AK Parti Bayrampaşa teşkilatının sahur programına katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ülke genelinde uyuşturucuyla mücadelede kullanılan stratejiye ve gelinen noktaya ilişkin bilgi verdi.
Soylu, “En çok ikinci kullanılan yer baktık ki neresi? metruk binalar. 124 bin metruk bina tespiti yaptık bütün Türkiye’de. Bunun 95 binini yıktık. 15 bin de rehabilite yaptık. 14 bininde yıkım ve rehabilitasyon işlemleri devam ediyor ve yüzde 34 oranında olan mevcut binalarda kullanma oranı şu anda yüzde 20’ler seviyesine düştü. Yine bütün bunlarla metruk binaları basıyoruz. Annelerle ilgileniyoruz. Baktık ki arabalarda kullanmaya başladılar. Akşam üstleri ve geceleri bu sote denilen yerlerin tamamına polis devriyeleri çıkardık. Arabalarda da bu işin kullanılmasının engellenmesini ortaya koymaya çalıştık. Bütün bunlarla birlikte kökünü kurutma operasyonlarını başlattık. Başka bir şey daha yaptık. İstanbul’da sadece 32 mahallede alan kapattık. Dedik ki herhalde bu mahalle isyan edecek. Mahalleli geldi ‘Allah sizden razı olsun. Sakın buradan ayrılmayın. Çünkü biz bu adamlardan yıldık bunları ancak siz yıldırırsınız’ dedi. Nerede bulursa tepesine bindiğimiz bir tabloyu hep beraber ortaya koyduk. Yıl 2016, 15 Temmuz’da 36 bin kişi vardı cezaevinde. Bugün 126 bini aştı. Bulduğumuza operasyonu yapıyor ve içeri tıkıyoruz.” diye konuştu.
Bağımlılıkla mücadelede Avrupa’nın ve Amerika’nın sınıfta kaldığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
“Almanya Sağlık Bakanı belli bir miktarda eroinin, esrarın ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanabilmesine izin veriyor. Şırıngayı bedava veriyorlar. Narkoz shoplar açıyorlar. Yani gidip alışveriş yapıyorsun, oturuyorsun ve orada bir miktar içiyorsun. Ben Hollanda’ya gittim oradaki İçişleri Bakanı’nı ziyarete. Yolda baktım adamlar içiyorlar. Kimse de ses çıkarmıyor. Teslim olmuşlar engelleyemiyorlar çünkü ancak büyük mal operasyonları yapıyorlar. Kanun çıktı şöyle söylüyor; artık hakim 48 saat içinde resen tedavi uygulamasını başlatabilecek. Bu çok önemli bir şeydir. İki, özellikle dünyadan Avrupa’dan ve Batı’dan tarafımıza sevk edilen kimyasal uyuşturucularla ilgili metamfetamin, captagon, aynı zamanda ekstazi türü kimyasal sentetiklerle ilgili alt taban 10 yıldan ceza tabanı 15 yıla çıktı. En önemli meselelerden bir tanesi cezaevlerinde, uyuşturucudan 126 bin kişi yatıyor. En çok yatan uyuşturucu. Cezaevinde rehabilitasyona başlıyoruz. Bu da devrim gibi bir karardır. Bazı cezaevleri sırf bu işin rehabilitasyonu için yapılacak.”
Soylu, “Biz terörle mücadele ettik, başarılı olduk mu? Burada bir imza atıyoruz. Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde, dünya teslim olmuşken bu uyuşturucunun kökünü kazımak bizim bu millete namus borcumuzdur. Hiç acımayız. Eskiden okulların önünde uyuşturucu satıcıları vardı. Ölümün 941 olduğu gün bunu söyledim. Çünkü derdimizi herkesle paylaşmak lazım. Onlar parayı nereden buluyorlar? Ya satacak. Ya annesinden, babasından isteyecek veya çalacak. Beni kınadılar. Ben ne demişim? ‘Okulların önünde çocuklarımıza uyuşturucu satanı gördüğünüz anda bacaklarını kırın’ demişim. Bu kötü bir şey mi? Bu mücadeleyi dünyada en güçlü yürüten ülkeyiz. Biz Müslümanız. Biz büyük bir medeniyetin evladıyız. Biz çocuklarımızı uyuşturucuya, batının uyguladığı bir sipariş yok etme taktiğine kaybettirmeyiz. Bu kadar basit.” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır’da yapılan 50. kökünü kurutma operasyonuna katıldığını ve bundan sonra yapılacak olanlara da katılacağını belirten Soylu, cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a cumartesi gecesi Bayrampaşa’da sahur programına katılacağını söylediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bayrampaşalılara selamlarını ve Kadir Gecesi tebriklerini ileten İçişleri Bakanı Soylu, 1950 yılındaki genel seçimlerde ‘açık oy, gizli tasnif’ yapıldığı bilgisini vererek şunları söyledi:
“Tam 21 yıldır AK Parti ve bu kadrolar Türkiye’de büyük bir devrimin altına imza atıyorlar. Atmamış olsaydınız bir fiskeyle, hani bazen Amerikan büyükelçileri çıkıyor, laflar söylüyor. Hükümetin kimyası bozuluyor idi. Öyle değil mi? Hükümetin kim? Yani şimdi Amerikan Büyükelçiliğini boş verin Amerikan Başkanını kimse sallamıyor Türkiye’de. AK Parti Türkiye’yi o noktaya getirdi. Dertleri tam bu. Birçok badirelerden geçildi. 27 Nisan’da denediler. Muhtara verince karşısına belki de demokrasi tarihimizin en kimlikli çıkışı ortaya konuldu. Gezi olaylarında 3,5-4’tü faiz? Ne dediler? İşte İstanbul Havalimanı’nı yapmayın. Niye? Çünkü dünyanın en büyük istasyonlarından birisi olacak. Orta Doğu, Afrika, Avrupa dünyanın en önemli istasyonlarından birisi olacak. Avrupa’nın pabucu dama atılacak, yapmayın. Kime söyletiyorlar bunu? Bu ülkede yetişen evlatlarımıza. Doğru mu? İki, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapmayın. Niye yapmayacağız? Çünkü tırlarımız, kamyonlarımız şehrin dışından geçerse ticaretimizi daha rahat bir şekilde yapabiliriz. Üçüncü köprüye ihtiyacımız var. İstanbul sıkışmış. Yaptık mı? İstanbul Havalimanı’nı yaptık mı? Yaptık.”
“En önemli meselelerden biri enerjidir”
Bakan Soylu, “Eğer tam bağımsız olmak istiyorsanız en önemli meselelerden bir tanesi enerjidir. Türkiye bir nükleer santrale başlayacak. Mersin’de nükleer santral yapılacak. Tayyip Erdoğan kararını vermiş, imzasını atmış. Size muhtıra veriyoruz diyor, yapmayın. Niçin? Elimizi elin adamına açacağız da onun için. Ama onlar tabii bu milletin çok çalıştığı ve duasının bereketli olduğunu bilmediği için. Sakarya’da gaz sahasından doğal gaz çıkacağını da hesap etmediler. Hesap etselerdi belki oranın kazılmasını engellerlerdi. Aynı zamanda bir taraftan terörü fişekledikleri için. Gabar’ın terörden temizleneceğini hesap edip orada Bayrampaşa’da oturan Esma Çevik kızımızın isminin verildiği o kuyulardan petrol fışkıracağını ve hem de kaliteli petrol. Öyle işlenen rafineri petrol değil yani. Koy çalışsın. Bu kadar kaliteli bir petrol çıkacağını hesap edemediler. Hesap etselerdi Amerika bir şekilde o tezgahı da bir şekilde başka bir noktaya evirmek isteyebilirdi. Şimdi Avrasya’ya itiraz ettiler. Peki Avrasya bugün çalışıyor mu? Marmaray’a itiraz ettiler. Bugün çalışıyor mu? Kuzey Marmara yoluna itiraz ettiler. Su havzaları ormanlar diye hepiniz hatırlıyorsunuz. Peki çalışıyor mu? Hepsi çalışıyor. Buna ne denilir biliyor musun? Oh denir.” diye konuştu.
“Herkes ne diyor? Yaparsa reis yapar diyor”
Hükümet olarak birçok engelleme girişimleriyle karşılaştıklarını dile getiren Soylu, “Bütün bu altyapıyı gerçekleştirdik. Bölünmüş yollarından, otobanlara, otoyollara kadar. Diğer yüklere kadar aynı zamanda tünellere kadar. Bütün bu altyapıyı gerçekleştirdik. 81 ilde üniversitelerine kadar 56 ildeki havalimanlarına kadar Türkiye bambaşka bir tablonun içine girdi. Neye rağmen Gezi olaylarına rağmen. Neye rağmen? 17-25 Aralık’ta yeniden bir imtihanla karşı karşıya kalmamıza rağmen. Neye rağmen? 6-8 Ekim olaylarında ülkemizin bir bölümünü tarumar etmelerine rağmen şimdi diyoruz ya işte mesela deprem konutları var doğru mu? Yapılıyor. Kimse (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) Kılıçdaroğlu yapar diyor mu? Kimse diyor mu? Kimse Tayyip Erdoğan yapamaz diyor mu peki? Hayır. Herkes ne diyor? Yaparsa reis yapar diyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, Türkiye’nin savunma sanayisinde kendi araçlarını ve silahlarını ürettiğine dikkati çekerek, “Sonra kalkmış Kılıçdaroğlu diyor ki iktidarı değiştireceğiz. Ya millet seni değiştirecek farkında değilsin. Bazıları en son öğrenir ya başına geleceği, zannediyorum o en son öğrenenlerden birisi olacak kendisinin değişeceğini. 14 Mayıs akşamı o zaman da oturur mutfakta videosunu çekmeye devam eder. Olur mu? Çok büyük, çok büyük başarıların Türkiye’nin altyapısını o kadar güçlendirdiniz ki bir fiskeyle, Türkiye’nin yıkılamayacağını bütün dünyaya kabul ettirdiniz. Altyapılarıyla bugün ATAK helikopteri yapıyor muyuz? Bugün İHA-SİHA yapıyor muyuz? Bugün terörle mücadelede başarımızın en önemli sebeplerinden bir tanesi hepiniz söylüyordunuz, ‘Ya bu çocukları askere gönderiyoruz 20 yaşında bunların ellerine silahı veriyorsunuz. Bunları Doğu ve Güneydoğu’ya terörle mücadeleye gönderiyorsunuz. Bu işin profesyoneli yok mu?’ diye. Bu meseleyi de Tayyip Erdoğan değiştirmiştir. Askerde profesyonelliğe geçmeyi, jandarmada profesyonelliğe geçmeyi, şimdi 2 bin metreden istediğini, attığını vurabilen güçlü bir kadroya sahibiz. Hem İHA’larımız var hem SİHA’larımız var, Kızıl Elma’larımız var, hem de profesyonel kahramanlarımız var.” dedi.
Soylu, Kato Dağı’nda Aydoğan Aydın Paşa ile olan anısını şöyle aktardı:
“Kato Dağı’na çıkmıştık. O zaman Kato Dağı’nda teröristler vardı. Aydoğan Aydın Paşa vardı. Allah rahmet eylesin. Onunla beraber çıktığımızda dediler ki gitmeyelim, çıkmayalım. Çıktık. Kahraman Murat Paşa var şimdi. Adana Bölge Komutanı. O zaman Beytüşşebap’ın alay komutanıydı oraya çıktık. ‘Biz bunları buradan söküp atacağız’ dedik. Bugün Karabağ’da bir tek terörist yok. Ay yıldızlı bayrak nazlı nazlı dalgalanıyor. Tendürek Dağı’nda terörist yok. Cudi Dağı’nda, Gabar’da Allah’a hamdolsun. Bugün birçok alan tertemiz, burada söylüyoruz. Türkiye Yüzyılı ne demektir biliyor musunuz? Başlamadan önce Allah’ın izniyle o dağlarda bir tek terörist kalmamasını temin etmek demektir. Bugün 88 terörist var. 3 binden geliyoruz 15 Temmuz’dan sonra. Bir gün Tunceli’ye gittik. Güvenlik toplantısına. 6 yıl oluyor. O zaman yollar kesiliyor. Tunceli-Pülümür yolu işlemiyor. Kesiyorlar tırı yakıyorlar. ‘Yani biz buranın hakimiyiz’ demek istiyorlar. Alıyorlar insanları sorguluyorlar. Aynısı Çaldıran yolunda var. Aynısı Diyarbakır-Lice-Bingöl yolunda var. Biz de içimize dert ediyor. Kalktık gittik. Konuştuk. Bir terör toplantısı yaptık. Değerlendirmeleri yaptık. Kafamı kaldırdım. Bugünkü Genelkurmay Başkanımız Yaşar Güler Paşa o gün çok başarılı bir askerdir. Jandarma Genel Komutanı dedim ki ‘Paşam dedim biz bu Tunceli-Pülümür yoluna gidelim’ dedim. Herkes bu adam kafayı mı yedi diye baktı. Dediler ki ‘Efendim helikopter kalkmaz oraya’ ‘Helikopterle gitmeyeceğiz, vatandaş gibi’ dedi. ‘Biz oraya gidemeyiz, tedbir almadık’ dediler. Dedim ki eğer bu ülkenin İçişleri Bakanı, bu ülkenin bir yoluna gidemiyorsa bu gidemiyorsa bu ülkede İçişleri Bakanlığı yapmasın. Bu kadar açık.
Yolu baştan aşağıya bir gezdik. En ortasına geldik. Tekrar geri döndük. Orada Reşat Paşamızla komutanlarımızla oturduk ne yapabiliriz diye düşündük. Tunceli’den Pürümür’e kadar o vadinin bütün her tarafını 23 kuleyle donattık. 3,5 ayda kuleleri bitirdik. O gün bugündür Tunceli-Pülümür yolundan herkes özgür ve hür bir şekilde geçiyor. Geçen ay etkisiz hale getirdiklerimizle beraber Tunceli’de terörist kalmadı. Orayı da temizlemiş olduk. Bugün Tunceli’de turizm var, eğitim var, sağlık var, huzur var ve sadece PKK değil, DHKP-C, TKP/ML hepsini tasfiye ettik. Şimdi Munzur’un tepesiyle Erzincan arasında 3 terörist var. Onları yakalayacağız veya teslim olacaklar.”
Türkiye’nin her alanda büyük başarılara imza attığını ifade eden Soylu, “Bütün bu teknolojiler sayesinde İHA-SİHA’yı çıkardık. Üstlerini orayı da takip ettik. Dedim ki yıllar önce ‘Şimdi bunlar İHA’ları SİHA’ları bilmiyor ya. Göreceksiniz bunlara adım attırmayacağız’ dedim. Benle PKK’cılar ve bu CHP’lilerin önemli bir bölümü o dönem dalga geçti. Bu ne anlar bu işlerden diye. Bugün kaçacak delik arıyorlar. Hadi gezsinler dışarı çıkanı tepeliyoruz.” dedi.
“Bu millet Kemal’e de bay bay diyecek”
Bugün Ayasofya’da sadece namaz kılınmadığını söyleyen Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
“Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın sayesinde biz Ayasofya’da sadece namaz kılmıyoruz. İnsanlar ibadet etmiyor. Dünyaya bayrak çektik biz Ayasofya ile. Siz ne yaptınız? Tayyip Erdoğan ne yaptığını biliyor. Bunlar hayal edemeyeceğimiz gelişmelerdi. Herkesin birbirine sus, sakın bunları konuşma dediği gelişmelerdi. Araba üreteceğiz biz. Araba üretecek kim varsa, adamı kafasından ters çevirirlerdi Türkiye’de. Bugün Kılıçdaroğlu diyor ki ‘geziyor, siyaset yapıyorlar TOGG’larla beraber.’ Kılıçdaroğlu sana söylüyorum, biz bu seçimi bu milletimizin o yüksek ferasetiyle o kadar güçlü kazanacağız ki bu millet Kemal’e de bay bay diyecek. Bize gitsinler diyorlar. Biz gideceğiz de kim gelecek? Aile yapımızı bozmak isteyen her belediyede acaba bir LGBT bürosu kursak da bu milletin aile yapısını bozsak diye çaba harcayan ve özellikle LGBT’ye karşı yapılacak her şeye iktidara gelince yasak edileceklerini ifade eden ya o zaman ilk önce kendi evinden başla kardeşim. Bu milletin huzuruyla, ailesiyle, aile yapısıyla ne uğraşıyorsun ya? Kendi evinden başla. Madem aynı cinslerin evliliğini istiyorsun, kendi evinden başla. Bu milletin başına niye musallat oluyorsun. Müslümanlığımıza, inancımıza, değerlerimize, milliyetimize, geleneğimize niye musallat oluyorsun ya? Madem bu işe meraklısın. Hadi belediyeleri yapsalardı ya. Öyle fırsat vermeyiz. Biz gideceğiz. Bu LGBT’ciler gelecek. Aynı cinslerin evlenmesini isteyenler gelecek. Tövbe estağfurullah ya.”
“Topunuz bir araya geldiniz Çanakkale’yi geçemediniz”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şunları kaydetti:
“Biz gideceğiz tamam biz gideceğiz. Kim gelecek? Irak’ın kuzeyinde operasyon yapıyoruz değil mi? Suriye’nin de kuzeyinde operasyon yapıyoruz. Niçin? Bir terör devleti kurmak istiyorlar. Nereden? Hakkari’nin karşısındaki Harbuk’tan Hatay’ın karşısındaki Afrin’e kadar bir terör devleti. Kurmak istiyorlar mı? Başlarında kim var? Amerika. Adamların askerleri şurada Amerikan bayrakları var. Orada ring atıyorlar. Bir de adamlarından etkisiz hale getirdiğimiz zaman onlarla beraber ağlıyorlar. O kadar birbirlerine inanmışlar. Ya siz ne kadar inanırsanız inanın ya. Topunuz bir araya geldiniz Çanakkale’yi geçemediniz. Topunuz bir araya geldiniz bu ülkeyi teslim alamadınız ya ne kadar inanırsanız inanın. Ne diyor Kılıçdaroğlu? Diyor ki öyle diyor ‘operasyon moperasyon olmayacak’ Nerede olmayacak? Irak’ın kuzeyinde. Nerede olmayacak? Suriye’de. Peki orasını biz güvenli bölge haline getirdik. Orada şu anda 6 milyon Suriye’den alt bölgelerden oraya gelen insanlar var. Onlara briket evler yaptık. 100 bin tane yetmedi her türlü meseleleriyle ilgileniyoruz. O ne olacak? PKK’dan kaçtıkları için. Öyle mi? DEAŞ’tan kaçtıkları için oradalar. Rejimden korktukları için ordalar. Onlar da Türkiye’ye gelecekler altı milyon insan. Bakın şu anda Türkiye çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. HDP’nin PKK’nın bir Cumhurbaşkanı adayı var mı? Yok. Peki kimi destekliyorlar? Bunu bütün Türkiye biliyor mu? Herkes biliyor mu? ve bunu açık açık yapıyorlar. Ondan sonra diyorlar ki Kuzey Irak’taki Suriye’deki operasyonlar bitecek. İç güvenlik operasyonları bitecek. Oradaki kayyumlar kalkacak, kayyumlar kalkacak da ne olacak? Biz belediyeciliği CHP yapıyor kayyum mu atıyoruz? Başka partiler yapıyor, kayyum mu atıyoruz? Hayır. Kim belediyesindeki paraları teröre harcıyorsa, bu Diyarbakır anneleri niye orada oturuyor ya?”
“Diyarbakır Anneleri, HDP’yi seçime sokmadılar”
Soylu, şunları söyledi:
“Size bir şey söyleyeyim. Diyarbakır Anneleri HDP’yi kapattı Allah’ın izniyle. Anayasa Mahkemesinin alacağı kararını hiçbir hükmü yoktur. Anayasa Mahkemesi’nden önce Diyarbakır anneleri oturdular, HDP binasının önünde HDP’yi seçime sokmadılar. Şimdi ne yapacak? Diyor ki tutsakları diyor, tutsak kimmiş? Apo tutsakmış, Selo tutsakmış öyle mi? Doğru mu? PKK’cılar tutsakmış, ne yapacaklar? Serbest bırakacaklar. Nereyi serbest bırakacaklar başka? 15 Temmuz darbesini yapanları serbest bırakacaklar. Yetmedi. İki yıldan beri her yeri dolaşıyorlar. yani darbeyi yapanları tekrar devletin içine getirecekler. Planları belli bu talimatları kim veriyor? Beraber oturdukları büyükelçiler veriyor. Önlerinde bağdaş kuruyorlar. Ellerini bağlıyorlar ve bu talimatları alıyorlar. Ben söylüyorum. Cevap da veremiyorlar. Ya diyorum ki sen bu adamını gönderdin bu büyükelçiyi. Adam şunu söyledi. Madde madde sıraladım. Diyemiyor ki ben göndermedim. Ben göndermedim dese. Nelerin çıkacağını biliyordu onun için.”
“Bunlar müstemleke valisi olmak istiyorlar”
Bakan Soylu, “Bunlar Türkiye’yi pazarlamaya çıkmışlar. Bunlar Cumhurbaşkanı olmak istemiyorlar. Bunlar müstemleke valisi olmak istiyorlar, bu kadar basit. Bunların hürriyetten, bağımsızlıktan her birinin hiçbir nasibi olmadığı bu süreç içinde çok net anlaşıldı. Bir tanesi de diyor ki ben diyor o altın masa var ya hani birbirlerine yumruk attılar, kavga ettiler, masa öbür tarafa indi. Aday açıklama yaparken yüzü öyle bir olmuş ki çarşamba pazarına dönmüş. Öyle denmez mi? Peki ne diyor? Diyor ki seçimin sonuna kadar dondurdum diyor problemleri. Çünkü seçimin sonundan sonra kavgaya devam edecek. Sonra nasıl güya hükümet olacaklar. At pazarlığı yapacaklar. Ben söylüyorum. Dünyada birlikte olduğu herkese kazık atmıştır, herkesi satmıştır. Ben iyi tanırım diyorum. Bana inanmıyorlar. Sonra başlarına gelince diyorlar ki Süleyman Soylu haklıymış. İyi tanıyormuş diyorlar.” dedi.
Türkiye’de başörtüsünün kamunun her alanında var olduğunu dile getiren Soylu, “Türkiye’de demokrasinin ne olduğunu, özgürlüğün ne olduğunu insanların eşit vatandaşın ne olduğunu Tayyip Erdoğan bütün dünyaya ve bu millete, bu ülkeye etrafımızda bütün coğrafyaya göstermiştir. Sizin ortaya koyduğunuz iradelerle bütün bu badirelere rağmen. Kılıçdaroğlu çıkıyor ne diyor? Şehir hastaneleri israf yapmayın. Ne oldu? Hep beraber salgını gördük mü? Görmedik mi? Gördük değil mi? Salgında o bahsettikleri, büyüttükleri Amerika var ya Avrupa. Hastanelerine insan alamadı yaşlılarını ölüme terk ettiler. Bizim polisimiz, jandarmamız öğretmenimiz, imamımız Allah razı olsun. Devlet görevlilerimiz yaşlılarımızın vefa gruplarıyla beraber evlerine gittiler. Maaşlarını götürdüler. Bakkal alışverişlerini yaptılar. Eczane alışverişlerini yaptılar. Ne ihtiyaçları varsa gördüler, görmeye devam ediyorlar. O kadar basit. Onlar hastanelerde ölüleri paket yapıp morglara koydular. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı beş yıllık hastanelerde millet Allah bu devletten ve Tayyip Erdoğan’dan razı olsun dedi.” ifadelerini kullandı.
Sorumluluklarının büyük olduğunu, gelecek nesillere tam bağımsız Türkiye’yi bırakmak zorunda olduklarını söyleyen Soylu, şunları ifade etti:
“Siz 21. yüzyılın başında büyük bir mukaveleye imza attınız. Mukavelenin önemli bölümü gönlünüzdeydi. Tayyip Erdoğan ile bir mukaveleye imza attınız. İlk 2002 diye çıkıldığı zaman hedef 2023 denildiğinde millet burun kıvırmıştı. Olur mu diyorlardı. Türkiye güçlendi. 2053 yılına 50 yıllık bir hedef konuldu. Yetmedi. Türkiye biraz daha güçlendi. 2071’e 70 yıllık bir hedef konuldu. Yetmedi şimdi üzerimizde büyük bir sorumluluk var. Gelecek nesillerimiz ecdadımızın bize bıraktığı emanetle beraber bütün dünyaya medeniyetimizi nakşedecekleri Türkiye yüzyılını gergef gibi işlemek bizim sorumluluğumuzdur.”