Cezayir’deki sömürge yönetimi 5 Temmuz 1962’de sona ererken, Fransa’nın 132 yıl süren işgali, Cezayir’in servetinin yağmalanması ve ulusal kimliğinin yok edilmesinin yanı sıra ardında 5 milyondan fazla şehit bıraktı.
Ülkede, bağımsızlığın 60. yıl dönümünde çeşitli alanlarda Fransız etkisine karşı verilen mücadelede gelinen nokta tartışılıyor.
Tebbun, Fransız etkisine karşı mücadele veriyor
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Savunma Bakanlığı tarafından çıkartılan “El-Ceyş” adlı dergi için kaleme aldığı yazıda ülkedeki Fransız etkisine işaret etti.
Tebbun, “Başta eğitim olmak üzere istisnasız her alanda, ülkemizin bağımsızlık sonrasında karşı karşıya kaldığı durumu unutmamalıyız.” ifadelerini kullandı.
Cezayirlilerin sömürge döneminde okuma yazmadan mahrum bırakıldığını belirten Tebbun, o dönem halkın yaklaşık yüzde 90’ının okuma yazma bilmediğine dikkati çekti.
Tebbun, “Yine de Cezayirliler içinde bulunduğu şartlarla yüzleşerek, zorluklara karşı mücadele verdiler.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Tebbun dönemi, bir yandan Fransa ile ilişkilerde karşılıklı açıklamalar nedeniyle gerilime sahne olurken, diğer yandan Gençlik ve Spor Bakanlığı, Mesleki Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve son olarak Kültür ve Sanat Bakanlığının yazışmalarında, açıklamalarında ve tabelalarında Fransızca yerine Arapça kullanılmaya başlandı.
Cezayir’in üçte biri Fransızca konuşuyor
Cezayirli tarihçi Amir Rahile, AA muhabirine, Fransa’nın sömürge döneminin ülkedeki eğitimi ve kültürel yapıyı nasıl etkilediğini anlattı.
Rahile, “Fransa’nın 1830 yılında Cezayir’i sömürgeleştirdiği sırada okuma yazma oranı yüzde 90’dı, 1962’de ülkeyi terk ederken okuma yazma oranı yüzde 10’a kadar düşmüştü.” dedi.
Fransa’nın Cezayir’de “yerleşimci sömürgecilik” yaptığını vurgulayan Rahile, Fransa’nın “Cezayirlileri Avrupalılaştırma amacı taşıdığını” dile getirdi.
Rahile, “Fakat Fransa, bu projesi karşısında İslam’ı ve Arapçayı buldu. Bu nedenle İslam’ı ve Arapçayı kısıtlayarak yerine Fransızcayı yaymaya çalıştı.” diye konuştu.
Fransa’nın sömürge dönemindeki etkisine Cezayir halkının karşı koymaya çalıştığını ifade eden Rahile, bu nedenle serbest eğitim verilmeye başlandığını aktardı.
Uluslararası Frankafoni Örgütünün bu yıl açıkladığı verilere göre, Cezayir’deki 45 milyon nüfusun yaklaşık 15 milyonu Fransızca konuşuyor.
İngilizceye yönelim
Cezayir’de son yıllarda birçok bakanlık Fransızca yerine Arapça kullanımına geçerken, eğitimde İngilizceye yer verilmesi de gündemde.
Cumhurbaşkanı Tebbun, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından 19 Haziran’da yaptığı açıklamada, ortaokul düzeyinde İngilizce eğitimine başlanacağını duyurdu.
İngilizcenin küresel bir dil olduğunu belirten Cezayirli tarihçi Rahile, Cezayir’de İngilizcenin Fransızcanın yerini aldığı yönündeki söylemlerin ise henüz gerçeği yansıtmadığını dile getirdi.
Rahile, eğitim uzmanlarının da İngilizcenin Fransızca yerine ikame edilmesinin mümkün olmadığı ve ülkenin gerçeğiyle uyuşmadığı görüşünü taşıdığını aktardı.
Bağımsızlıktan bu yana dil meselesinin gündemde olduğuna dikkati çeken Rahile, 70 ve 90’lar arasında Fransız etkisini sınırlama önerisinin koşullu olduğunu, bilimsel ve akademik çalışmalara dayalı değil de Fransa’yla ilişkilerdeki gerilimlerle bağlantılı şekilde ilerlediğini söyledi.
Cezayir Ulu Camii’nin sembolik anlamı
Cumhurbaşkanı Tebbun, Ağustos 2020’de Cezayir Ulu Camii’nin açıldığını duyurdu. Yetkililer, bu caminin, Suudi Arabistan’daki Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi’den sonra dünyanın üçüncü büyük camisi olduğunu belirtti.
Caminin yapıldığı başkent Cezayir’in El-Muhammediye Mahallesi’nin seçiminin de sembolik bir anlamı vardı. Cami, Fransız Kardinali Charles Lavigerie adına 1886’da sömürge döneminde inşa edilen misyonerlik okulunun enkazı üzerinde yükseltildi.
Chelef Üniversitesi Felsefe Profesörü Milud Belaleh, Cezayir Ulu Camii’nin kültürel, ekonomik ve turistik boyutuna ek olarak, Haçlı sömürge eğilimine karşı dini bir sembol taşıdığını ifade etti.
Belaleh, caminin, geçmişte Haçlı işgaline ve Charles Lavigerie liderliğindeki Katolik inancını yerleştirme girişimlerine karşı şiddetli direnişe tanık olan bir kıyı boyunca inşa edilmesinin tesadüf olmadığını dile getirdi.
Cezayir Ulu Camii’nin, Cezayir topraklarında haç karşısında İslam dininin zafer işaretini taşıyan sembolik bir kale olduğunu aktaran Belaleh, caminin ismini Hazreti Muhammed’den alan mahallede yapıldığını, bölgenin Lavigerie yerine Muhammediye Mahallesi olarak anıldığını kaydetti.
Belaleh, Cezayir devletinin bağımsızlıktan bu yana sömürgeciliğin hedef aldığı kimlik unsurlarını restore etme çabalarıyla ilgili olarak ise şunu söyledi:
“Cezayir, hala milletin ruhu olduğuna inandığı Arapça ve İslam diniyle kültürel ve tarihi kimliğini güçlendirmeye çalışıyor.”
“Sömürge karşısındaki mücadele devam ediyor”
Ülkedeki en büyük İslami eğilimli parti Barış Toplumu Hareketi Başkanı Abdurrezzak Mukri, 29 Haziran’daki açıklamasında sömürge dönemini yücelten bir Fransız vekile “sömürgeye karşı mücadelenin devam ettiği” ifadesiyle yanıt verdi.
Mukri, “Cezayir’de savaş devam ediyor, bunun gibiler, onları her cephede yendiğimizi anlasınlar diye kültürel, ekonomik ve tüm alanlarda tam bağımsızlık sağlanana kadar da bitmeyecek.” ifadelerini kullandı.
Fransız kültürüne bağımlılığın tezahürlerinin de devam ettiğini kaydeden Mukri, bu durumun, devlet kurumlarındaki görevlilerin yanı sıra toplumdaki seçkin kesimlerin kendi aralarında ve çocuklarıyla Fransızca konuşmasında müşahede edildiğini aktardı.
Mukri, ayrıca bu durumun, iki cümle Fransızca konuşmayı bilmeyen ancak babalarının ve dedelerinin dilini ihmal ederek dükkânının adını Fransızca yazan vatandaşta da görüldüğüne dikkati çekti.