Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İçinde yaşadığımız toplumda farklı çıkarları, farklı şartları paylaşmaktan, bunlardan kaynaklanan sorunlara maruz kalmaktan doğan görüşler, düşünceler ve çözüm önerileri vardır. Olması da son derece tabi ve gereklidir. Muhkem bir demokrasi kültürü bu yolla vasat bulacaktır.” diye konuştu.
Demokrasinin var olabilmesi, işlevsellik kazanabilmesi, hak ettiği itibara kavuşabilmesinin sözle değil, öz ve içerik açısından benimsenmesiyle mümkün olduğunu kaydeden Bahçeli, bunun vasıtasının da sosyal ve siyasal yapıda düşünce açısından doğal görülen farklılıklara saygı duyularak, meşruiyet ve hukuk alanı içinde kalmak kaydıyla serbestçe ifade edilebilmesi olduğunu söyledi.
Nükseden bunalımların kökeninde sağlıklı bir iktidar-muhalefet ilişkilerinin kurumsallaşmamasının yattığını dile getiren Bahçeli, “Böylesi bir ortamın yokluğu, bir yandan siyasi sistemin çözüm ve değer üretme kabiliyetini ortadan kaldırırken öte yandan meşruluk ve çoğulculuk tartışmalarını da ister istemez beraberinde getirmektedir.” ifadelerini kullandı.
Ülkedeki demokratik uzlaşma kültüründen mahrumiyetin, hedeflenen siyasi istikrarın tesisi yönünde ciddi bir engel olduğunu ifade eden Bahçeli, MHP’nin, uzlaşma kültürünün eksikliğine vurgu yaptığını ve işbirliği yapıcı muhalefet ve yol gösteren eleştiriler ile yeni bir siyaset anlayışının yerleşmesine ön ayak olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yeni bir sayfa açıldığını, siyasi ve ahlaki uzlaşmanın güzelliklerle dolu mecrasına geçildiğini belirten Bahçeli, “Cumhur İttifakının gayesi; yeni sistemin ilke ve kurumlarıyla olgunlaşıp, kökleşmesini temin etmek, bunun yanında siyasetteki katılıkları yumuşatarak, kutuplaşmaları törpülemektir. MHP, özellikle uzlaşma kültürüne sahip olmayan, kendinde güç vahmetmeye başlayan siyasi partilerin toplumsal huzursuzluğu derinleştirdiğine inanmaktadır. Türk siyasetinin aştığı zorlu merhaleler dikkate alındığında bu eğilim siyasal anlamda bir geriye kıvrılıştan başka bir anlam taşımayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Demokrasi ve siyasi etik tartışmalarının sürekli gündemdeki sıcaklığını koruduğunu kaydeden Bahçeli, demokrasinin yaşayıp gelişebileceği manevi iklimin vazgeçilmez ihtiyaçlarının temiz ve namuslu siyasetin ahlaki temelleri ile demokratik meşruiyetin icapları gibi ana sorunların bu tartışmaların merkezinde yer aldığını belirtti.
Türk demokrasinin güçlü temellere kavuşmasında önemli mesafeler katedildiğini anlatan Bahçeli şunları kaydetti:
“Mühürlü kalpler görmese de Türkiye’nin bahtı açık, milli birlik ve dayanışma ruhu düne nazaran daha da sağlamdır. Amacı ülkeye ve millete hizmet olan siyasetin ahlaki değerlerle bezenmesi bize göre bir mecburiyettir. Siyasetin ikbal aracı olarak görülmesi ve demokratik rekabete dayalı hizmet yarışı olan seçimlerin menfaat ve ihtiras yarışına dönüştürülmesi namuslu siyaset anlayışıyla örtüşmeyecektir. Bu tehlikeyi herkesin idrak etmesi ve ahlaki sınırlarda kalması zaruridir. Vatandaşlarımızın aldatılması, umut tacirliğinin kamçılanması, yalanın egemenlik kurması, halk dalkavukluğunun öne çıkması ve demagojinin geçer akçe görülmesi, açıkça millet iradesine fesat karıştırmaktır. Bunun adı da işin özünde milli irade gaspıdır. Nihayetinde milli iradeyi gasbetmek için hezeyandan hezeyana koşan palavracı siyaset meddahlarının hala varlığı, ahlaki temele yaslanan dürüst ve namuslu siyaset anlayışının yeterince kök salamadığına da işarettir.”