Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin savaşan insansız hava aracı (İHA) teknolojisine yatırım yapan birkaç ülkeden biri olduğunu belirterek, “Biz savaşan İHA’larımızı piyasaya çıkardığımızda emin olun dünya F-35’leri değil Türkiye’nin geliştirdiği savaşan İHA’ları konuşacak.” dedi.
Varank, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın da katılımıyla ATO Congresium’da gerçekleştirilen Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nın açılış töreninde konuştu.
Geçmişten bu yana sanayi devrimlerinde ortak amacın verimlilikte yaşanan artışlar olduğuna işaret eden Varank, verimlilik vurgusunun 4’üncü sanayi devriminde daha belirgin olduğuna dikkati çekti.
Varank, küresel ticaretin artması ve ülkelerarası ekonomik rekabetin, kaynakların, iş gücünün ve zamanın verimli kullanılmasını zorunlu hale getirdiğine işaret ederek, “Verimlilik, ülkelerin ve firmaların rekabet gücünü temelden etkilemenin yanında sürdürülebilir büyüme için de olmazsa olmaz bir gerçek. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla dünyada çok daha hızlı dijitalleşmenin olduğunu varsaydığımızda artık verimliliği maksimize etmenin yolu fuarımızın da teması olan ‘ileri teknolojiler’den geçiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kovid-19’un sosyal ve ekonomik sonuçlarına değinen Varank, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin sürece en iyi adapte olan ülkelerden biri olduğunu dile getirdi.
“Tüm imkanlarımızı seferber ettik”
Varank, bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği sonuç odaklı hareket etme anlayışıyla, hızlı ve yerinde kararlar aldıklarını vurgulayarak, Türkiye’nin yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüyerek, G-20 ülkeleri arasında en çok büyüyen ülkelerden biri olduğunu anımsattı.
İmalat sanayisinin büyümeye yaptığı katkıya dikkati çeken Varank, şöyle devam etti:
“İlk çeyrekte yüzde 12,2 büyüyen imalat sanayimiz gayri safi yurtiçi hasıladaki artışa en çok katkı veren sektör oldu. Bu sayede sanayi sektörümüzde ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre 338 bin kayıtlı istihdam artışı yaşandı. İşte önemli olan, bu büyüme performansını daha sağlıklı, kalıcı ve sürdürülebilir hale getirmek. Bunun yolu da verimlilik ve ileri teknolojiye yatırım yapmaktan geçiyor. Bu alanlarda rekabetçi ülkelerden biri olmak için tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Bunu sağlarken de inovatif bir şekilde hareket etmeye özen gösteriyoruz.”
Varank, inovasyonu sadece kalıpların dışında düşünmek olarak algılamadıklarını belirterek, “Kalıpların dışında düşünmenin yanı sıra varsa eksikliklerin çözümünü de dışarıda değil içimizde bulmak için gayret gösteriyoruz. Kendi teknolojisini geliştiren, üreten ve ihraç edebilen bir Türkiye olmak, bunu da kendi kaynaklarımızla, kendi mühendislerimizle başarmak durumundayız.” diye konuştu.
“Yol haritalarımız tamamlamak üzere”
Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu doğrultusunda 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni hazırladıklarını hatırlatan Varank, stratejide sanayinin teknolojik dönüşümünü hızlandırmayı, kritik teknolojilerin üreticisi olmayı, milli gelirdeki Ar-Ge payını artırmayı önceliklendirdiklerini anlattı.
Varank, nitelikli insan gücüne yatırım yapmayı, dünyanın her köşesinde kullanılacak akıllı ürün ve hizmetler geliştiren “TURCORN”lar çıkarmayı hedeflediklerine değinerek, şu ifadeleri kullandı:
“Son dönemde özellikle teknoloji tabanlı girişimlerde bunu yakalamayı başardık. Geçtiğimiz günlerde ‘Getir’ yatırım alarak 7,5 milyar dolarlık bir şirket haline geldi ve şu anda Türkiye’nin en değerli 2. büyük şirketi. 100 yıllık firmalar bu başarıyı yakalayamamışken sadece bir fikirle yola çıkan 5,5 senelik Getir isminde bir firma başarıyı yakalayabiliyor. Bunları elde edebilmemiz için hali hazırda yaygın şekilde kullanılan teknolojilerde çığır açıcı dönüşümlere yol açacak yeni nesil teknolojilere yönelmemiz gerekiyor. Dijitalleşme, uzay, yapay zeka, otonom sistemler gibi teknolojilerde dünyayı takip eden değil trend belirleyen bir ülke olmak gayesindeyiz. Milli Uzay Programı’mızı bu vizyonla hazırladık. Programda koyduğumuz hedefler, Türkiye’nin ileri teknolojilerde kabiliyetlerini perçinleyecek ve bu alandaki yeni çalışmalara kapı aralayabilecek. Türkiye için büyük fırsatlar barındıran mobilite araçları, akıllı yaşam ve sağlık, dijital dönüşüm, yapay zeka ve 5G başlıklarında yol haritalarımızı tamamlamak üzereyiz. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile birlikte hazırladığımız, 2021-2025 dönemini kapsayan Ulusal Yapay Zeka Stratejimizin detaylarını yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız.”
“Yeni çağrılara çıkacağız”
Bakanlığın destek ve teşvik mekanizmalarını bu başlıklarla uyumlu olacak ve en verimli çalışacak şekilde yeniden tasarladıklarına işaret eden Varank, KOBİ’leri teknoloji üretmeye teşvik ettiklerini ve bunları kullanan KOBİ’lerin sayısını artırmaya yönelik destekler verdiklerini belirtti.
Varank, sadece 2020’de dijital dönüşüm odaklı 396 projeye 158 milyon lira katkıda bulunduklarına dikkati çekerek, KOSGEB’in KOBİ-GEL’in son proje çağrısını dijitalleşme alanında açtıklarını, bu kapsamda desteklenmeye hak kazanan işletmeleri temmuz ayı içinde ilan edeceklerini bildirdi.
İşletmelerin üretim kapasitelerinin güçlenmesi, daha verimli ve rekabetçi hale gelmesi amacıyla “Ar-Ge, Ür-Ge ve İnovasyon Desteği Programını” yürüttüklerini anlatan Varank, şöyle konuştu:
“KOSGEB vasıtasıyla, teknoloji seviyesini ve yerli üretimi önceleyen destek programlarında sadece son 2 yılda, yaklaşık 10 bin KOBİ için 889 milyon liralık kaynak oluşturduk. Yine bu dönemde uygulamaya başladığımız Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı çerçevesinde ileri teknolojilerin ve cari açık verdiğimiz ürünlerin yerli imkan ve kabiliyetlerle üretilmesine destek veriyoruz. 2021’de ilk çağrıyı “mobilite” sektörüne yönelik açtık. Yoğun ilgi sebebiyle çağrı başvuru tarihini 22 Haziran’a uzattık. 2021’de ayrıca ‘Üretimde Yapısal Dönüşüm’, ‘Sağlık ve Kimya Ürünleri’ ile ‘Dijital Dönüşüm’ çağrılara çıkacağız. Verimliği her alanda artıracak, ileri teknoloji üretimini yükseltecek destekleri vermeye devam edeceğiz.”
“İleri teknolojilerde lider ülke olmak için vites yükselttik”
Varank, sanayi ve teknoloji ekosistemini bu dönüşüm sürecinde desteklerken, ileri teknolojilerde lider ülke olmak için de her alanda vites yükseltmiş durumda olduklarını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bundan 10 yıl önce ‘bin bir dereden su getirerek’ İHA ithal etmeye çalışıyor, sonrasında bunların tamiri ve bakımı için adeta birilerinin keyfini bekliyorduk. Hamdolsun, bugün Türk mühendislerinin geliştirdiği Türk SİHA’ları Avrupa semalarında uçmak için gün sayıyor. Daha önce diğer ülkelerin teknoloji alanındaki çalışmalarını, adeta film izlermiş gibi gıptayla izleyen bir ülkeydik. Ama bugün Ay misyonu planlayan, uzay alanında araştırma yapabilen, üretim yapabilen bir Türkiye var. Türkiye’nin Otomobili projesi, makus talihini yenen Türkiye’nin bir başarı hikayesi olacak.”
Doğru zamanda doğru teknolojiye yatırım yapabilmenin önemine dikkati çeken Varank, şunları kaydetti:
“Şu anda dünyada Türkiye’nin geliştirdiği insansız hava araçları teknolojileri konuşuluyor. Bana sürekli F-35 Programı ile düşüncelerim soruluyor. F-35 gerçekten başarılı bir uçak ama biz bunun muadilini TUSAŞ ile birlikte Milli Muharip Uçak projesiyle geliştiriyoruz. Ama bunun ötesinde Türkiye şu anda savaşan İHA teknolojisine yatırım yapan birkaç ülkeden biri. İnşallah biz savaşan İHA’larımızı piyasaya çıkardığımızda emin olun dünya F-35’leri değil Türkiye’nin geliştirdiği savaşan İHA’ları konuşacak. Tüm bunları yapabilmek yalnızca kaynaklarla, imkanla, bütçeyle olmuyor. Biraz da yürekle, insanla ilgili. İşte bu nedenle, nitelikli beşeri sermayemize büyük önem veriyoruz.”
Fuar alanında, 2030’lu yıllarda kademeli olarak devreden çıkartılması planlanan F-16 uçaklarının yerini alabilecek 5’inci nesil çok rollü savaş uçağı olan Milli Muharip Uçağı’nın mock-up’ı da sergileniyor.