Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, önlerinde iki siyasi olayın bulunduğunu, bunlardın birinin 17 Mart 2024’te gerçekleşecek 14. Olağan Büyük Kurultay’ları, diğerinin de 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimi olacağını dile getirdi.
Büyük kurultaylarının demokratik ve hukuki çatısının, ilçe ve il kongrelerinin tamamlanmasıyla örüldüğünü anlatan Bahçeli, “Bu kapsamda 9 Ağustos 2023 tarihinde başlayan kongre sürecimiz, Büyük Kurultayımızla taçlanacak ve noktalanacaktır. Çok şükür ilçe ve il kongrelerimiz başarıyla, sağduyuyla, heyecanla ve yüksek katılım eşliğinde tezahür etmiş, sırayı da büyük kurultayımız almıştır.” diye konuştu.
Seçilen il ve ilçe başkanları ile yönetim kurullarında görev alacakları da kutlayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz siyaseti yaptık mı adam gibi yaparız, şevkle yaparız, coşkuyla yaparız, el ele yaparız, omuz omuza yaparız, her birimiz bayrak olur, vatan olur, birbirimizin kefili ve can beraberi oluruz. Dava arkadaşlığında kader de paylaşılır, keder de paylaşılır, kefen de paylaşılır. Bizim mücadelemizde cesaret vardır, mertlik vardır, millete sevda vardır, dürüstlük vardır, saygı ve sevgi esastır. Başkaları gibi çıkarların peşinde, siyasi hırsların izinde koşmadık, koşmayız, mesele Türkiye ve Türk milleti oldu mu hiçbir şey de sınır tanımayız.”
Yerel seçimler için hazırlıkların sürdüğünü dile getiren ve program hakkında bilgi veren Bahçeli, Cumhur İttifakı olarak, Cumhuriyet’in yeni yüz yılında, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağın üzerine sıçratacaklarını belirtti.
MHP ve Cumhur İttifakı olarak vatandaşla iç içe, yan yana ve aynı istikamette olduklarını vurgulayan Bahçeli, “Hayatın her anında insanımızla buluşuyoruz, hıyanet, hamakat ve hamaseti, birlik ve beraberlik ruhuyla buruşturup atıyoruz. Biz, bir insanın kaftanına değil, kafasının içine, kalbinin nasıl attığına bakıyoruz. Biz, rütbeye, unvana, şöhrete değil; adam mı değil mi ona dikkat ediyoruz.” ifadesini kullandı.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları
Bahçeli, bazı siyasetçi ve iş insanlarıyla 1972’de İsrail’e giden bir gazetecinin Mescid-i Aksa’da rastladığı ve orada nöbet tutan Iğdırlı Osmanlı askeri Onbaşı Hasan’ı anlattığı konuşmasında, Mescid-i Aksa’yı bekleyen, hürmet ve hayranlıkla andıkları Hasan Onbaşı’nın 1982’de hayata gözlerini yumduğunu hatırlattı.
Hasan Onbaşı hayata gözlerini yumsa da “kapalı gözleri açtığını” ifade eden Bahçeli, “Bugün ise nöbet manen ve gıyaben bizlerdedir. İşte Kudüs bizim için budur, işte Mescid-i Aksa’ya bakışımız aynısıyla böyledir.” değerlendirmesinde bulundu.
Şair Mehmet Akif İnan’ın “Mecsid-i Aksa” şiirinden iki dörtlük okuyan Bahçeli, devamında şunları kaydetti:
“400 yılı aşan bir süre hakimiyetimiz altında adalet, hakkaniyet, şefkat, hoşgörü ve huzurla yönetilen Harem-i Şerifimizin kalpgahı Kudüs, 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edilmişti. O gün bugündür Kudüs ağlıyor, Gazze ağlıyor, samimi Müslümanlar feryat figan ediyor. O günden beri mabetlerimizin kanı çekiliyor, ahı yükseliyor, mazlumların göz pınarlarından sicim gibi yaşlar akıyor. Harem-i Şerif’in içinde yer alan Mescid-i Aksa bu yüzden hüzünlü, Kubbetüs Sahra bu nedenle mahzun, Filistinli kardeşlerimiz bu sebeple gariptir. Kudüs İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır. Merhum Falih Rıfkı Atay’ın meşhur eserinde anlatılan Zeytindağı, Kudüs’tedir. Kudüs, mukaddesatımızın namus kilididir. ‘Gitti’ demekle gitmez, ‘düştü’ demekle düşmez, ‘İsrail’in’ demekle bu tartı bu sıkleti çekmez, çekemez, çekmeyecektir. Sanmasınlar sadece Kudüs, sadece Gazze İslam’dır, buraların dağı İslam’dır, taşı İslam’dır, kuşu İslam’dır, kurdu İslam’dır, havası İslam’dır, toprağı İslam’dır ve koruyucusu Allah’tır.”