Fahrettin Koca,, Türkiye Sağlık Politikaları Enstitüsü (TÜSPE) tarafından Uluslararası Sağlık Hizmetleri AŞ (USHAŞ) iş birliğiyle çevrim içi düzenlenen “Kovid-19 Salgını ve Sağlık Politikaları” temalı 2021 Türkiye Sağlık Politikaları Zirvesi’nin açılışında konuştu.
Kovid-19 sebebiyle bir yıldır insanlığın sıkıntı yaşadığına ve bundan kurtulmak için mücadele ettiğine işaret eden Koca, salgının refah düzeyi bakımından iddialı hatta örnek gösterilen ülkelerin bile sağlık sistemlerini felç edecek seviyeye ulaştığını vurguladı. Koca, salgın nedeniyle Türkiye’de 30 bin, dünyada 2 milyon 700 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirterek “Bununla birlikte tanı konmamış vakalar ve kısıtlılıkların getirdiği riskler nedeniyle daha ne kadar can kaybı olduğunu henüz bilmiyoruz.” dedi.
Salgının hem sağlık hem de sosyal ve ekonomik alanda ciddi hasarlara yol açtığına dikkati çeken Koca, insanlığın yıkıcı gücünü henüz kaybetmeyen salgına karşı ilk aylarda yaşadığı çaresizlik hissinden kurtulduğunu belirtti. Koca, birçok ülkenin sağlık sisteminin çaresizlik içine düştüğü günlere Türkiye’nin hazırlıklı girdiğini ifade ederek şu bilgileri verdi:
“Tedavi ve halk sağlığı hizmetlerinde çalışan deneyimli kadrolarımızla beraber, çağdaş ihtiyaçları gözeten güçlendirilmiş sağlık altyapımızın desteği ile büyük bir iş başardık. Bu toplantı vesilesi ile bir kez daha bilim insanlarımızla hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımızla onur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın önderliğindeki Hükümet’imizin şehir hastaneleri vizyonu ile inşa edilen tesisler ve güçlü sağlık yatırımları bu dönemde hepimiz için ayrı bir gurur vesilesi oldu.”
“Güçlü bir mücadele performansı ortaya koyduk”
Bakan Koca, “Hepimiz, son bir yılda çok önemli olaylar yaşadık, tecrübeler kazandık. Başından sonuna her aşamasıyla geleceğimiz açısından detaylıca incelenmesi, dersler çıkarılması gereken bir dönemin içerisindeyiz.” dedi.
Salgın sürecinin her aşamasından dersler çıkarılması gerektiğini vurgulayan Koca, şöyle konuştu:
“Birinci basamak hizmetlerimiz başta olmak üzere, sağlık kadrolarımız salgın yönetimi konusunda gerçekten müthiş bir operasyonel deneyime ve güce sahip. Bu salgında da aile hekimlerimiz ve aile sağlığı çalışanlarımız, filyasyon ekiplerimiz, romanlara, filmlere konu olacak başarı hikayeleri yazdılar. Hastanelerimizde insanlarımızın umutlarını boşa çıkarmamak için olağan güçlerinin ötesinde bir çaba sarf ederek ayakta kalmaya çalışan hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımızın hem kendi hayatları hem dokundukları hayatlar üzerinden yaşadığı her şey mutlaka kayıt altına almamız gereken kıymetli deneyimlerdir. Salgın karşısında ayakta kalan ender sağlık sistemlerinden birisine sahip olmakla küresel tedavi protokollerine ek özgün tedavi seçenekleri geliştirerek daha az kayıp verme başarısıyla güçlü bilgi ve takip sistemlerimizle yüzde 99’luk vaka ve temaslı takibi başarısıyla salgının yıkıcı etkilerine karşı üstünlüğünü koruyabilen güçlü bir mücadele performansı ortaya koyduk.”
“Sağlık sistemimizin gücünü koruyacak doğru adımları hep birlikte belirlemeliyiz”
Koca, artıları ve eksileriyle sağlık hizmetlerinde yaşanan her deneyimin gelecek açısından yol göstereceğini dile getirerek, “Salgınla birlikte bu deneyimlerimizin hafızalarımızdan silinmemesi adına bu tarz bilimsel çalışmalar mutlaka çeşitlenerek ve sayıları artırılarak sürdürülmelidir. Sağlık yönetiminden, sağlık hizmet sunumuna, endüstriyel kapasitemiz ve hedeflerimizin etkinliğinden, insan kaynağı kapasitemize kadar tüm boyutlarıyla sağlık sistemimizi ciddi şekilde tahlil etmeliyiz. Gelecekte yeni salgınlar ve küresel sağlık risklerine karşı sağlık sistemimizin gücünü koruyacak doğru adımları hep birlikte belirlemeliyiz.” dedi.
Dünyada hakim olan politik, sosyal ve kültürel anlayışın sağlığı önceleyen şekilde dönüşümüne öncülük edilmesi gerektiğini kaydeden Koca, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz günlerde başka bir bilimsel toplantıda katılımcılara, Sağlık Bakanlığı olarak mücadele ettiğimiz, toplumun yeterince dikkatini çekmeyen ancak kanser, diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları gibi geniş kitleleri ölümcül şekilde etkileyen sorunlardan bahsetmiştim. Sağlık emekçileri olarak sizlerin çok iyi bildiği üzere, Kovid-19 pandemisinde hayatını kaybeden ve yoğun bakıma ihtiyaç duyan insanlarımızın büyük çoğunluğunda bu hastalıklardan bir veya ikisi bulunuyordu. Bu salgın, önlenebilir hastalıklarla toplumsal mücadelenin ne kadar hayati önemi olduğunu tüm topluma bir kez daha göstermiş oldu.”
Koca, vatandaşların sağlığın korunmasında katılımcı rol üstlenmesinin ve bilim insanlarının bu konuda toplumu bilinçlendirmesinin öneminin altını çizdi.
“Türkiye sahip olduğu imkanları dünya ile paylaştı”
Batı medeniyeti ve değerlerinin salgın karşısında çöküşüne şahit olduklarını söyleyen Koca, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dünyanın ekonomi politiğine yön veren ülkeler, insanlık değerlerine bağlılık noktasında hem kendi toplumlarına hem insanlığa karşı kötü bir sınav verdi. Bu süreçte Türkiye sahip olduğu imkanları, yine sahip olduğu medeniyet anlayışının gereği olarak dünya ile paylaştı. Bunu bir övünç meselesi olarak ifade etmiyorum. Bugün bu toplantıda ele alacağımız tüm konu başlıklarındaki temel paradigmaların, kavramların, politikaların insanlık vicdanında mahkum olduğu bir dönemden geçiyoruz. Salgın bile sağlık imkanlarını stratejik pazar ürünü olmaktan çıkaramadı. Aşı konusunda bilgiyi ve ürünü insanlığın adil şekilde erişimine sunmak gibi bir anlayıştan fersah fersah uzak olduklarını gördük.”
Koca, insan hayatını, böyle bir akıbeti insanlığa reva gören çürümüşlükten kurtarmak için Türkiye’nin sağlıkta küresel liderlik hedefini çok değerli bir medeniyet hamlesi olarak gördüğünü belirterek çevrim içi toplantının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Yarın sona erecek zirvede, Kovid-19 salgını sürecinde sağlık yönetimi, sağlık turizmi, sağlık ekonomisi, hizmet sunumu, insan gücü, sağlık endüstrisi, sağlık turizmi ile halk sağlığı ve küresel sağlık politikaları başlıklarıyla 8 oturum düzenlenecek.