kullanılırken taraflar diyaloğa dönmeye davet edildi.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel de sosyal medyadaki açıklamasında, gerçek bir diyaloğun oluşması için Azerbaycan’ın askeri faaliyetlerinin derhal durdurulması gerektiğini savundu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise taraflar arasında AB liderliğinde yürütülen müzakereleri desteklediklerini belirterek, Bakü yönetimine müzakere masasına dönme çağrısı yaptı.
Ne olmuştu?
Güney Kafkasya’da yer alan bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın nüfusunun büyük bir çoğunluğunu Ermeniler oluşturuyor.
Bölge 1923’te Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne (ASSC) bağlı özerk bölge (Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi, NKAO) statüsüne kavuştu.
1988’de Dağlık Karabağ’da Ermenistan ile yeniden birleşme hareketi başladı. 2 Eylül 1991’de Karabağ’ın Azerbaycan’dan bağımsızlığı ilan edildi ve adı Dağlık Karabağ Cumhuriyeti olarak değişti.
Azerbaycan, 1992’den 1994’e kadar bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetin kontrolünü ele geçirmeye çalıştı, kapsamlı askeri operasyonlar sırasında 30 bine yakın insan hayatını kaybetti.
1994’te taraflar ateşkes anlaşması yaptı, ancak cumhuriyetin statüsü bir türlü belirlenmedi. 2020’nin eylül ayının sonlarında Dağlık Karabağ’da çatışmalar yeniden başladı. 9 Kasım gecesi Azerbaycan ve Ermenistan, Moskova’nın desteğiyle silahların susması, tarafların işgal edilen mevzilerde kalması, esirlerin ve cesetlerinin takas edilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Laçin Koridoru’nu da kapsayan bölgede Rus barış gücü birliği konuşlandırıldı.
Geçtiğimiz yıl Erivan ve Bakü, Rusya, ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) arabuluculuğuyla geleceğe dönük barış anlaşmasını görüşmeye başladı. Geçtiğimiz mayıs ayı sonunda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Erivan’ın Sovyet sınırları içerisinde, yani Karabağ ile birlikte Azerbaycan’ın egemenliğini tanımaya hazır olduğunu açıkladı.
Eylül ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ermenistan yönetiminin Azerbaycan’ın Karabağ üzerindeki egemenliğini esasen tanıdığına dikkat çekti. Azerbaycan lideri İlham Aliyev, Erivan’ın tutumunu değiştirmemesi halinde Azerbaycan ve Ermenistan’ın yılsonuna kadar barış anlaşması imzalayabileceğini duyurdu.