MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili aktif diplomasisinin, yoğun telefon mesaisinin, liderlerle kurduğu bire bir temasların ateşkes ve barış ümitlerini canlı tuttuğunu ifade etti.
Dünyanın bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini belirten Bahçeli, Türkiye’nin, siyasi ve stratejik konumu gereğince Rusya ile Ukrayna arasındaki vahim çatışmaları yatıştıracak, bu konuda arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmış durumda olduğunu söyledi.
Rusya’nın mütecaviz askeri operasyonlarının son bulması ve ateşkes ortamının mutlak surette tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın ekonomik, ticari, insani ve vicdani faturasının gittikçe ağırlaştığı görülmektedir. Masumlar hedef alınmaktadır, can kayıpları fazlalaşmaktadır, insani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır, sınırlar yerinden yurdundan kopan insanlarla dolup taşmaktadır. Sadece Türkiye’ye gelen Ukraynalı sayısı şu ana kadar 20 bini bulmuştur.” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya’nın hem diyaloğa hazır olduğunu açıklaması hem de hunhar saldırılarına devam etmesi stratejik bir oyalamadan başka bir manaya gelmediğini dile getiren Devlet Bahçeli, “Karşımızda Rusya’nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık değil, tek taraflı bir işgal tahakkümü söz konusudur. Burada asıl ve öncelikli sorumluluk Rusya’nındır. Çünkü ilk kurşunu atan, Ukrayna topraklarına musallat olan Rusya’dır.” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu’na Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanlarını davet etmesi, bu davete iki ülkenin dışişleri bakanlarının gelmeye karar vermeleri ve 10 Mart’ta tarihi buluşmanın yapılacak olmasının her şeye rağmen kayda değer ve ümit verici bir gelişme olduğunu belirten Bahçeli, “Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Sayın Dışişleri Bakanımızı kararlı, samimi ve ısrarlı diplomatik çabalarından dolayı yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum.” dedi.
Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların orta vadede etkilerinin görülebileceği, ancak Rusya’nın birbirine bağımlı uluslararası ekonomik sistemden tamamen dışlanmasının çok yönlü mahsurlarının olacağını ifade eden Bahçeli, “Bize kalırsa uygulanan ekonomik ve finansal ağırlıklı yaptırımların sürdürülmesi her ülkeyi zora sokacaktır.” diye konuştu.
Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların kazananı değil, sayıca kalabalık kaybedenler kulübü olacağını belirten Bahçeli, “Savaşın sürmesi, daha vahimi uzaması, ticaret kanallarını tıkayacak, diyalogları kapatacak, ülke ekonomilerini koronadan sonra öngörülmesi çok zor olan şiddetli bir türbülansa sokacaktır.” dedi.
Stokçulara tepki
Bahçeli, bugünkü riskli ve sisli gündem akışı içinde, bilhassa stokçuluk ve spekülasyon yaparak haksız kazancına haysiyetsiz kazanç eklemenin hesabını yapan “damgalı ahlaksızların” tekrar bitlerinin kanlandığını anlattı. “Bunlarda vatan sevgisi, Allah korkusu yoktur, utanmaları kalmamıştır.” ifadesini kullanan Bahçeli, insanların refahına, kesesine, gıda güvenliğine ket vuranların gözünün yaşına bakılmaması gerektiğini söyledi. Bahçeli, “Talebi kamçılayarak ayçiçeği yağının fiyat artışını tetikleyen fırsatçılar, rafların boşalmasıyla birlikte internette oluşan kara borsada sanki altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır.” diye konuştu.
5 litrelik yağın fiyatı bir gün içinde 150 lira sınırına dayandığını belirten Bahçeli, İstanbul ve Ankara’daki marketlerde milletin asaletine yakışmayan ilkel görüntülerin herkesin yüreğini sızlattığını kaydetti.
1 ya da 1,5 aylık tüketime yetecek ayçiçeği tohumu ve ayçiçeği yağı kaldığına dönük iddialar bütünüyle yalan, aldatma, saptırma olduğunu dile getiren Bahçeli, “Çok nazik ve hassas günlerden geçtiğimiz bir sırada, iç işgal cephesinin yağ üzerinden gerçek dışı beyanlarla toplumsal panik halini körüklemesi en hafif tabirle şerefsizliktir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur”
Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefinin yine CHP olduğunu belirten Devlet Bahçeli, “Ey CHP, bir kez olsun bizi şaşırtın, numune de olsa bizi yanıltın. Bu kadar mı nefret dolusunuz? Bu kadar mı öfkenize yenildiniz? Akaryakıt ve yağ kuyruğundan bahseden siyasi keneler, asıl siz söyleyeniz, kimin kuyruğu, kimin uyruğu, kimlerin uydusu oldunuz?” diye sordu.
“Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur.” diyen Bahçeli, “Bugünkü CHP vaziyet almışken, milli güvenliğimizin, milli ekonomimizin, milli birlik ve dayanışma ruhumuzun dış kaynaklı saldırı ve suikastlara uğramasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Zalimlerin vekaleti CHP’dedir. Küresel emperyalizmin kanlı eli CHP’nin üzerindedir.” diye konuştu. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın bu zorlu döneminde, ülkemizde muhalefet kisvesi altında fitneye muhafızlık, iç işgal cephesine muavinlik yapmak adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir, vatanseverlik hiç değildir. Ucuz yağ alabilmek için marketlere yığınak yapılması, insanlarımızın birbirinin üstüne çıkma pahasına yağ almak için telaşlanması bize yakışmayan, vakarımızı ve sağduyumuzu yansıtmayan köhne görüntülerdir. Yağsız yemek olur da, yarınsız Türkiye olmaz, olamaz. Hamdolsun yağımız da var, yakacağımız da var, unumuz da var, tuzumuz da var. Tedavüle sokulan yalan haberlerin kime ne faydası vardır? Patlıcanın, patatesin, soğanın, domatesin yerini şimdi de yağ mı almıştır? Gerekirse kendi yağımızla kavruluruz, gerekirse yüreklerimizin yağını eritiriz, ama arık etten yağlı tirit olmayacağını da pekala bilir ve bu tiplerin yüzlerine vururuz. Bir eli yağda bir eli balda olan çapulcuların ortalığı velveleye verip bunun üzerinden siyasi rant elde etme niyeti bir defa yüzsüzlüktür, art niyetliliktir, Türkiye’ye sırtından hançer vurmaktır. Vurguncuların yakasına yapışmak zorundayız. Fırsatçıların, fesat yuvalarının, karaborsa şebekelerinin üzerine gitmeliyiz. Spekülatörleri doğduklarına pişman etmeliyiz.
Toplumsal huzura kast etmeyi hedefleyen mihrakları yağ bağlamış doymaz kursaklarıyla hesaba çekmeli, burunlarından fitil fitil getirmeliyiz. Marketlerde yağ kuyruğu oluşmasına kimler sebep olmuşsa bunun bedelini Türk mahkemeleri önünde ödemelidir. Bunlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bilinmelidir ki yağımıza kıymazsak çöreği kuru yeriz. Emperyalizmin dönen çarkında yağ olanların, Batı’ya yağcılık yapanların, Türkiye düşmanlarıyla ballı börekli hale gelenlerin tuzaklarını bozacağız, tezgahlarını kıracağız, oyunlarını alt üst edeceğiz. Biz yağa değil kana bakarız kana. O kan ki tertemiz millet iradesidir. O kan ki, muhtaç olduğumuz kudretin ta kendisidir. O kan ki Türk milletinin hayat ve varlık kefaletidir. O kan ki, istiklalimizin ve istikbalimizin kefilidir. Yağdanlıklara diyorum ki, yağcılarda ineceksiniz, yağa leke düşürmenin sonuçlarına katlanacaksınız, yağdan yeni bir kriz konusu çıkarmanın hesabını vereceksiniz.”
Bahçeli, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneğinin, Azak Denizi’nde Türkiye’ye ait 15 geminin geçişine izin verilmemesiyle ülkedeki yağ stoklarının azaldığını ve durum böyleyken Nisan ayının ortasına kadar yetecek yağ kaldığına ilişkin açıklamasını da eleştirdi.
“Eski çamlar bardak olmuştur”
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i “siyasi istikrarsızlık yıllarına duyulan özlem, müdahale edilen, iradesi ipotek altına alınan bir döneme özenti” olarak niteleyen devlet Bahçeli, aynı yoldan giderek farklı bir yere ulaşılamayacağını söyledi. “Parlamenter Sistem’in günahıyla sevabıyla Türkiye şartlarında miadını doldurmuş, arıza sinyali veren bu sistemin bakım, tamir ve onarım imkanı ise kalmamıştır.” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetim hayatımıza kalıcı bir soluk, güçlü bir irade, etkin ve hızlı karar alma mekanizması kazandırmış, parlak bir reform olarak milletimizin baş tacı haline gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ertelenemez milli ihtiyacın ve beka hassasiyetinin ortak akılla birleşmesinden doğmuş ve doğrulmuştur. İkinci 28 Şubat bildirisiyle açıklanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem taslağının esas itibarıyla omurgası kırık, hedefleri dökük, hüviyeti siliktir. Yeni hiçbir şey söylenmemiştir. 6 partinin kuru gürültüsü tamamıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşıtlık üzerine bina edilmiştir. Yani etki-tepki üzerine şekillenmiş reaksiyoner bir sistem teklifi karşımızdadır. Zillet ittifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır. Eski çamlar bardak olmuştur. Köprünün altından çok sular akmıştır. Züğürt bezirgan eski defterleri karıştırırmış. Boşuna söylenmemiştir: Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiş. Zillet ittifakı eski hamam eski tastır.
6 artı 1 formatlı zillet ittifakı, milletimizin beklentilerini, dünyanın yeni eğilimlerini, devletimizin yüksek hedeflerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne niye gerek duyulduğunu anlamaktan, algılamaktan ve analiz etmekten mahrumiyet içinde kıvranmaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu, sen rahat ol, ağılda oğlak doğsa dere boyunda otu biter. Ekmeğini kendi yapan yükünü de kendi kaldırır. Eğer bu sözlerimden bir şey anlamadıysan, kafan almadıysa, demek istediğim şudur: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk milleti kurmuş ve kabul etmiştir. Koruyup geleceğe imanla ve kutlu bir iradeyle taşıyacak olan da Türk milletidir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in gerçek ismi, güçlendirilmiş palavra sistemidir, güçsüzleştirilmiş Türkiye’ye çağrıdır.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istediğini öne süren Bahçeli, şunları söyledi:
“Türkiye’nin ayağından çekiştirmeyi düşünüyor. Krizler olsun, hükümetler düşsün, koalisyon pazarlıklarında kavga gürültü olsun hesabı yapıyor. Türkiye’nin yerinde saymasını, dahası geriye sarmasını projelendiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçti Bor’un pazarı, haydi sür merkebini Kandil’e. Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin yönetim hayatına hakimdir, Cumhur İttifakı da Türk milletinin hadimidir. Zilletin güçlendirilmiş palavra sistemi çürük elmadır. Bizim çürük çarıkla oyalanacak ne arayışımız ne de arzumuz vardır.”
“Kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz”
Bahçeli, 12 Mart’ta kabul edilen İstiklal Marşı’nın yürekleri bağımsızlık için çarpan kahramanların cephelerde savaşmaya devam ettiği, zaferin henüz gerçekleşmediği bir sırada yazılan bu muhteşem manzume, başarıya olan milli inancın ve kararlılığın tecellisi olduğunu ifade etti.
Bahçeli, “İstiklal Marşı’mız, Milli Mücadele’yi ruhunda hissederek mısralara döken bir mütefekkirin şahsi hissiyatı ve yalnızca yaşadığı dönemin hatıralarını yansıtan bir eser değil, aynı zamanda ayağa kalkmaya karar vermiş Türklüğün bedeli kanla ödenmiş bağımsızlık beyannamesidir.” dedi.
Mısralara dökülerek tarihin içinden gelen bu kutlu sesin “Ezelden beri hür yaşamış” millete zincir vurmaya hala çabalayan çevreler için de caydırıcı ve uyarıcı bir anlam ihtiva ettiğini dile getiren Bahçeli, “İstiklal Marşı’mızın anlamından habersiz olanlar Türk milletinin en umutsuz anlarda neleri başarabileceğini bir kez daha ibretle hatırlamalıdır. Bugün hepimize düşen en büyük görev, İstiklal Marşı’mızda anlamını bulan mücadelenin şuuruna vararak ecdadımızın emaneti olan vatanımıza sahip çıkmak ve Cumhuriyet’imizi sonsuza kadar yaşatmaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de “yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden” bütün aziz şehitlere, kahramanlara ve bir fazilet timsali olan vatan şairi Merhum Mehmet Akif Ersoy’a en derin şükran hisleriyle Allah’tan rahmet diledi.