Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye’deki Esed rejimi dışişleri bakanları ile toplantının Moskova’da olacağını ve Rusya’nın İran ve Esed rejimi ile görüştükten sonra tarih konusunda dönüş yapacağını belirterek, “Mayıs ayının ilk 10 günü içinde dışişleri bakanı düzeyinde toplantı gerçekleştirilmesi büyük bir olasılık.” dedi.
Çavuşoğlu, TRT Haber canlı yayınında gündemi değerlendirdi.
Sudan’da iç savaşın başlamasının herkesi derinden üzdüğünü söyleyen Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşan iki tarafın komutanları, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu ile telefonda görüşerek Türkiye’nin düşünce ve temennilerini paylaştığını ve arabuluculuk yapabileceklerini söylediğini aktardı.
Çavuşoğlu, tüm Sudan halkının Türkiye’ye saygı duyduğunu ve hürmet gösterdiğini vurgulayarak, “Her iki komutan da daha önce Türkiye’de bulundu. Geçtiğimiz dönemdeki olaylarda da zamanında önünde protesto yapılmayan tek büyükelçilik biziz. Çünkü herkes, Türkiye’nin burada objektif olduğunu, herhangi bir tarafı tutmadığını, tam tersine barış için çaba sarf ettiğini biliyor.” diye konuştu.
Olaylar başladığında zorlandıklarını, her yerde çatışma olduğunu anlatan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Hartum Büyükelçiliği etrafında da çatışmaların olduğunu ve hatta elçiliğin camına serseri bir kurşunun da isabet ettiğini dile getirdi.
Çavuşoğlu, Mısırlı bir diplomatın vefat ettiğini, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’yi arayıp taziyelerini ilettiğini belirterek, ilk gece bir uçaksavar mermisinin eve isabet ettiğini, depremden sonra yakınlarının yanına giden bir ailenin 2 yaşındaki kızının şehit olduğunu hatırlattı.
Şimdiye kadar 1834 kişi tahliye edildi
Vatandaşların önce can güvenliğini temin etmek için oldukları yerde kalmalarını istediklerini, sonra da fırsat bulunca tahliyeleri başlattıklarını ve tahliyelerin hala devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şu bilgileri verdi:
“1834 kişiyi tahliye ettik. Bunlardan 249’u 19 farklı ülkenin vatandaşları. Onları da İstanbul’a geldikten sonra Türk Hava Yollarıyla farklı uçuşlarla ülkelerine gönderiyoruz. Etiyopya vatandaşı vardı, Afrika ülkeleri vatandaşları vardı, Cibuti dahil. Onları da kendi ülkelerine gönderdik. Cezayirli de vardı, onları da hava yoluyla gönderdik. Bunların 1457’sini Etiyopya üzerinden tahliye ettik. Uzun bir yolculuk, sınırda da yavaşlık vardı.”
Etiyopya Dışişleri Bakanı Demeke Mekonnen ile telefonda görüştüklerini ve Başbakan Abiy Ahmed’in talimatıyla vatandaşların hızlı bir şekilde sınırı geçmeye başladığına işaret eden Çavuşoğlu, Mısır üzerinden 48 mühendis ve teknisyenin, Suudi Arabistan üzerinden ise 59 vatandaşın Port Sudan’dan Cidde’ye geçtiğini ve oradan da Türkiye’ye getirildiğini aktardı.
Çavuşoğlu, “(Sudan’da) Yaklaşık 2 bin 600 vatandaşımız var. Bize ‘Dönmek istiyorum.’ diyen her bir vatandaşımızın rakamlarını topluyoruz. Nyala’daki hastanede doktor, hemşire ve sağlık çalışanları çatışmalara uzak olsalar da panikledi. Sağlık Bakanlığı ile onlar için bir nöbet değişimi yapılmasına yönelik görüşüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Havaalanının açılmasıyla Türkiye’nin askeri uçaklar da gönderdiğini aktaran Çavuşoğlu, “Port Sudan’dan A400 tipi askeri uçağımız 270 vatandaşımızı alarak buradan ayrıldılar. Hartum’un kuzeyinde bir havaalanı var. Bu havaalanına 2 tane C130 uçağımızı gönderdik. Birincisi indi, vatandaşlarımızı aldı. Diğer uçak inerken kuyruğuna kurşun isabet etti. Kimin, ne amaçla yaptığı belli değil, tarafların tümünün de bize karşı herhangi bir art niyeti yok. Başka sebepler de olabilir.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, iki uçağın da bugün kalkıp Mısır’a gideceğini, Hava Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığı ile koordinasyon sağlandığını söyledi.
Konuya ilişkin bugün Dagalu ile telefonda görüştüklerini belirten Çavuşoğlu, Dagalu’nun kesinlikle saldırmadıklarını ve havaalanından 60 kilometre uzak olduklarını, saldıranın kontrolsüz bir güç veya “karşı taraf” da olabileceğini söylediğini aktardı.
“Türkiye arabuluculuk ve tahliye konusunda bir marka”
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye’nin iki konuda marka olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Bir arabuluculuk, iki tahliye konusunda Türkiye bir marka oldu, uzmanlaştı. Bakanlığımızdan bir koordinasyon destek merkezi kurduk, tüm kurumlarımızla işbirliği içinde. 100 bin vatandaşımızı Kovid-19 zamanında tahliye ettik, çok zor şartlarda. Her yer kapanmıştı. Çok sayıda ülkenin vatandaşını da getirdik, ülkelerine gönderme imkanı bulduk. Afganistan’da herkes büyükelçiliği kapattı, kaçtı. Biz büyükelçilik ekibimizi havaalanına gönderdik, vatandaşlarımızı tahliye ettik. Kolay bir dönem değildi. Havaalanı etrafında belki yüz bin civarında insan vardı.”
Girişimci ve insani dış politikanın ilham kaynağının Türk milletinin yapısı, girişimci yapısı ve insani özellikleri olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, milletten, halktan kopuk bir politika olamayacağını söyledi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Etiyopya’ya gidecek
Sudan’daki çatışmanın durdurulmasına ilişkin Çavuşoğlu, bu çatışmanın 2 tarafı olduğuna işaret ederek, şunları aktardı:
“İki taraf üzerinde de etkisi olan ülkelerden bir tanesiyiz. Bazı ülkeler taraf tutuyor. Bazı ülkeler bir tarafı, bazı ülkeler diğer tarafı tutuyor. Bu çok tehlikeli bir şeydir. Sudan’dan sizin çıkarınız ne ki, neyi amaçlıyorsunuz? Sudan tarım ve diğer birçok maden bakımından da zengin bir ülke ama bu zenginliklerini kullanamayan bir ülke. Bu ülkede istikrarsızlık olduktan sonra ne halk ne da başka ülkeler bundan faydalanabilir.”
Çavuşoğlu, Etiyopya Başbakanı Ahmed’in ve Türkiye’nin bir saygınlığı olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
“Bakan Yardımcımızı gelecek hafta Etiyopya’ya gönderiyoruz. Burak Akçapar zaten arabuluculuk konusunda uzmanlığı olan bir arkadaşımız. Kendisini gönderiyoruz, orada Etiyopyalılar ile bir altyapı, hazırlık yapacaklar. Ondan sonra daha üst düzeyde, Cumhurbaşkanı’mız zaten ilk günlerde telefon açtı. El-Burhan’la bugün bir telefon görüşmesi ayarlıyoruz ama orada en büyük sıkıntımız sık sık internetin gitmesi, telefonların çalışmaz hale gelmesi. Temas kurmak zor. Hemetti (Dagalu) ile görüşürken de ulaşılamadı ama sonunda görüştük, iyi de bir görüşme gerçekleşti.”
Moskova’daki dörtlü dışişleri bakanları toplantısı mayısın başında
Türkiye-Rusya-Esed rejimi ve İran savunma bakanları ile istihbarat başkanları arasında gerçekleşen dörtlü toplantıya ve mayısta planlanan dörtlü dışişleri bakanları toplantısına ilişkin soruya yanıt veren Çavuşoğlu, Türkiye’nin bu angajmana siyasi sürecin tıkanması nedeniyle girdiğini dile getirdi.
Çavuşoğlu, bu tıkanıklığı aşmanın yolunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 Nolu kararı çerçevesinde ülkenin seçime götürülmesi ya da rejimle muhalefetin müzakere ederek bir yol haritası üzerinde anlaşması olduğunu belirterek, aksi takdirde kalıcı istikrar ve barışın sağlanamayacağını vurguladı.
Terörle mücadele konusunda ise terör örgütü YPG/PKK’ya karşı birlikte mücadele edilmesinin “şart olduğuna” dikkati çeken Çavuşoğlu, buna Rusya ve İran’ın da “amasız fakatsız destek vermesi” gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu, üçüncü konunun Suriyeli mültecilerin ülkelerine “güvenli” şekilde dönmesi olduğunun altını çizerek, “Bunların güvenli bir şekilde özellikle kendi şehirlerine ve evlerine dönebilmesi için Suriye rejimiyle işbirliği yapmak gerekiyor.” ifadesini kullandı.
Can güvenliği garantisi, dönen insanlara verilecek hizmetler, eğitim, sağlık, istihdam ve temel ihtiyaçların karşılanmasında kimlerle işbirliği yapılacağı konusunun önemli olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, öte yandan insani yardımlar dahil birçok boyutun da olduğunu dile getirdi.
Çavuşoğlu, Türk askerinin Suriye’deki güvenli bölgelerden çekilmesi durumunda YPG/PKK’nın bu boşluğu doldurabileceğine ve Türkiye’ye yönelik terör saldırıları ve sızma girişimlerini artırabileceğine dikkati çekerek, “Ülkede siyasi süreçle ilgili bir mutabakat, ülkeyi birleştirecek bir yol haritası olmadığı sürece biz çekildiğimiz an burada kan gövdeyi götürür. İç savaş devam eder. Bu çatışmalar olduğu zaman yine birçok göçmen bizim kapımıza dayanır. Bunun birçok riskleri var.” değerlendirmesini yaptı.
Bakan Çavuşoğlu, “Siyasi istikrar oluştuktan sonra ülkenin tüm güvenlik güçlerinin birleştirilmesi lazım ve buralarda tam hakimiyeti sağlayabilmek lazım. Yani Adana Mutabakatını uygulayabilecek bir yapıya kavuşması lazım. Aksi takdirde bizim için ulusal güvenlik tehdidi devam eder, dolayısıyla biz böyle bir riski alamayız.” diye konuştu.
Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını, Irak’ın içinden de sürekli Türkiye’ye yönelik PKK saldırıları olduğunu aktaran Çavuşoğlu, “Keşke Irak da PKK’yı terör listesine eklese ve beraber mücadele etsek.” ifadesini kullandı.
Türkiye-Rusya-Esed rejimi ve İran istihbarat başkanlarının 3 kez, savunma bakanlarının 2 kez görüştüğünü ve dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde de bir görüşme olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, şimdi bir sonraki toplantının dışişleri bakanları seviyesinde olacağını söyledi. Çavuşoğlu, “Bunun için Rusya’dan mayıs ayının ilk 10 günü için bazı teklifler aldık. O tarihlere baktık, bize uyuyor.” şeklinde konuştu.
Toplantının Moskova’da olacağını ve Rusya’nın İran ve Esed rejimi ile görüştükten sonra tarih konusunda dönüş yapacağını kaydeden Çavuşoğlu, “Mayıs ayının ilk 10 günü içinde dışişleri bakanı düzeyinde toplantı gerçekleştirilmesi büyük bir olasılık.” dedi.