Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, kaynağın yerli, teknolojinin ithal olduğu yerde enerji bağımsızlığının olamayacağını belirterek, “Güneş enerjisinde yüzde 75, rüzgar ve biyokütle enerjisinde yüzde 65, jeotermal enerjide ise yüzde 55 oranında yerli teknoloji üretimine sahibiz.” dedi.
Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki Bilişim Vadisi’nde düzenlenen MMG-EURITECH Avrasya Ar-Ge, İnovasyon & Teknoloji Zirve ve Sergisi’ne katılan Bakan Dönmez, burada yaptığı konuşmada hem sektör temsilcileri hem de üniversiteli gençleri bir arada görmenin kendilerini mutlu ettiğini dile getirdi.
Bu tür organizasyonların nitelikli insan kaynağının planlanması ve karşılanması adına önemli fırsatlar sunduğuna değinen Dönmez, kalıpların dışında olmayı gerektiren Ar-Ge’nin hem kendi sınırlarını hem de başkalarının sınırlarını zorlamak olduğunu anlattı.
Bakan Dönmez, Ar-Ge’nin insana verdiği haz ve cesarete ilişkin örnekler vererek, “Edison’un elektriği bininci denemesinde bulduğu söylenir. Elektriği bulduktan sonra demiş ki ‘Ben 999 defa bu işin nasıl olmayacağını tecrübe ettim’. Asla bırakmamış. Pes etmemiş. Tamam, buraya kadar dememiş. Hata yapmaktan çekinmemiş. Israrla ve sabırla fikrinin peşinden gitmiş.” diye konuştu.
“Ar-Ge sizi diğerlerinden ayıran en önemli unsur”
Ar-Ge çalışmalarının ilk dönemlere göre daha kurumsal niteliğe büründüğüne dikkati çeken Dönmez, “Şirketlerimiz Ar-Ge’nin kendilerine neler katacağını, işlerine nasıl bir katma değer sağlayacağını anladı. En önemlisi de Ar-Ge’ye harcanan paraların lüzumsuz ve israf olmaktan ziyade artık gereklilik, zorunluluk olduğu anlaşıldı çünkü Ar-Ge sizi diğerlerinden ayıran en önemli unsur.” değerlendirmesinde bulundu.
Dönmez, enerji sektöründe ise anlatılacak çok özgün ve yeni bir hikayenin olduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
“Yenilenebilir enerji son dönemde enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi adına en fazla adım attığımız sektörlerden biri oldu. Bugün güneş enerjisinde yüzde 75, rüzgar ve biyokütle enerjisinde yüzde 65, jeotermal enerjide ise yüzde 55 oranında yerli teknoloji üretimine sahibiz. Avrupa ve Orta Doğu’nun ilk ve tek entegre güneş fabrikası bugün Türkiye’de tam kapasite faaliyet gösteriyor. Organize sanayi bölgelerimizde son yıllarda güneş enerjisi paneli ve ekipmanlarını üreten fabrikalarımızın sayısı çoğalıyor. Bugün, 7 bin 965 megavatlık güneş paneli üretimiyle Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıradayız. Hedefimiz inşallah dünyada ilk üçe girmek. Sektörümüzün altyapısı, dinamizmi buna müsait. İnşallah bu hedefimize de en kısa sürede ulaşacağız.”
Güneş enerjisinde sadece teknoloji üretimi gerçekleştirmediklerini aktaran Dönmez, birçok şirketin yurt dışına güneş enerjisi yatırımlarıyla ilgili danışmanlık hizmeti verdiğini anımsattı.
Bakan Dönmez, bu gelişmelerin 8 yıl gibi kısa sürede gerçekleştiğini dile getirerek, “Bir diğer alanımız da rüzgar enerjisi. Rüzgar enerjisi güneş enerjisine göre daha sofistike, daha komplike bir teknolojiyi içeriyor. Rüzgar enerjisinin kritik parçaları olan rotor kanadı, türbin kulesi, bağlantı elemanları ve jeneratör parçaları gibi pek çok ekipman bugün yerli imkanlarla üretiliyor. Firmalarımız üretimlerinin önemli bir kısmını yurt dışına ihraç ediyor. Güneş ve rüzgar enerjisi teknolojilerini üreten bazı sanayicilerimiz bu sene için siparişlerini kapatmışlar. Şimdi üretim kapasitelerini artırmak için büyük çaba gösteriyorlar.” şeklinde konuştu.
Jeotermal ve biyokütlede yerli teknoloji üretimi sayesinde bu tür yatırımların daha fizibıl hale geldiğine işaret eden Dönmez, jeotermal enerji üretimi için gereken gaz türbinini oluşturan egzoz, yağlama, bazı kontrol sistemleri, buhar enjektörü, jeneratör ve güç elektroniği aksamının Türkiye’de üretildiğini bildirdi.
“Madencilikte teknolojinin yerlileştirilmesi en büyük hedeflerimizden”
Bakan Dönmez, yenilenebilir enerjide en büyük yükü çeken HES’lerde de çok önemli Ar-Ge projelerine imza attıklarını vurgulayarak, “HES’lerdeki elektrik üretiminin en kritik ve en teknolojik parçaları olan jeneratör, türbin ve otomasyon sistemini artık yerli ve milli imkanlarla üretiyoruz. Hatta seri üretim aşamasına geldik. İnşallah yakın zamanda Ankara’da bulunan Hasan Polatkan HES’e kuracağımız yerli otomasyon sistemi, jeneratör ve türbinle sadece kaynağın değil, teknolojinin de bize ait olduğu yeni dönemin kapılarını aralayacağız. Gittiğimiz her yerde bir motto halinde şu hususun altını hep çiziyorum; kaynak bizimse teknoloji de bizim olmalı. Kaynağın yerli, teknolojinin ithal olduğu yerde enerji bağımsızlığından söz edemeyiz.” ifadesini kullandı.
“Sadece enerji alanında değil madencilikte de teknolojinin yerlileştirilmesi en büyük hedeflerimizden biri.” diyen Dönmez, şöyle devam etti:
“Yaklaşık 4 yıl önce yeni bir madencilik stratejisi hazırladık. Stratejimizin özüne de katma değerli uç ürün üretimini koyduk. Dedik ki madenlerimizi sadece ham madde olarak ihraç etmeyeceğiz. Burada işleyeceğiz, ara ürün, uç ürün haline getireceğiz, ondan sonra ihraç edeceğiz. Bir madeni ham madde olarak ihraç ederseniz 1, uç ürün olarak ihraç ederseniz 24 kat kazanıyorsunuz. Bunun için gereken tek bir şey var. O da gerekli teknolojik altyapıyı kurmak.
Son zamanlarda maden ihalelerimize uç ürün odaklı tesis kurma şartıyla çıkıyoruz. Yani yatırımcıya diyoruz ki sahayı al, madeni çıkar, daha sonra çıkardığın bu madeni kuracağın tesiste işle. Uç ürün haline getir ve o şekilde ihraç et. Bugüne kadar uç ürün odaklı altın, gümüş, demir-pelet, bakır, alüminyum, çinko gibi entegre izabe tesislerini devreye aldık. Uç ürün odaklı en önemli tesislerimizden biri bor karbür tesisimizi de inşallah bu yılın sonunda devreye alacağız. Bor karbür özellikle savunma sanayimiz için son derece kritik madde. Daha önce bunun tamamını ithal ediyorduk, artık önümüzdeki yıldan itibaren iç piyasadaki talebi karşılayacak üretim kapasitesini devreye almış olacağız.”
“Türkiye’nin lityum ihtiyacının yarısını karşılayacak”
Dönmez, yıl sonunda borla ilgili de dört yeni tesisin temelini atacaklarını ifade ederek, “Bunlardan biri ferrobor tesisimiz, diğeri nadir toprak elementleri tesisimiz, diğer ikisi de lityum tesisimiz olacak inşallah. Eskişehir Kırka’da sıvı bor atıklarından ürettiğimiz lityum karbonat bütün testleri başarıyla geçti. Pilot tesiste üretim optimizasyonunu yaptık. İnşallah yıllık 600 ton üretim yapacak iki yeni fabrikamızın temelini bu yıl içerisinde atmayı planlıyoruz. Burada yapacağımız üretim, Türkiye’nin lityum ihtiyacının yarısını karşılayacak.” dedi.
Bakanlık bünyesinde yürütülen teknoloji geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerini Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) adı altında tek çatıda topladıklarını anımsatan Dönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada temiz enerji, nükleer ve tabii kaynaklara yönelik çalışmalar etkin bir şekilde yürütülüyor. Bugüne kadar hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi, nükleer pil, yerli araştırma reaktörü, nükleer tıp, nadir toprak elementlerinin zenginleştirilmesi ve saflaştırılması, yerli kalıcı mıknatıs üretimi ve bor cevheriyle ilgili Ar-Ge faaliyetleri yürütülüyor.
Bazılarında prototip üretimine de geçtik. Bazı ürünlerimiz ticarileşti ki bizim asıl hedefimiz, Ar-Ge’yi yap rafa kaldır değil, bu ürünleri ticarileştirip insanımızın hizmetine sunmamız lazım. Bazılarında ise tasarım ve laboratuvar aşamasındayız. TENMAK önümüzdeki dönemde hem yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesinde hem de Ar-Ge kültürüne sahip nitelikli insan kaynağının da yetiştirilmesinde daha fazla misyon üstlenecek.”
Bakan Dönmez, daha sonra Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Yaşar Çakmak, Bilişim Vadisi Genel Müdürü Serdar İbrahimcioğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Başkanı Nail Olpak ile stantları gezdi.
Katılımcılarla sohbet eden ve öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektiren Dönmez, “Eurotech Open Hackathon” yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerini takdim etti.
Bakan Dönmez, daha sonra elektrikli scooter kullandı.