Bakan Soylu, NEST Kongre Merkezi’nde, Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu “Antalya Diplomasi Forumu” (ADF) kapsamında gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Uluslararası Enstitüsü İcra Sekreteri Thomas Wuchte’nin yaptığı “Terörizmle mücadele: Eksik olan nedir?” paneline katıldı.
Soylu, terörle mücadelenin sadece askeri bir güçle yapılamayacağını söyledi.
FETÖ’nün dış uzantılarıyla mücadele edilmeden FETÖ’yü etkisiz hale getirme anlayışına sahip olmadıklarını dile getiren Soylu, ABD ve Almanya’nın bir taraftan FETÖ’yü beslediğini ve koordine etmeye çalıştığını, İngiltere’nin terör örgütüne sesini çıkartmadığını kaydetti.
Soylu şöyle devam etti:
“FETÖ’nün dış uzantılarıyla mücadele etmez, etkisiz hale getirmeye çalışmazsanız sizin vücudunuzun sıkıntıya düştüğü anda yine neşet ederler ve ülkenizi ele geçirmeye çalışırlar. Aynı durum PKK ve PYD için de geçerli. Sınırımızda iki ülke var ve ikisinin de devlet otoritesi yok olmuş. Irak ve Suriye. Mesela Afganistan meselesini nasıl çözersiniz? Göç meselesini nasıl çözersiniz? Bu soruların cevabı yok. Amerika’da da Avrupa’da da yok. Çünkü çözmek istemiyorlar. Görüyorlar ama çözmek istemiyorlar. Doğunun sürekli istikrarsız olmasını istiyorlar. Doğu ve Batı kavgası içerisinde tarihsel bir mücadele var.
Biz 2 bin yıl öncesinin insanları değiliz. Aynı masada oturup birbirimizi anlayabiliyoruz. Üretimde, akademide birbirimizden istifade ediyoruz. Neden bu kavgayı ve mücadeleyi sürdürüyoruz? Çünkü kişi başına milli geliri 50 bin dolar olan ülkelerdeki yöneticiler diğer ülkelerdeki insanları 500 dolar ve altında bırakmak için kendilerine ait bir çaba üretiyorlar. Terörün gerçek var olma sebebi de bu. İstikrarsızlaştırmak. Fransa kalkıyor PKK ve PYD’nin havacılık unsurlarını eğitiyor. Panele katılan bu 4 ülkeden bir tanesi teröre destek versin dünyadan deport edilir. Amerika, insansız hava araçlarının nasıl engellenebileceği konusunda eğitim veriyor. Diğer ülkeler de veriyor. “
Türkiye’nin terörle mücadele önemli bir noktaya geldiğini ve bunun çeşitli nedenlerinin olduğunu anlatan Soylu, şöyle konuştu:
“Türkiye Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ciddi bir kalkınma hamlesi başlattı. Havalimanı, üniversiteler, yollar, kadın ve gençlik kültür merkezleri, spor salonları yaparak Türkiye’nin batısı ve doğusu arasındaki gelişmişlik seviyesini birbirine ciddi bir şekilde yaklaştırdı. Zeytindalı Harekatı’nda ABD ambargo koydu. Kendi evlatlarımız, mühendislerimiz onun bize vermeyeceğini söylediği silahları üretti.
Savunma sanayimizi başından itibaren geliştirdik. Yüzde 20’lerden yüzde 80’ler seviyesine çıkarttık. Eğer biz Türkiye olarak küresel aktörlere, şirketlere, küresel Şampiyonlar Ligi’ne tabi olsaydık Ukrayna’dan zor durumda kalırdık. Bu kadar açık ve net. Ayrıca terörle mücadele eden insan kaynağımızı profesyonelleştirdik. Terör örgütlerinin siyasi uzantılarının mali imkanlarını, insan kaynağı imkanlarını yok ettik. Sivil toplum örgütüymüş gibi gözüküp teröre ciddi katkı sağlayanlara ciddi bir operasyon yaptık. Sınırlarımızda kaçak göçü ve teröre hem insan kaynağı hem de mühimmat aktarımı sağlayan anlayışı ortadan kaldırabilmek için sınır güvenliğimizi en üst seviyeye çıkarttık. Terörü kaynağında kurutmak için sadece dağlarda değil, terör örgütü neredeyse sınır ötesinde de operasyonlar yaptık. Bitti mi? Hayır bitmez. 40 yıldır mücadele ettiğimiz terör örgütüyle ilgili eğer en ufak bir esneme ortaya koyarsak terör örgütünün arkasındakiler, onları bir şekilde ortadan kaldırmak gerekir.”
Bu küresel akılla dünyanın terör örgütlerinden, iç savaşlardan, vekalet savaşlarından, kitlesel göçlerden, uyuşturucu yaygınlığından ve mali suçlardan, sanal kumardan, coin gibi paraların başka piyasalarda aklanmasından kurtulamayacağını dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
“Beni bağışlayın. Dünya bir suç bataklığı içerisinde ve bunun mesulü Batılı gelişmiş ülkelerdir. Terör de bu bataklığın içerisindedir. ‘Mış’ gibi yapabiliriz. Batı da bunu yapıyor zaten. Suriye’de ölen yaşlılara, kadınlara, çocuklara ‘mış’ gibi yaptı. Tam bin yıldır Türkiye içerisinde yaşayanları, bu medeniyet içerisinde yaşayanları birbirine düşürebilmek, ülkenin istikrarını ortadan kaldırabilmek için elinden geleni ortaya koyuyorlar. Burada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bir model ortaya koydu. Birinci model şu. Evet küresel bir dünya, Birleşmiş Milletler ve NATO var. Elbette biz onları görüyoruz ama onların bizi sürüklemek istediği yola girmedik. İkili ilişkilerimizi geliştirdik, bölgesel ilişkilerimizi geliştirdik. Tarihin bize buyurduğu ilişkileri, tarih boyunca hangi alanlarda ilişki kurduysak onlara sırtımızı dönmedik. Sadece bir ticari ilişki kurmadık, bunun üzerinden birbirimize olan ihtiyacımızı sürekli değerlendirebileceğimiz bir anlayışı ortaya koyduk.
Dünyaya tavsiyemiz budur. Birleşmiş Milletler’in, NATO’nun, küresel aktörlerin ve kulüplerin varlığını kabul edebilirsiniz. Bir işe yararlar mı? Ben yarayacaklarını düşünüyor değilim. İkincisi Avrupa diye bir şey var mı? Kimse aldanmasın Avrupa diye bir şey yoktur. Avrupa, Amerika’nın vagonudur. Ne derse onu yapmak zorundadır. Adımını ona göre atmak zorundadır. Onun için 21. yüzyılın ilk çeyreğinde bu tuzağa düşmediğimiz ilişki modeli, uyguladığımız yöntemi, modeli bir vesileyle dünya uygularsa pandemide düştüğü sıkıntıya düşmez. “
Dünyanın 4 temel sorunun olduğunu ve bu sorunların bu yüzyılda devam edeceğini dile getiren Soylu, “Birincisi pandeminin etkileri 15 yıl dünyayı sarsacaktır. İkincisi göç devam edecektir. Problemleri yeni başlamıştır. Üçüncüsü enerji problemi. Dünyanın bu yüzyılda en önemli problemidir. Dördüncüsü ise bütün bunların oluşturduğu ekonomik problemler sürecektir. Bunları yönetmeye Batının gücü, ABD’nin gücü, Avrupalı liderlerin gücü yetmez, yetmeyecektir. ” dedi.
Panele Soylu’nun yanı sıra Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif bin Rashid Al Zayan, Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Dışişleri ve İş Birliği Bakanı Simeon Oyono Esono Angue ve Orta Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sylvie Baipo Temon katıldı.
“Küreselleşme kendisiyle ilgili problem yaşıyor”
Soylu, dünyanın birçok bölgesinde terör saldırılarının olduğunu, Amerika’nın işgal ettiği dönemde Afganistan’da afyon üretim miktarının 17 bin hektarken 2018’de 360 bin hektara kadar çıktığını, Suriye’deki iç savaştan sonra ise toplam 13 milyon insanın yerinden edildiğini anlattı.
DEAŞ ve PKK’nın birbiriyle çatışıyor gibi göründüğünü ancak ikisinin de patronunun aynı olduğunu aktaran Soylu, şunları kaydetti:
“Gelirler konusunda birbirleriyle problemleri söz konusu değil. Bunları koordine eden anlayış kim? Dünyada Amerika, Avrupa bu kadar gelişmişken terör örgütleri peki nasıl böyle rahat bir şekilde hareket etme kabiliyetine sahip? PKK’yı temsil eden birisi geçen yıl haziran ayında Birleşmiş Milletler gibi dünyanın en önemli örgütlerinden, adı barış, özgürlük, hukuk, demokrasi olan örgütlerinden bir tanesine gidiyor, oradaki yetkililerle masaya oturuyor ve ‘Bundan sonra çocuk savaşçı kullanmayacağız.’ diye anlaşma imzalıyorlar.”
Terör örgütlerinin insan, mali, lojistik kaynağı nereden bulduğu, ideolojik ve siyasal pozisyonlarından kimden destek aldığı sorularının yöneltilmesi gerektiğine dikkati çeken Soylu, şöyle konuştu:
“Bütün bunlarla ilgili değerlendirmeyi herkes üzerine sorumluluğu alarak samimi bir şekilde gerçekleştirirse dünyada terörle mücadele etmek çok kolay olur. Paranın nereden nereye transfer edildiği, devletler arası ilişkilerin en kolay işlerinden bir tanesidir. Organize suç örgütlerinden mali suç örgütlerine, terör örgütlerine kadar bunu sağlayabiliyoruz. INTERPOL gibi yapılanma Türkiye’de 15 Temmuz’da darbe girişimi yapmış bir terör örgütünün mensuplarını Türkiye’ye vermez, Almanya’da, Amerika’da, Avusturya’da ve İngiltere’de saklarsa elbette terör örgütleri moral bulmaya devam eder.”
Dünyanın en önemli suçlarından birinin sanal bahis olduğunu dile getiren Soylu, sanal kumarın dünyadaki patronunun İngiltere olduğunu savundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “İngiltere, kendi ülkesinden yönlendirilen bu meseleyi durdurabilme kabiliyetine sahip değil midir? Amerika binlerce tır silahı PYD terör örgütüne gönderirse, eğer Almanya ve Amerika FETÖ mensuplarını kendi ülkelerinde barındırırsa herkes suçlularla ittifak etmeye başlar. Bugün dünyanın temel problemi budur. Küreselleşme kendisiyle ilgili problem yaşıyor ve küreselleşme bu konuda 20. yüzyılın sonunda ortaya çıkmış ve netice itibarıyla sonuna gelinmiştir.” ifadelerini kullandı.