Bakan Koca, video konferans yöntemiyle düzenlenen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, geçen hafta herkesi derinden etkileyen bir olay yaşandığını belirtti.
Doktor Rümeysa Şen’in bütün zorluklarına rağmen mesleğine bağlı, hayatının baharında bir doktor olduğunu söyleyen Koca, Şen’in geçen cumartesi bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Kazanın dramatik olduğunu ve herkesi sarstığını vurgulayan Koca, şöyle devam etti:
“Olay, Ankara Şehir Hastanesinde görev yapan bu gencecik hekimin nöbetini tamamlayıp, hastaneden ayrılmasından iki saat kadar sonra, evine dönerken meydana geldi. Annesinin şöyle dediğini öğrendik, ‘Kahvaltıyı hazırlamıştım, onu bekliyorduk.’ Bu acıyı bana en derinden hissettiren, anne yüreğinden gelen bu söz oldu. Rümeysa o kahvaltı sofrasına oturamadı. Doktor Rümeysalar kolay yetişmiyor. Bir hekim, binlerce insan arasından çıkıyor. Bir hekimin kaybı hepimiz için büyük kayıptır. Böylesine dramatik bir olayın içimizde yol açtığı duyguları kelimeler ifade edemez. Sevgili Rümeysa’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesinin, ablasız bir hayatı hayal bile edemeyen kız kardeşinin, çalışma arkadaşlarının başı sağ olsun. Sağlık camiamızın başı sağ olsun.”
“Doktor Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi yanlıştır”
Koca, dramatik olaylarda birtakım yanlış bilgilerin, kasıt bile söz konusu olmadan doğru bilgilermiş gibi yayılmasının olağan olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir noktaya açıklık getirmek, konuyu ele almak istiyorum. Bazı kliniklerde asistan hekimlerin 36 saat çalıştığı durumlar olduğu maalesef gerçektir. Doktor Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce 36 saat çalıştığı şeklindeki bilgi ise yanlıştır. Arkadaşımız, günlük mesainin ardından nöbet tutmuş, sabah hastaneden ayrılmıştır. Olay özelinde doğru bilgi budur ama bu bilgi, bizleri uzun çalışma saatleri gerçeğinden uzak tutmaz. Hemen belirtmek istiyorum ki biz değil 36 saat, 24 saate varan bir çalışma süresini de insani bulmuyoruz. Sağlık Bakanı olarak bu netlikte konuşmamın dayanağını açıklayacağım.”
“Biyolojik kapasitemizi zorlayacak çalışma süreleri kabul edilemez”
Uzun mesailerin, yoğun nöbetlerin asistan hekimlerin muzdarip olduğu eski bir sorun olduğuna dikkati çeken Koca, Sağlık Bakanlığının uygulamayla ilgili yönetmeliğinin tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olduğunu söyledi.
Koca, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 11. maddesinde “Uzmanlık öğrencilerinin nöbet uygulaması üç günde birden daha sık olmayacak şekilde düzenlenir.” ifadesine yer verildiğini, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 41. maddesinde ise “Gece nöbeti tutanlara ertesi gün görev verilmez.” denildiğini aktardı.
Bu madde ve devamında, başhekimlerin dinlenme süreleri konusunda ayrıca hassas olmaya teşvik edildiğini anlatan Koca, şöyle devam etti:
“Biyolojik kapasitemizi zorlayacak çalışma süreleri kabul edilemez. Kaldı ki hekimlik ancak dingin bir zihin ve ruh haliyle icra edilebilecek bir meslektir. Arada en az iki gün olmadan tutulan nöbet, sağlıklı bir uygulama olamaz. Fakat yönetmeliklere uymayan, çeşitli faktörlere dayalı uygulamalara gidilmektedir. Bunlara da değineceğim. 36 saatin, 24 saatin ne demek olduğunu asistan olduğum yıllardan ben de biliyorum. Benim hocalarım da aynı şekilde asistanlık yıllarında 24 saat, 36 saat ter dökmüşlerdi. Zamanla bu uygulamalara meslek disiplinin, hatta hekimlik özverisinin bir tür eğitimi gözüyle de bakılır olmuş. İhtiyaçlar, mecburiyetlere yol açmış.
2021 yılındayız. Değişmesi gereken, yapılması gereken çok şey var. Öncelikle adil uygulamanın takipçisi olacağız. Sevindirici bir gelişmeyi yeri gelmişken paylaşmalıyım. Birçok tıp fakültesi, nöbetlerin yönetmeliğe uygun şekilde düzenlenmesi için harekete geçti. Tıp fakültelerinden bir kısmının kendiliğinden aldığı bu karar, inanıyorum ki yaygınlık kazanacak. Haftada ve ayda en çok kaç nöbet tutulacağı konusunda karar verici konumda olan başhekimler, hocalarımız, kıdemli uzmanlar aynı hassasiyeti gösterecekler.”
“Nöbetler konusunda karar vericileri zorlayan realiteler ve mecburiyetler olduğunu kabul ediyorum”
Bakan Koca, mesleklerinde hocalara ve kıdemlilere saygının etik bir şart olduğunu, çünkü “tıp kitabı” okuyarak hekim olunmayacağını, hekimliğin usta hekimlerin gözetiminde öğrenildiğini ifade etti.
Bu durumun doğal olarak bir ast üst ilişkisi oluşturduğunu vurgulayan Koca, bu ilişkinin arkadaşça bir boyut kazanabildiğini tecrübeleriyle bildiklerini, çalışma ortamının stresini azaltmanın, çalışma sürelerinde ise gençlerin enerjisini biraz da geleceğe saklamanın bu arkadaşça ilişkiye bağlı olduğunu kaydetti.
Bakan Koca, nöbetler konusunda karar vericileri zorlayan realiteler ve mecburiyetler olduğunu kabul ettiğini, vereceği bilgilerin de bunu kanıtladığını belirterek, şöyle konuştu:
“Türkiye’de toplam hekim sayısı 185 bin 840, toplam hemşire sayısı 232 bin 548’dir. Hekimlerin 101 bin 198’i Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda görevlidir. Toplam hekim sayısını ülke nüfusuna oranladığınızda bir hekime 457 kişi düşmektedir. 457 sayısı 10 yıl kadar önce 575’ti. Gelişme ne olursa olsun, bugün bir hekime 457 kişi düşüyor olması çok ağır bir iş yükü demektir.
Bakanlığım döneminde, uzman hekim ihtiyacını karşılamak amacıyla önemli bir adım atılmış, uzmanlık eğitimine başlayan hekim sayısı 7 binden 11 bine çıkarılmıştır. Sayıyı artırmak için nitelikli eğitim kliniklerinin sayısını artırma çabası içindeyiz. Hekim başına düşen kişi sayısını makul düzeylere indirmemiz, çalışma sürelerini azaltmamız, mesleğe girecek gençlerin önünü açmamıza da bağlıdır. Aile Hekimliği sisteminin güçlendirilmesi, iyileştirme çabalarının bir parçasıdır.”
“Şiddet başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarının hayati sorunlarından biri”
Şiddetin başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarının hayati sorunlarından biri olduğuna dikkati çeken Koca, fiziki veya sözlü saldırı dışında kalan kimi faktörlerin şiddetin görünmeyen bileşenleri arasında yer aldığını da son derece iyi bildiğini ifade etti.
Koca, kabul edilemez bazı olaylara rağmen, halkın hekimlerine ve tüm sağlık çalışanlarına öteden beri saygı duyduğuna inandığını belirterek, şöyle konuştu:
“Arkadaşlarımın da bundan kuşkusu olmamalıdır. Sağlık çalışanlarına insani olmaktan tamamen uzak davranışları gösterenler, diğer ortamlarda da aynı yanlışların içinde olan kişilerdir. Bu kişilere karşı, yasanın gücüyle birlikte toplumun desteğine de ihtiyacımız var. Sağlık çalışanına şiddet uygulayanı dışlamak, toplumun bir erdemi olacaktır.”
“Salgın şartlarından uzaklaştıkça, çok yönlü iyileştirme için sağlam adımlar atacağız”
Bakan Koca, salgın şartlarından uzaklaştıkça, çok yönlü iyileştirme için sağlam adımlar atacaklarını bildirerek, şunları kaydetti:
“Sağlık hizmetinden yararlanmanın ahlakını, usulünü, kuralını toplumca konuşacağız. Bu toplum bu ahlakı kendisi üretmiş, yüceltmiştir. Sağlık çalışanları acil sorunlar yanında ekonomik sorunları her ne kadar geri plana atmışsa da bu sorunlarla yakından ilgileniyorum. Hekimlerin özlük haklarını iyileştirme çalışmamızın kısa zaman zarfında sonuçlanması için gayret ediyorum. Ek ödemenin çalışanlarımız arasında hakkaniyetli bir şekilde dağılımını da sağlayacağız. Sabit ek ödemenin maaşa eklenmesini temin edeceğiz.
Atama bekleyen arkadaşlarımız var. Mesleğe adım atmak için sabır göstermenin zorluğunu anlıyorum. Beklentilerini ısrarla gündeme getirmelerini azimlerinin işareti kabul ediyorum. Milletimizin, devletimizin kendilerine ihtiyacı var. Atamaların mülakat olmadan puana göre yapılmasını sağlayacağız. Fakat unutulmamalı, devlet kararlarını tüm hazırlıklarını tamamlayarak sonuçlandırır. Arkadaşlarımız, atamaların, şartların hazır olduğu en erken tarihte yapılacağından emin olsunlar.”
“İkinci doz aşı ile üçüncü doz aşı arasındaki sürenin uzatılması antikor düzeyini düşürüyor”
Bilim Kurulu toplantısında ele alınan konularda varılan sonuçları da paylaşan Koca, ikinci doz aşı ile üçüncü doz aşı arasındaki sürenin uzatılmasının antikor düzeyini düşürdüğünü, aşının koruyuculuğunu azalttığını belirtti.
Koca, Bilim Kurulu’nun zamanı gelen üçüncü doz aşıların aksatılmadan yapılmasını ısrarla önerdiğini vurgulayarak dünkü verilere göre, 2 milyon 807 bin 716 kişinin yaptırması gereken üçüncü doz aşısını henüz yaptırmadığını ifade etti.
“Bilim Kurulumuz anne adaylarımızı aşı olmaya, aşılarını tamamlamaya davet ediyor”
Koca, 2019’a göre 2020’de hayatını kaybeden gebe sayısında yaklaşık yüzde 52’lik artış olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
“Bu yıl da seyir geçen yıla benzer sürüyor. Geçen yıla kıyasla yaklaşık yüzde 50 daha fazla anne adayını Kovid-19 sebebiyle kaybettik. Daha önce yaptığımız çağrıya rağmen maalesef halen gebelerde aşılanma oranı oldukça düşük. Kayıplarımızın arkasında en belirgin sorun gebelerin aşılanma oranının düşük olması. Kovid-19 sebebiyle kaybettiğimiz gebelerin yüzde 99’u aşısızdır. Bilim Kurulumuz bir kez daha anne adaylarımızı aşı olmaya ve aşılarını tamamlamaya davet ediyor.”
“Yakında günlük vaka sayılarının düştüğünü de göreceğimizi değerlendirdik”
Bakan Koca, aşının etkisini salgının seyrinde açıkça görülebildiğini belirterek dikkat edildiğinde haftalardır yüksek yeni vaka sayıları görüldüğünü ancak önceki dönemlere kıyasla önemli bir fark olduğunu, yeni vaka sayılarının hızlı tırmanışlar şeklinde zirveleri görmediğini belirtti.
Günlük vaka sayılarını gösteren grafiklerin adeta tepesi kesilmiş bir dağ gibi yatayda seyrettiğini aktaran Koca, şöyle devam etti:
“Belki önemli düşüşler henüz görmedik ancak dramatik ve ani yükselişler de görmüyoruz. İşte bunu sağlayan aşıdır. Aşı sayesinde günlük vaka sayılarının kontrol edilemez şekilde artışı engellendi. Çok yakında günlük vaka sayılarının düştüğünü de göreceğimizi değerlendirdik. Bunu başarmanın yolu ise vakti gelen hatırlatma dozlarının yapılması ve topluca yüksek oranda aşılı olmaktır.”
Yerli aşı TURKOVAC’ın seri üretime geçmesi için gönüllülere ihtiyaç olduğunu söyleyen Koca, “Hatırlatma dozunun zamanı gelen 18-59 yaş arası sağlıklı vatandaşlarımızı kendi aşımız, kendi gücümüz için gönüllü olmaya davet ediyorum.” dedi.