Gaziosmanpaşa’da bir lokantada Trabzon Dernekleri Federasyonu Gençlik Kolları Geleneksel Sahuru’na katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gaziosmanpaşalılara deprem bölgesine yönelik yardımlaşma ve dayanışmaları için teşekkür etti.
Deprem bölgesinde 740 bin çadırda 3 milyon insanın yaşadığını, 2 milyon insana birden iftar verildiğini belirten Soylu, depremzedelere psikososyal destek sağlandığını, LGS ve YKS’ye hazırlanan öğrencilere eğitim desteği verildiğini, spor alanları oluşturulduğunu ve çadırların standartlarının daha da yükseltildiğini söyledi.
Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi kalıcı konutların da bir yıl içinde depremzedelere teslim edileceğini, depremzedeleri asla yalnız bırakmayacaklarını ifade etti.
Türkiye’nin çok sınamalardan geçtiğini, doğal afetlerin yanı sıra Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık, 6-8 Ekim Olayları, 15 Temmuz darbe girişimi gibi dış müdahalelerle de karşılaştığını dile getiren Soylu, “Türkiye bambaşka bir tabloya doğru evrilmek istendi. Bugün Doğu ve Güneydoğu, huzuru kendi içinde bulmuştur. Bundan kim istifade ediyor? Orada yaşayan kardeşlerimiz. Hiç, hiçbir şeyi, kimse küçümsemesin. Şu Diyarbakır anneleri, ortaya koyduğu iradeyle birlikte HDP’yi kapatmıştır. Anayasa Mahkemesinin yapmadığını o Diyarbakır anneleri yaptı.” dedi.
Soylu, HDP’nin, Türkiye’de demokrasinin istismarını en iyi yapan, PKK’nın uzantısı siyasi parti olduğunu kaydetti.
“29 Ekim 2023’te bu ülkenin dağlarında tek bir terörist kalmayacak”
‘Türkiye’nin Kandil’i’ denilen Kato Dağı’nın birçok yerine üs bölgeleri yaptıklarını, şimdi Kato’da ve Cudi Dağı’nda bir tek terörist olmadığını, Gabar Dağı’nda ise petrol üretildiğini anlatan Soylu, terörün bitirilmesinde insansız hava araçlarının etkisine dikkati çekti.
Dün 2 teröristin daha etkisiz hale getirildiğini ve Türkiye’deki terörist sayısının 86’ya düştüğünü söyleyen Soylu, “Bunu burada yazıyoruz; 29 Ekim 2023’te bu ülkenin dağlarında tek bir terörist kalmayacak.” ifadesini kullandı.
Soylu, Türkiye’de artık başı açık olanın da örtülü olanın da devlette öğretmen, doktor, asker, polis, savcı, hakim, kaymakam, vali ve milletvekili olabildiğine dikkati çekerek, “Tayyip Erdoğan dünya siyasasını avucunun içi gibi biliyor. Kimin ne oynadığını, kimin ne oyun kurduğunu biliyor. Bugün Türkiye bambaşka bir istikamete gidiyor. Bu sınamalardan kurtuldu Türkiye.” diye konuştu.
“Bizleri bu sofrada buluşturan siyaset değildir, millettir”
Öte yandan Yeşilköy’de bir otelde düzenlenen İçişleri Bakanlığının İstanbul Muhtarları İftar Buluşması’nda konuşan Soylu, muhtarların Ramazan ayını ve Kadir Gecesi’ni tebrik edip, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selam ve tebriklerini iletti.
İstanbul’daki muhtarlara deprem bölgesine yönelik yaptıkları çalışmalar ve yardımları için teşekkür eden Soylu, “Cumhurbaşkanı da milletvekili de belediye başkanı da muhtar da belediye meclis üyesi de seçimle, sandıkla göreve gelen insanlardır. Ama muhtarın hali, muhtarın durumu bambaşka. Muhtar bizimdir. Aynen TOGG arabası gibisiniz.” dedi.
4-5 gündür TOGG’a bindiğini söyleyen Soylu, “Cenab-ı Allah bu millete Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle belki çok uzun yıllar önce yapılması gereken ama birçok kazaya ve kadre uğrayan arabayı nasip etti.” ifadesini kullandı.
Soylu, muhtarların, mahallelerinde vatandaşın her türlü yardımına koştuğunu belirterek, “Muhtarımız hayatımızın içerisindedir. Onun için insanların hemen her gün, her konuda kutuplaştığı, aslında kutuplaştırıldığı, ayrıştırıldığı 21. yüzyıl dünyasında muhtar demek, bu ülkenin birlik ve beraberliğinin teminatı demektir. Bu milletin kardeşliğinin çimentosu demektir. Teknoloji gelişti diye, e-Devlet var diyen muhtarın varlığını sorgulayanlar, bu milletin gücünün nereden geldiğini anlayamayanlardır.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhtarları Külliye’de misafir etmesiyle, “devletin en büyük gücünü size veriyorum ve sizinle beraber bu sorunları çözmeye talibim” diyen bir anlayışı ortaya koyduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
“Bizleri bu sofrada buluşturan siyaset değildir, millettir. Onun için biz Türkiye’nin her yerinde afetlerde, uyuşturucuyla mücadelede omuz omuza çalıştığınız, yaklaşık 125 bin metruk binayı tespit ederken, muhtarlarımızla yan yanaydık. Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken istişare halindeydik. Asayişle, evden hırsızlıkla mücadele ederken istişare halindeydik. Sahada neye dikkat etmemiz lazım, sorunun kaynağı nedir, hangi bölgelere, semtlere, mahallelere dikkat etmek lazım? Bunların hepsini muhtarlık kurumuyla yan yana durarak tespit ettik ve tedbir aldık. Tüm Türkiye’de olduğu gibi, İstanbul’da da bu istişareyi ortaya koyduk ve hep birlikte İstanbul’a hizmet ettik.”
İstanbul dünyanın en güvenli şehirlerinden biri
İstanbul’un dünyanın en güvenli şehirlerinden biri olduğunu söyleyen Bakan Soylu, uluslararası bir ekonomist grubun yaptığı güvenli şehirler endeksli araştırmasında İstanbul’un 2015’te 50 metropol arasında 41’inci olduğunu, bugün aynı araştırmada 60 metropol arasında İstanbul’un 37’nci sırada bulunduğunu kaydetti.
Bu başarıyı bilinçli bir stratejiyle ve ciddi bir kapasite artışıyla gerçekleştirdiklerini vurgulayan Soylu, 2016-2022 yıllarında toplam nüfusun yüzde 7,5 artış gösterdiği İstanbul’daki toplam polis, jandarma ve sahil güvenlik sayısının yüzde 42,3 artışla 40 bin 606’dan 57 bin 752’ye çıktığını aktardı.
İstanbul’da güvenlik gücünde ciddi bir artış meydana getirdiklerini ifade eden Soylu, sadece çarşı ve mahalle bekçilerini 285’ten 5 bin 620’ye çıkardıklarını, ayrıca seçime kadar 720 bekçi daha göndereceklerini açıkladı.
İstanbul’daki asayiş durumuna ilişkin istatistiksel bilgiler de paylaşan Bakan Soylu, 2017’de 80 olan günlük ortalama hırsızlık sayısının 2022’de 27’ye düştüğünü, İstanbul’un ilçeleri hesap edildiğinde neredeyse 2 ilçeden birinde günde bir hırsızlık yaşandığını kaydetti.
Soylu, 2016-2022 yıllarında kentte mala karşı işlenen suçların yüzde 40 azaldığını, trafik kazası sonucu yaşanan can kaybı sayısının yüzde 25 azalışla 524’ten 392’ye düştüğünü, uyuşturucu madde bağlantılı ölümlerin 299 sayı gerilediğini, Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa ve Adana arasında “kişilere karşı işlenen suçlarda” 100 bin nüfus başına olay sayısı en düşük olan ilin 950 olayla İstanbul olduğunu söyledi.
Soylu, İstanbul’da AFAD’ın yanındaki 112 Acil Çağrı Merkezini dünya ölçeğinde kurduklarını, İstanbul’un nerede karakola ihtiyacı varsa, nerede polis merkezine ihtiyacı varsa, Emniyet Müdürlüğü yapılması gerekiyorsa, nerede jandarma, sahil güvenlik karakolu yapılması gerekiyorsa hepsini teker teker yaptıklarını, İstanbul’un araç filosunu yenilediklerini, bütün dünyanın hayran olduğu sahil güvenlik ve polisin İstanbul Boğazı’nda kullanması için bot ürettiklerini, İstanbul’da Marmara Denizi’nde gürültü kirliliği ve başka türlü asayiş meseleleri dahil olmak üzere çok önemli adımlar attıklarını anlattı.
“İlk kez bu rakamla karşı karşıya kaldık”
İstanbul’u topyekun ortak akılla, ortak enerjiyle, birliktelikle, ortak gayretle yönetmeye çalıştıklarını ifade eden Soylu, şunları kaydetti:
“Geldiğimiz noktada şunun altını çizerek söyleyebilirim ki, size bir Türkiye rakamı vereceğim. İlk kez bu rakamla karşı karşıya kaldık. Geçen yılların ilk üç ayı ile bu yılın ilk üç ayını karşılaştırdığımız zaman ilk kez Türkiye’de operasyon, yakalama sayımız artmasına rağmen uyuşturucu kullananların sayısında yüzde 8’lik bir düşüş oldu. İlk kez trendi aşağıya doğru indirdik. İlk kez uyuşturucu satıcılığına başlayanların sayısında yüzde 15’lik bir düşüş oldu. Bu, sadece bizim güvenlik kuvvetlerinin başarısı değil. Bu aynı zamanda birlikte hareket ettiğimiz bütün unsurların ama başta muhtarlarımızın ortaya koyduğu iradenin tam anlamıyla sonucudur. Kaymakamlarımızın, valilerimizin, emniyet müdürlerimizin, jandarma komutanlarımızın her birinin ortaya koyduğu ısrarlı takibin sonucudur.”
İçişleri Bakanı Soylu, özellikle “en iyi narkotik polisi anne” projesi dahil olmak üzere, çocukları uyuşturucu bağımlısı olan annelerle ve muhtarlarla yaptıkları toplantılar sonucunda, Türkiye’de uzun zamandır tartışılan bir kanunu, Adalet Bakanı ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayını alarak Meclis’e gönderdiklerini, uyuşturucu kanununda Meclis’in yaptığı çalışma sonucunda metamfetamin, ekstazi gibi kimyasal sentetik uyuşturucuda cezanın alt sınırını 10 yıldan 15 yıla çıkardıklarını hatırlattı.
“Oğlum uyuşturucu kullanıyor, ya hapse attırın ya da tedaviye alın” diyen anne ve babaların da taleplerinin daha önce yerine getirilemediğini belirten Soylu, “İkisi de zor işti ama şimdi hakim, 48 saat içinde resen tedavi kararı verecek. Bu en önemli adımlardan bir tanesidir.” ifadesini kullandı.
Türkiye genelinde en geç bir yıl içerisinde cezaevlerinde tedavi ve rehabilitasyon merkezleri açılacağı, operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucunun mahkeme sonucu beklenmeden imha edilebileceği bilgisini de veren Soylu, sahada yaptıkları mücadelenin kanunla desteklenmesi sonucu bu düzenlemelerin yapıldığını, bu mücadeleden başarılı çıkacaklarını söyledi.
“Seçim güvenliğini zora sokmak isteyen kim varsa hep birlikte karşı çıkmalıyız”
Seçim güvenliğine ilişkin de açıklama yapan Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bugün seçim güvenliğiyle ilgili endişemiz var diyenlerin ortaya koyduğu süreçlerin hiçbirisinin inandırıcılığı yoktur. Bu ülkede iki seçim vardır seçim güvenliği olmayan. Birisi 1946 seçimleridir. Onu da yapan bellidir. Açık oy, gizli tasniftir. İkincisi de 1982 referandumudur. O da ‘Evet’ ve ‘Hayır’ pusulası zarfın dışından gözükmektedir de ondan. Sakat bir seçimdir. Onun dışında Türkiye, seçimlerini bugün başarıyla ve güvenli bir şekilde yerine getirmiştir. Hiçbir eksiklik olmamıştır. Birtakım yanlışlar, hileler, desiseler olabilir. Onlar zaten hukukun ve kanunun içerisindedir. İptal edilir, geçer gider. Ama Türkiye’de, baskı ortamında, güvenliğin tamamen ortadan kalktığı bir seçim bugüne kadar yaşanmış değildir. Böyle bir şey söz konusu değildir. Türkiye’nin seçimini yıllarca sakat hale getirmeye çalışanlar, her seçim öncesi gazetelerde binbir türlü yalanlarla insanların kafasını karıştırmaya çalışanlara en büyük delil, muhtarlarımızdır. Her sandığın başında oldunuz yıllarca, her seçimde. Türkiye’de hangi yerel seçimde veya hangi genel seçimde böyle bir şey söz konusu oldu? Onun için siz de sandıkların güvenliğinden sorumlusunuz, muhtarlar olarak. Hile yapmak isteyen varsa, seçimin güvenliğini zora sokmak isteyen kim varsa her birine hep birlikte karşı çıkmalıyız, hep birlikte mücadele etmeliyiz. Sandık namustur, bir oy namustur. Bu kadar basit. Bunu hep beraber sağlamalıyız.”