Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve AK Parti Eskişehir milletvekili adayı Fatih Dönmez, Türk mühendisinin, Türk insanının kendine güveninin geldiğini belirterek, “Daha önce know-how anlaşmaları kapsamında ürettiğimiz, geliştirdiğimiz, bakımını yaptığımız birçok ürünü artık kendimiz geliştiriyoruz.” dedi.
Bakan Dönmez, Eskişehir’de kurulu TEI’de düzenlenen “BOTAŞ Bünyesindeki Gaz Türbinli Motorların Servis ve Bakım Anlaşması ile Yeni Gaz Türbini Geliştirmesi ve Temini Protokolü” töreninde yaptığı konuşmada, karasal anlamda enerji üreten türbinler olarak bakıldığında dünyada bu teknolojiye sahip çok fazla ülkenin bulunmadığını söyledi.
Bu gaz türbinli motorların tedarikçi sayısının da az olduğunu anlatan Dönmez, şöyle devam etti:
“Çünkü hakikaten yüksek teknolojiyi yüksek know-how gerektiren unsurlar. Artık Türk mühendisinin, Türk insanının kendine güveni geldi. Daha önce know-how anlaşmaları kapsamında ürettiğimiz, geliştirdiğimiz, bakımını yaptığımız birçok ürünü artık kendimiz geliştiriyoruz. En güzel örneklerini savunma sanayinde görüyoruz. Enerji tarafına gelince bizim de politikamızın ana unsurlarından yerlileştirmeydi. Yerlileştirmenin iki önemli ayağı var. Bir, yerli kaynakları azami ölçüde kullanmak. İki, bu yerli kaynakları kullanırken onu faydalı işe, enerjiye çevirecek ekipmanın da yerleşmesi. Biz yerli kaynağı bulabiliriz. Petrol, gaz, su, rüzgar, güneş, yerli kaynağımız. Ama onları elektrik enerjisine, işe dönüştürecek ekipman için biz yurt dışına bir bedel ödüyorsak o zaman teknolojide bağımlı ülkedeyiz demektir. Şimdi ikisini birden beraber geliştiriyoruz hamdolsun. Karadeniz’deki gaz keşfimizden sonra ardından Cudi Gabar’da petrol keşfimiz geldi. Bunların yanına şimdi artık milli teknolojilerle bu işleri ikinci ürünlere dönüştürecek hale gelmiş olduk.”
Bakan Dönmez, önceki haftalarda 1350 megavat gücündeki Avrupa’nın en büyük güneş santralini açtıklarını hatırlatarak, söz konusu santralde tamamı Türkiye’de üretilen 3 milyon 250 bin güneş paneli kullanıldığını vurguladı.
Milli rüzgar tribünü projesinin bulunduğunu aktaran Dönmez, şunları kaydetti:
“İnşallah onu da yine Savunma Sanayi Başkanlığımızın bir diğer kuruluşu, ASELSAN’la geliştireceğiz. Onlarla bir anlaşma yapıldı. Artık rüzgar tribünümüzde ASELSAN üretebilir hale gelecek. İnvertör konusunda ASELSAN’la ortak çalışmalarımız var. Savunma Sanayii Başkanlığı ile ortak yürüttüğümüz birçok proje var. Kesiştiğimiz alanlar var. Enerji güvenliği, milli güvenlik ama güvenlik konusu ortak noktamız. Buradan hareketle SCADA’larımız hem TEİAŞ’ın elektrik üretim sistemi hem BOTAŞ’ı boru hatlarının SCADA’sını birlikte yapıyoruz. 1,5 ay önce Sayın Cumhurbaşkanı’mızın teşrifleriyle açtığımız bor karbür tesisi, orada da yine Eti Maden’le bir başka milli kuruluşun Savunma Sanayii Başkanlığının bir kuruluşu birlikte hareket ediyorlar. Orada çıkaracağımız ürün bor karbürde, ağırlıklı olarak yine savunma sanayinde kullanılacak. Bu ortak çalışmaların sayısı hiç şüphesiz, önümüzdeki dönemde hızla artacak.”
“Bir kalemde 350 milyon dolarlık bakım anlaşması”
Fatih Dönmez, gaz türbinlerinin Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından da son derece kritik ve stratejik olduğunu dile getirdi.
Söz konusu türbinlerin belli bir süre çalıştırınca bakıma gönderilmek zorunda olduğunu belirten Dönmez, “Artık bu anlaşmayla bu bakımları burada yapmış olacağız. Bununla hem TEI kazançlı çıkacak hem BOTAŞ, üçüncü kazançlı çıkacak yer de Eskişehir. Şimdi biraz önce sordum; 15 yıllık anlaşma ne kadar tutar? Yaklaşık 350 milyon dolarlık bir işten bahsediyoruz. Bir kalemde 350 milyon dolarlık bakım anlaşması. Biz bunu yurt dışına yaptırmış olsaydık ne kadar öderdik? 700 milyon dolar… 700 milyon dolar yerine 350 milyon dolara burada çözmüş oluyoruz.” diye konuştu.
Bakan Dönmez, Avrupa’da yaşanan enerji krizine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Almanya ile Rusya arasında bir doğal gaz krizi yaşandı. Doğal gaz krizinin konusu şu; Rusya’dan Almanya’ya gaz basan kompresör istasyonu türbininin bakım işi. O türbinin bakımının Almanya hızla yapılmasını istiyor. Rusya Federasyonu dedi ki ‘Kanada bunu yapıyor.’ Kanada’da ‘Rusya Federasyonu’na ben ambargo uyguluyorum. Bu hizmeti veremem’ dedi. Gazsız kaldılar. Tabii böyle bir tehdit bizim için söz konusu değil ama dünyada zaman zaman dengeler değişebiliyor. Bazen parayla alamayacağınız ürünler ve hizmetler olabilir. Onun için bunları azami ölçüde yerlileştirme bize burada telaffuz ettiğimiz rakamlardan çok daha fazlasını sağlayacak. Bir ülkenin enerjisiz kalması, sanayinin durması, evlerimizde, iş yerlerimizde bu hizmetleri kullanan milyonlarca insanımız var, son derece sıkıntılı olurdu. Enerji hizmetlerimiz varlığında yokluğunda hatırlanan hizmetler. Anahtarı çevirdiğinizde lamba yanıyorsa sorun yok ama yanmadığı zaman sıkıntı büyük. Ocağınızda vanayı açtığınızda gaz varsa hiç sorun yok. Çünkü rutin bir şey ama olmadığında sıkıntı büyük. Aracınızla gidiyorsunuz. Bir akaryakıt istasyonuna yanaştınız. Biz pompacı dedik ki ‘Efendim akaryakıt yok.’ Düşünün o sıkıntıyı. Karanlıkta, soğukta ve yolda kalmamak için çalışan 76 bin kişilik bir ekibimiz var elhamdülillah.”
“Önümüzdeki haftalarda endüstriyel ölçekte pil üretecek tesisimiz olacak”
Eskişehir’in potansiyeli yüksek kentlerden olduğuna değinen Dönmez, kentteki sanayinin 800 fabrikayla yıllık 4 milyar dolarlık ciro ve 2 milyar dolarlık ihracat yaptığını dile getirdi.
Bakan Dönmez, Eskişehir’de 5 stratejik yatırım alanı belirlediklerini bildirerek, şunları aktardı:
“Teknolojik yatırımlar konusu… Orada 4 başlık belirlemiştik. Biri havacılık ve savunma. TEI başta olmak üzere diğer şirketlerimiz… TEI burada tek başına iş yapmıyor hiç şüphesiz çözüm ortakları, tedarikçileri var. Onlarla birlikte kümelenme oluşturmuş oldular. Son derece büyük katma değer yaratıyorlar şehrimiz açısından. Diğeri madencilik teknolojileri. Bor yıllardır bu şehrimizde üretiliyor. Ama şimdi artık oraya da katma değerli uç ürünlere doğru bir strateji belirledik ve ilk etapta lityum üretimini gerçekleştirdik. İnşallah önümüzdeki haftalarda endüstriyel ölçekte pil üretecek bir tesisimiz olacak. ASPİLSAN ile stratejik işbirliği anlaşması var. İlk numunelerini de getirdiler. Hakikaten gayet performansı yüksek powerbank yapmışlar. İçinde de ASPİLSAN’ın Eti Maden’in lityumdan ürettiği pilleri var.”
Dünyanın ikinci en büyük nadir toprak elementi rezervinin Beylikova’da bulunduğunu hatırlatan Dönmez, konuşmasına şöyle devam etti:
“17 nadir element var dünyada. Bunun hemen hemen tamamı da aslında Eskişehir, Beylikova’da var. Ama ilk etapta 5-6 tanesi ekonomik gözüküyor. Onları burada üretmeye başlayacağız. Orada da bir ekosistem oluşturacağız. Dolayısıyla burada makinelerinizde, parçalarınızda kullanacağınız bazı elementleri biz tedarik edebileceğiz. F35’te 40 kilo civarında nadir element kullanılıyormuş. Bir gün lazım olabilir. Yine bu kritik elementler, mineraller bu çağda adı konmamış mücadelenin öznesi haline gelecek. Şimdi o malzemeleri de inşallah ürettikçe Türkiye cevherden mücevhere giden süreçte tüm tedarik süreçlerinin tamamını burada yapabilir hale gelecek. A’dan Z’ye bir teknoloji üretir, geliştirir, ülke haline gelmiş olacağız.”
Bakan Dönmez, Eskişehir’in yazılım konusunda da ciddi potansiyelinin bulunduğunu, bütün raylı ekipmanların testinin kentte rahatlıkla yapılabileceğini vurguladı.
“Dışa bağımlılığımız gün geçtikçe azalıyor”
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ise küresel güç olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin savunma sanayi alanında da özellikle son yıllarda ciddi atılım içinde olduğunu kaydetti.
Bu doğrultuda yürütülen projeler vasıtasıyla sanayinin ve ihracatın büyüdüğünü ifade eden Demir, şunları söyledi:
“Bu alanda dışa bağımlılığımız gün geçtikçe azalmaktadır. Sırf son bir iki ayda olan gelişmelere baktığımızda Anadolu gemimiz, İMECE uydumuz, KILIÇSAT Küp uydumuz, Gökbey helikopterimizin milli motorla uçması, Anka-3 ve KAAN milli muharip uçağımızın hangar çıkışları, Hürjet’imizin uçuşu, Atak 2’nin uçuşu. Daha dün haberini verdiğimiz SİPER hava savunma sistemimizin teslimat aşamasına gelmesi son testinin tamamlanması 100 kilometre üzerinde erişmesi. ‘GÖZDE’ adlı bir mühimmatımızın denemesinin yapılması ve bunun yanında da ÇAKIR adlı seyir füzemizin ilk defa bir yerden atılır olması gibi gelişmeler sadece son birkaç haftanın ve bir ayın gelişmeleri. Bu gelişmeler devam edecek.”
Demir, gaz türbinli ve diğer motorlar anlamında TEI’nin önemli bir kuruluş olduğuna değindi.
Milli muharip uçağın motorunu yapmakla ilgili çabalarının devam ettiğini dile getiren Demir, şunları anlattı:
“Motor konusunda oluşturduğumuz bu kabiliyetlerin altyapısını da kurmaya devam ediyoruz. Motor teknolojilerinde bazı konular var ki para da verseniz, yalvarsanız da, kimse size bunu kolay kolay vermez. Bizim işte beşinci nesil uçak motor yolculuğumuza da bazı konular var ki dişimizle, tırnağımızla kazıya kazıya kendimizin elde etmesi gerekiyor. Buradaki en önemli konulardan birisi de malzeme konusu. Tasarım yapan arkadaşlarımız epeyi yetkinliğe erişti. Ama malzeme konusundaki gelişmeleri adım adım hayata geçiriyoruz. CEVHER projesiyle biz, saf kobalt ve nikel elde ettikten sonra daha sonra tabi KÜLÇE Projesi’yle tek kristal malzeme büyütmeyi başardık ve bu malzeme özelliklerde dünyadaki muadillerine yüzde 40 daha iyi hale geldi. Bundan sonra KARAT projesiyle yolumuza devam edeceğiz. Buradan artık türbin malzemelerinin üretilmiş olmasından sonra türbin kanatçıkları üretimine geçeceğiz. En kritik aşama olan malzeme yüksek sıcaklıklara dayanan malzeme konusunda da bir barajı yıkmış olacağız.”
Demir, bu protokol ile BOTAŞ’ın ihtiyaç duyduğu gaz türbinli enerji motoru, bakım onarım faaliyetleri temini ve yerli olarak geliştirilmesinin yanında gaz türbin teknolojilerinde yeni bir cesaret geleceğini, yeni uygulamalar yapmış olacaklarını belirtti.
“Ülkemiz için son derece kritik çalışmalar”
Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) Genel Müdürü Burhan Özcan da BOTAŞ ailesi olarak Savunma Sanayi Başkanlığı ile bu tür projelere çok aşina bir kuruluş olduklarını ifade etti.
Daha önce fiber optik algılama sistemi projesiyle ortaya koydukları boru hatları güvenliği projesi ve hemen akabinde Türkiye’deki ilk milli SCADA projesini hatırlatan Özcan, “Şu anda da büyük bir hızla devam ettirdiğimiz Türkiye’nin yine ilk milli IRP projesinin gerçekleştirildiği, neredeyse ilk 2 projenin tamamı bitirilmiş durumda. Milli IRP Projesi’nde de 2 modülümüzü teslim almış durumdayız. İnşallah bundan sonraki merhalede de kalanları yine Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinesinde tamamlayacağız. Bunlar hakikaten ülkemiz için son derece kritik çalışmalardı. Hamdolsun, başarıyla gerçekleştirdik.” ifadesini kullandı.
Özcan, enerjinin stratejik önemini, ekonomideki vazgeçilmezliğini ve bölge açısından da ne kadar kritik bir meta olduğunu dile getirerek, şu bilgileri verdi:
“Biz bu noktada yine Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda ve liderliğinde çok değerli hocalarımız, yönetim kurulu başkanlarımız, başkanımız ve hakikaten büyük inanç duyduğumuz TEI’nin siz değerli çalışanlarıyla beraber çok önemli bir başarıyla inşallah birlikte gerçekleştireceğiz. Buna inanıyoruz. İnşallah çok kısa bir zaman içerisinde 2 farklı aşaması olan bir süreci hayata geçirmiş olacağız. Bunlardan biri bizim 55 türbinimizi ve kompresörümüzü kapsayan servis, bakım ve mühendislik hizmetlerinden oluşan bir servis paketi. Bununla beraber inşallah yeni, yerli, milli türbinimizin üretilmesiyle alakalı sürece de start vermiş oluyoruz. Bu ülkemiz adına müthiş bir kıvanç kaynağı.”
TEI Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman Saim Dinç, havacılıkta katettikleri önemli adımların yanı sıra Türkiye’nin stratejik şirketlerinden BOTAŞ ile gaz türbinlerinde de kabiliyetlerini paylaştıklarını dile getirdi.
TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit ise olarak son 10 yıldır üretim ve motor montaj test işlerinin yanında devletin vizyonu, Savunma Sanayii Başkanlığının finansal ve diğer destekleriyle tasarım konusunda ciddi bir gelişme gösterdiklerini vurguladı.
Konuşmaların ardından Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız ve diğer ilgililerin katıldığı törende, protokol imzalandı.