Güney Kore’nin Naver gazetesinin yazılı sorularını cevaplayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile Güney Kore’nin uzun süreli ve özel bağlarından memnuniyet duyduğunu, 2012’den bu yana iki ülke arasındaki “stratejik ortaklığın” ilişkileri geliştirmede etkili olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, Türkiye ve Güney Kore’nin bölgelerindeki istikrarın dayanak noktaları olduğunu belirterek her iki ülkenin barış ve güvenliği en üst düzeyde tuttuğunu, bu amaçla her türlü çabayı gösterdiğini aktardı.
Türkiye ile Güney Kore’nin ikili ticareti sürdürülebilir hale getirmek için birlikte çalışmaları gerektiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Bu amaçla merkez bankalarımız arasındaki swap anlaşması temelinde ticari ilişkilerimizde ulusal para birimlerimizi kullanabiliriz.” ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Ankara ile Seul arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin de istikrarlı şekilde geliştiğini belirterek Güney Kore’nin, Türkiye’nin Doğu Asya’da Serbest Ticaret Anlaşması yaptığı ilk ve tek ülke olduğunu hatırlattı.
Güney Koreli şirketlere yatırım çağrısı
Bu durumun ekonomik iş birliğini güçlendirdiğini ve ekonomik bağları derinleştirmek için yeni yollar açtığını kaydeden Çavuşoğlu, “Daha fazla Güney Koreli şirketin ülkemizde yatırım yapmasını istiyoruz. Küresel tedarik zincirleri değişirken, Güney Koreli şirketler Türkiye’nin Avrupa’dan Afrika’ya kadar çok çeşitli pazarlara erişiminden yararlanabilir.” ifadelerine yer verdi.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin araştırma ve kalkınma iş birliğini geliştirme konusunda istekli olduğunun altını çizerek özellikle Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya’da Türk ve Güney Kore uzmanlık ve bilgi birikimini bir araya getirerek üçüncü ülkelerde iş birliği yapılabilecek alanlar olduğunu hatırlattı.
Öte yandan Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki güçlü bağlara ek olarak Türkiye ve Güney Kore’nin uluslararası forumlarda, özellikle Birleşmiş Milletler (BM), G20 ve MIKTA (Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya) gibi platformlarda yakın iş birliği geliştirdiğini bildirdi.
“Yeniden Asya Girişimi” vurgusu
2019’da Türkiye’nin Asya politikalarında yeni stratejik vizyonunu tanıttığını anımsatan Çavuşoğlu, “Yeniden Asya girişimimiz, Türkiye’nin Asya ülkeleriyle ilişkilerini kapsamlı ve bütüncül bakış açısıyla düzenlemeyi amaçlıyor. Türkiye’nin kıta ile alışverişine yeni bir yaklaşım sunuyor.” ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, kıtadaki bölgelerin, alt bölgelerin ve ülkelerin çeşitliliği ve özel ihtiyaçlarını dikkate alarak karşılıklı yarar temelinde yenilikçi iş birliği alanlarının sunulduğu yeni fırsatları keşfetmek istediklerini vurguladı, bunun uzun vadeli bir çaba olduğunu kaydetti.
İlk aşamada, esas olarak ortaklarla ticari ve ekonomik iş birliğini geliştirmeye odaklandıklarına işaret eden Çavuşoğlu, bağlantı, lojistik ve ulaşım, savunma sanayisi, enerji, dijital teknoloji, finans ve kültürel alışveriş gibi çok çeşitli alanlarda ortak çıkar ve hedeflere dayalı somut sonuçlar elde etmeyi umduklarını belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Asya erişimini geliştirmek için kazan-kazan ortaklıkları kurmayı dört gözle beklediklerini bildirerek “Yeniden Asya Girişimi” kapsamındaki gelecek projeler için 2 yıl içinde gerçekleştirilecek eylemlerin envanterini hazırladıklarını aktardı.
Söz konusu eylem noktalarının, karşılıklı yarar sağlayan iş birliği şemaları ve projeleri oluşturmayı amaçladığını belirten Çavuşoğlu, bu noktaların değişen koşullara ve ihtiyaçlara göre zaman içerisinde güncelleneceğini ve ayarlanacağını kaydetti.
Türkiye ile Asya arasında köklü bağlar var
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Asya ile köklü bağları olduğuna dikkati çekerek “Yeniden Asya girişimimiz bu derin kökleri, bizim için daha parlak gelecek sağlayacak kazan-kazan iş birliğine dönüştürmek için bir vizyona sahip.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve Güney Kore’nin, Afganistan’dan ağustostaki tahliyeler sırasında ve öncesinde iki uzun süreli kardeş müttefik olarak omuz omuza durduğunu anımsatan Çavuşoğlu, o zamandan beri Afganistan’da yeni bir siyasi gerçeklik olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, şu an diplomatik sermayeye yatırım yapma ve insani çabaları oraya odaklama zamanı olduğunu bildirerek “Bu stratejik ülkede mevcut insani ve ekonomik krizin göz ardı edilmesi, bölgesel istikrarsızlık, düzensiz göç akışları ve terör faaliyetlerinde artış risklerini beraberinde getirecektir.” ifadesini kullandı.
Taliban ile kademeli ilişki çağrısı
Bu amaçla gerçekçi olarak ileriye dönük en iyi yolun, Taliban ile kademeli angajman kurulması olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu anlayışla Türkiye’nin Kabil Büyükelçiliğinin açık tutulduğunu ve Taliban’ın kurduğu Afganistan geçici hükümetinde Dışişleri Bakan Vekili olarak görev alan Emirhan Muttaki’yi 14-15 Ekim’de Ankara’da ağırladığını aktardı.
Çavuşoğlu, uzun süredir NATO müttefiki ve Avrupa Birliği (AB) adayı Türkiye’nin, bölgesel ve küresel güvenlik ve istikrara önemli katkılarda bulunan Avrupa-Atlantik güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“Çatışmalar ve krizlerle çevrili bir bölgenin kalbinde yer alan benzersiz coğrafi konumumuz, birden çok kaynaktan gelen bölgesel risk ve zorluklara karşı proaktif ve kapsamlı yaklaşım benimsememizi zorunlu kılıyor.”
Türkiye gibi krizlerle dolu bir bölgede hareketsizliğin maliyetinin çok yüksek olabileceğini kaydeden Çavuşoğlu, sorunların zaman geçtikçe daha da karmaşık hale gelme eğiliminde olduğuna işaret etti.
Barış, güvenlik ve istikrarın tesisinin önünde engeller var
Çavuşoğlu, bölgede kalıcı barış, güvenlik ve istikrarın tesisi önünde çeşitli engellerin bulunduğuna işaret ederek uzun süredir devam eden Filistin-İsrail ihtilafında Türkiye’nin iki devletli çözümün sesli bir destekçisi olduğunu, bunun ise başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, İsrail ile barış içinde yan yana yaşaması anlamına geldiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” mottosuyla daha eşitlikçi bir sistemi savunduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “Bu bağlamda önem arz edecek önemli bir husus daha demokratik, hesap verebilir, şeffaf ve etkili bir BM Güvenlik Konseyinin önündeki en büyük engel olan veto imtiyazının kaldırılmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye ve Güney Kore’nin, New York’ta reform müzakerelerine aktif katılan ve BM Güvenlik Konseyini daha “amaca uygun” hale getirme hedeflerini paylaşan “Mutabakat için Birleşme” grubunun üyeleri olduğunu anımsattı.
Dünyada yeni bölünmeler yaratmaktansa tüm ulusları birleştirmek için ortak zeminler aranması gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, BM reformu ile daha adil bir dünya çağrısı yaparak bu gerçeğin öneminin altını çizdiğini kaydetti.